3

322 38 61
                                    

"Çıkan sayıyı 2 ile çarpıp kare kökünü alınca cevap çıkar"

"Wooaaa gerçekten de çıktı"

"Çabuk öğreniyorsun"

"Ne sandın"

son cümlesine gözlerimi devirirken saate baktım. Geleli çoktan 2 saat olmuştu bile.

"Sizde iyice profesör sandınız kendinizi hadi kalkın gidelim ya"

diyen Hyunjin'le Felix kafasını çözdüğü sorudan kaldırarak Hyunjin'e baktı.

"Ben sana gelme sıkılırsın dedim dinlemedin "

dediğiyle Hyunjin elindeki kahvesini masaya bırakarak

"Seni izlemek hoşuma gidiyor" dedi ve Felix'in saçlarını karıştırdı.

Onların dolaylı yoldan flörtünü izlerken gülümsedim. Aslında ikisi çok yakışıyordu ve Felix her ne kadar göremesede Hyunjin'in ona ilgi duyduğu âşikardı.

İkiside aynı sınıftaydı ve Hyunjin sınava girmeyeceği için rahattı çünkü ailesinin şirketinde çalışacaktı. Aslında Felix için de şirkette bir yer ayarlayabileceğini söylese de Felix mimarlık konusunda kararlıydı bu yüzden kibarca reddetmişti.

Yavaş yavaş ayaklanmaya başladığımda Felix kaşlarını çatmıştı.

"Hey , Jisung nereye gidiyorsun hemen?"

diyerek kolumdan tuttuğunda

"Felix çocuk musun ya ! Bırak izin günümde rahat rahat dinleneyim"

diyerek azarladım. Kollarını birbirine dolayarak suratını asmıştı.
Evet gerçekten çocuktu.

"Bak haftaya söz seninle daha çok vakit geçireceğim bugün biraz yorgunum sadece ,  hem Hyunjin'de eninle"

"Söz mü?"

"Söz"

"Uff iyi tamam "

demiş ve kalkarak bana sıkıca sarılmıştı.
Ne kadar inkâr etse de bana asla kıyamazdı.

"Dikkat et kendine , koluna bak kedi ne kadar derin cırmıklamış. Sana eldiven tak diyorum"

"Hmm sorun yok"

Felix'den ayrıldığımda Hyunjin'de ayaklanmıştı.

"Görüşürüz dikkat et"

diyerek o da kısaca sarıldığında ikisine de el sallayarak kafeden çıkmıştım.

Ani hava değişikliği iliklerime kadar işlerken derin bir nefes verdim ve yürümeye başladım.

Canım nedense otobüse yada taxiye binmek istemediğinden çok vakit kaybetmeden evin yolunu tutmuştum.
Hava bugün çok güzeldi. Ne çok sıcak ne çok soğuktu. Kış aylarına girdiğimizden yapraklar dökülmüştü. Yanıma fotoğraf makinemi almadığım için lanet ederken arkamdan gelen çığlık sesiyle duraksadım.

Arkamı döndüğümde 10 yaşlarında bir çocuk aniden bana çarpınca dengemi koruyamayarak yere düşmekten kılpayı kurtulmuştum fakat çocuk beni takmayarak koşmaya devam etmişti.

Ne olduğunu anlamayarak arkamı döndüğümde üstüme doğru koşmakta olan iki köpeği görünce siktir çektim.

Her ne kadar böyle zamanlarda koşmamak gereksede çocuk koştuğu için köpeklerde peşine takılacaktı. Bu yüzden çok vakit kaybetmeyerek bende çocuğun peşinden koşmaya başladım.

"Hey! Dur. Koşma, yavaşla"

arkasından ne kadar bağırsamda çocuk bir gram yavaşlamıyordu . Köpekler birazcık daha yaklaşırken son gücümle çocuğun yanına doğru koştum. Aramızdaki mesafe kısaldığında çocuğun elini tutarak daha hızlı koşmasını sağladım.

İs not it enough ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin