Hilal'in 16 senelik bir yalandan sonra daha büyük bir yalanın içinde yaşamaya başlamasının hikayesidir. Hayat ona acımasız bir şekilde kimseye asla güvenmemesi gerektiğini göstermiştir.
Ne kadar uyumuştum bilmiyorum. Emre gelip beni uyandırmıştı. Söylediklerini bir buçuk senedir burada yaşadığım için anlayabiliyordum az çok. Ama konuşamadığım için söylediklerine sadece kafamı salladım.
Aynadan kendime baktım. Saçlarımı güzelce taradım ve masamın üzerindeki parfümden sıktım. Bunları benim için aldıkları belliydi çünkü hepsi açılmamış ürünlerdi. Yüzüme renk verebiliceğim bir şeyler bakındım. Kırmızı bir tinti hem yanağıma ve dudağıma sürdüm. Hafifte rimel sürdükten sonra gayet hoş olmuştum.
Yüzümde gözenek problemim çok vardı ancak makyaj yapmadığım sürece belli olmuyordu. Bu yüzden fazla şey kullanınca çirkin duruyordu. Üstümdekiler hiç rahat değildi. Dolapta giymek için bir şeyler bakındım. Bakım malzemeleri aldılarsa kıyafette illa ki vardır. Dolaptan siyah bir tayt ve beyaz sweat alıp giydim. Hemen aşağıya indim.
Yemek odası neredeydi hiçbir fikrim yoktu.
"Yemek odası salonun yanında kızım." Diye bir ses duyunca hemen arkama döndüm. Kadının dün kapıyı açan Selma teyze olduğunu fark ettim.
Gülümseyerek teşekkürler dedim ve ilerledim umarım çok kaba biri olduğumu düşünmüyorlardır. Yemek odasına girdiğim zaman herkesin beni beklediğini fark ettim. Ufak bir gülümsemeyle benim için ayrılan yere oturdum.
Murat bey afiyet olsun dedikten sonra herkes yemeye başlamıştı ben de başladım. Hiç kimseden çıt çıkmıyordu Murat bey ben uyuduktan sonra söylediklerimi hepsine anlatmış olmalıydı. Anlatması işime gelmişti. Bana nasıl davranmaları gerektiğini biliyorlardı.
Telefonum çaldı ekrana baktığında Can abim olduğunu gördüm. Can abimin adını görünce yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Efe özellikle bana çok sinirli bakıyordu. Bu gereksiz bakış beni aşırı rahatsız etmişti. Gülümseyerek izninizle dedim ve kalkarak Can abimle konuşmak için salona geçtim.
"Abim, nasılsın güzelim? Birkaç işimi halletmem gerekiyordu. Onun için arayamadım seni kusuruma bakma."
"Sıkıntı değil abi zaten ben de yorulduğum için uyumuştum."
"Bir sıkıntı yok değil mi?" Diyince gülmüştüm.
"Yok canım hiçbir sıkıntı zaten benim için sıkıntı yaratabilecek insanlar değiller. Biliyor musun tam beş tane abim varmış. Ama hiçbiri benim umrumda değil benim tek abim sensin." dedim. O da güldü.
"Sen yinede ne çok soğuk ne çok sıcak davranma tatlım tamam mı? Sonuçta onlar artık senin ailen. Yanında ben değil onlar olacak. Bunca senedir onlarda kız kardeşi bildiği kişinin yalan olduğunu öğrendi. Onlar sana ön yargıyla yaklaşmıyorsa sende öyle yaklaşmamalısın." Aslında dediklerinde haklıydı ama banane amk.
"Hiç kimseyle uğraşamam. Yeni birilerine alışmaya özellikle asla uğraşamam abi hiç kusura bakma."
"Yok yavrum ben zaten sana bir şey söylemiyorum ama az öncede dediğim gibi artık o evde kalacaksın onlar senin ailen çok önyargılı olma." Biraz daha konuştuktan sonra kapatıp yemek odasına geri geçtim.
Herkes meraklı gözlerle bana bakıyordu "Abimdi arayan." dedim Türkçe bir şekilde. Emre ve Emir'den kıkırdama sesleri gelince hemen onlara baktım yanlış bir şey mi söyledim acaba.
" Türkçe aksanın, çok tatlıydı ona güldük." dedi Emre. Bakışlarımdan anlamıştı yanlış anladığımı.
"Abin miydi?" dedi babam.
"Evet abim. İtalya'ya geri dönüyormuş bir de beni merak etti o yüzden aramış." dedim.
Efe Sinirli bakışlım üstünden çekmiyordu "Bir sorun mu var?" dedim Türkçe bir şekilde.
"Hayır yok ama o senin abin değil senin abilerin bizleriz bilsen çok iyi olur!"
Bu şekilde sert ve sinirli konuşması hiç hoşuma gitmemişti hemen cevabını verdim.
"Anlamadım? Buna siz mi karar veriyorsunuz?!" Sesimi yükseltip saygısızlık yapmak istememiştim ama gerçekten hiç hoş değildi.
"Benim zaten 16 senedir bir abim var ben yeni beş tanesine ihtiyaç duymuyorum sizleri kırmak istemem ama bunu kabullenseniz çok iyi olur!" Bunları söyleyince diğerlerinin de yüzü düşmüştü.
"Afiyet olsun size!" kalktım ve odama doğru ilerledim. Abime laf söylenmesi hiçbir şekilde hoşuma gitmezdi. Özellikle iki üç saattir tanıdığım insanlar asla laf söyleyemezdi.
Efe Kozlu
Hilal kalkıp gittikten sonra sinirden ellerim titriyordu. Maalesef ki bu sinir konusunda Poyraz abime çok benzemiştim.
"Bu konuyu seninle konuştuk bize alışması gerekiyor süreci boşuna zorlaştırıyorsun!" Dedi babam.
"O gerizekalı Can'la gülüşerek konuşmalarını mı dinleseydim napsaydım!?"
"Her ne olursa olsun kızın abisi. Babası ile arası kötü ve annesini kaybetmiş abisine tabii ki çok değer verecek ne bekliyorsun ki?" Dediğinde babama hak vermiştim ama sinirim geçmiyordu.
"Gerçekten bu konuda aşırı rahat davranıyorsunuz! Burada bana bile abi demiyor. Gülüşerek abimli canımlı konuşmaları hoşuma gitmiyor." Diye itiraz ettim.
"Bunu kabullenmek zorundayız en azından bize alışana kadar bunu kabullenmemiz gerekiyor." Semih'in benden daha sakin ve mantıklı düşünmesi bazen abimmiş gibi hissetmeme sebep oluyordu.
"Poyraz abimin bu durumu kabullenceğini hiç zannetmiyorum." dedim ters bir şekilde.
"Poyraz abimin bu durumu kabullenmesini geç daha Hilal'i kabulleniyor mu bilmiyoruz Efe abi farkında mısın?" dedi Semih dediklerin de haklıydı.
Abimin Hilal'i kabullenmesi çok zor olacaktı. Hatta öyle zorlu bir süreç bekliyor olacaktı ki iyi ki silah satışında bir sıkıntı çıkmış dedirtmişti hepimize. Çünkü Hilal daha bize biz ona iyi yaklaşırken bu kadar tersti. Poyraz abim varken kim bilir neler olacaktı.
"Hilal sadece ekonomi ve ticaret alanındaki işlerimizi biliyor herkes gibi. Herhangi bir yer altı işinden haberi yok söylemeyi de düşünmüyorum.Hele bi' birinizden çıktığını duyayım o zaman çok kötü olur!" dedi babam.
Kısık ama sert bir sesle konuşmuştu. Öyleki 26 yaşımda olmama rağmen it gibi babamdan korkuyordum. Hatta Poyraz abim bile ufak bir tırsıyordu.
Hepimiz sessizce yemek yiyorduk. Hilal'in bize karşı mesafesi beni gerçekten üzüyordu. Ben çünkü onunla abi-kardeş ilişkisi yaşamayı köpek gibi istiyordum. Yıllar sonra ona kavuşmuşken böyle yaklaşması beni çok üzüyordu.
•••••••••••••••••
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
semih kozlu
830 kelime!
Bölüm düzenlendi. Kurguda büyük bir değişiklik yok ama baştan okursanız daha iyi olabilir.