Sabah yüzümdeki gıdıklanma hissiyle uyandığımda kaşlarımı çatarak başımın üstündeki Mia'ya baktım.
Bugün izin günümün olması sebebiyle keyifle Mia'nın tüylerini okşuyordum."Günaydın Mia'm "
diyerek gülümsediğimde o da buna karşılık miyavlamıştı.
Belkide Felix'in teorisi doğrudur.Yataktan doğrularak saate baktım fakat bakmaz olaydım. Saatin 11 'e geldiğini görünce gözlerim ani farkındalık karşısında fal taşı gibi açılmıştı. Aniden kendimi yataktan atarak hızlı bir şekilde banyoya koştum.
Siktir.. siktir.. siktir..Bugün Felix'e projesi için yardım edecektim ve ben dünü düşünürken alarmı kurmayı tamamen unutmuştum.
Hızlı bir şekilde yüzümü yıkayıp aynı şekilde hızlı bir şekilde üstümü giyinmiştim.
Mia'nın önüne biraz mama koyup beyaz tüylerini de okşadıktan sonra ayakkabılarımı giymeye başlamıştım.
Anahtarı da sırt çantamın ön tarafına koyduktan sonra çalan telefonla duraksamıştım.
Arayan Felix'ti. Nefeslerimi düzene sokarak telefonu açtım.
Jisung; efendim Felix
Felix; nerdesin Jisung
Jisung; ah.. ben yoldayım 20 dakikaya gelirim
Felix; woow gerçekten mi? Senin uyuya kaldığını düşünmüştüm beni şaşırttın
Jisung; hahaha evet görüşmek üzeretelefonu yüzüne kapattığımda derin bir iç çekerek kendi kendime mırıldandım.
Koş jisung koş.Hızlı adımlarla asansörün önüne geldiğimde tam düğmeye basacakken asansör aşşağı kata inmişti. Derin bir iç çekerek merdivenlere baktığımda şansım olmadığını farkederek merdivenlere yöneldim.
İkişerli ikişerli katları inerken 3. Katta kapıyı açan Hyuna teyzeyle karşılaştım.
"Hayırdır Jisung, acelen var galiba. Sana zahmet şu çöpü aşşağı götürür müsün?"
her ne kadar görmezden gelmeye çalışmak yada çok acelem olduğunu söylemek istesem bile içimde çocuklara ve yaşlılara olan zaafım buna el vermemişti.
"Tabi olur"
demiş ve bir kaç basamak çıkarak çöpü almış ve görüşürüz diyerek yine aynı şekilde merdivenlerden inmeye devam etmiştim.
Binadan çıktığımda derin bir soluk alarak hiç vakit kaybetmeden çöpü atmış ve zaten geç kaldığım için otobüs yerine taxiye binmeye karar vermiştim.
10 dakikaya bir taxi geçtiği için köşede bekliyordum . Bir gözüm yolda bir gözümse saatteydi.
Stresle ayaklarımı yere vururken telefonum çaldığında arayanın Felix olduğunu düşünmüştüm ama hayır , arayan annemdi.
Derin bir iç çekerek telefonu geri cebime koydum.
Bir süre sonra yeniden telefonum çaldığında arayan yine annemdi.Göz devirerek telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.
Annem; bu telefonlara neden bakılmıyor?
Jisung; üzgünüm anne. İşimin yoğunluğundan telefona pek vaktim olmuyor
Annem; herşeye bir bahanen var zaten! Anlamadım kime çektin sen.
Jisung; evet anne..
Annem; Tanrım, bir işe yara ve para gönder. Seni ne diye doğurduysam..
Jisung; peki akşam üzeri gönderirim
Annem; akşam mı? Neden şimdi gönderiyorsun yoksa paranı boşa mı harcıyorsun. Gerçektende tutumsu-Önümden geçen taxiyle gözlerimi yola çevirdiğimde sabır diledim.
Gerçekten sabır.Annem; hey beni duyuyor musun?
Bana cevap ver.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İs not it enough ?
RomanceJisung her gece yaptığı gibi yine resim çizmek için çatıya çıkmıştı, ta ki görüş açısına giren bedene kadar..