0.9

3.3K 128 6
                                    

Hilâl Kozlu

Kahvaltı için aşağıya inmiştim. Babam benimle bir şey konuşmak istediğini söylemişti. Bu yüzden aşırı gergindim çünkü yanıma gelip bunu söylerken o da çok gergindi, hissetmiştim.

"Kızım, aslında bunun için erken olabilir ama Yavuz amcanı tutamadım. Seninle tanışmak istiyor. Eğer sende istersen bu hafta tanıştıralım sizi?" Bu kadar gerilmesine sebep olan şey bu muydu gerçekten? Ailecek çok tatlılardı ve bana biraz daha böyle davranırlarsa oturur ağlardım.

"Benim için bir sıkıntı yok, gelebilirler baba." Bana gözlerinden kalp çıkarak baktığında daha da gülümsemiştim. Ona 'baba' demem aşırı hoşuna gidiyordu. Aslında ona baba diyen çok çocuğu vardı.

Bu konuşmadan sonra tabağımı bitirmeye devam ettim. Ama bu tabak ne kadar yesemde hiçbir şekilde azalmıyordu.

Bakışlarımı yanımda oturan Semih abiye çevirdiğimde bana yakalanmanın verdiği utançla samimiyetsiz bir gülüş atmıştı.

"Tabağıma bir şeyler koyma artık! Şiştim yiyemeyeceğim!" İsyan ederek konuşmamla tüm bakışlar bana dönmüştü. Bu evde ne zaman biriyle konuşmaya çalışsam hep aynı şey oluyordu. Diğerleri kendi aralarında konuştuklarında hiç böyle değildi!

"Çok zayıfsın Hilal. Ayrıca çok düzensiz beslendiğini görüyorum bu sağlıksız bir şekilde kilo almana veya vermene sebep olur. Kahvaltıyı diri yap ki ara öğünlerini az tut." Ay bu kadar ciddi açıklama yapmaya gerek var mıydı be.

"Çok tatlı söylediğin için seni kırmayacağım."  Diyip gülümsedim ve tabağımı bitirmeye çalıştım. O da bana gülümsedi ve yanağımdan öptü.

Buraya ilk geldiğim zamandan beridir üç hafta geçmişti. Üç hafta önce onlara mesafeli olacağım diye kendimi yırtıyordum. Ama şu an yakın olmak hoşuma gidiyordu. Bana karşı bu ilgili hallerimi hassas davranışları gerçekten çok hoşuma gidiyordu. Ben gerçekten bu kadar ilgi görmeye alışık bir çocuk değildim. Tamam sevgisiz büyümedim ama onların sevgisi gerçekten çok fazlaydı.

Bunu ne kadar itiraf etmek istemesemde Can abimle bu kadar samimi değildik ve bu kadar eğlenemiyorduk. Onunla gerçekten abi ve kardeş ilişkisi vardı. Hiçbir şeyime karışmaz, her konuda bana destek olur ama konu eğlenmeye gelince uyuşmazlık yaşardık.

Ama bence kötü bir şey değildim sonuçta ona her şeyimi anlatabiliyordum her şeyimi paylaşabiliyordum. Sadece bazı huyları babama benzediği için bana karşı bazen mesafeli olabiliyordu ama bu çok nadirdi.

Beraber vakit geçirmeyi onunla çok seviyordum o da seviyordu. Yani en azından öyle hissettiriyordu. Ancak aramızda yaş farkı olduğu için hiçbir zaman çocukla çocuk olmaz benide küçük görürdü.

Bu evde böyle bir şey kesinlikle yoktu. Babam kaç yaşında olmasına rağmen bazen benimle çocukmuş gibi dalga geçiyordu, Efe abim bana her şeyini anlatıyordu, Semih abi sürekli ilgisini gösteriyordu, Emir abi en sessiz olanlarıydı onun hakkında net bir yorum yapamıyordum. Emre abi ise gerçekten favorimdi. Enerjisi neşesi çok güzeldi ve beni sürekli güldürüyordu. Efe ve Emir abi bu evde en sevdiklerimdendi.

Poyraz abi ise en soğuklarıydı. Can abimin arkadaşı olduğu için iki üç sefer bizim evde görmüştüm. İlk gördüğümde bana çok iyi davranmış sonradan sonraya bu iyiliği azalmıştı. Çünkü Can abim bizi her konuşurken gördüğünde beni sert bir dille uyarırdı.

Ama Poyraz abiye karşı birkaç gündür çok samimi hissediyordum. Evet soğuktu ama bana karşı ters bir davranışı yoktu ki zaten özürüne de dilemişti. Sevdiklerime karşı çok kinci bir insan olamıyordum. Soğukta olsa onunda beni sevdiğini hissediyordum.

••

"Ama verdiğin cevaplarla yaptığın hareket aynı değil bunu anlatıyorum sana, anlamıyosun mu!?" Emre abinin taklit yeteneği gerçekten beni mahvediyordu. Kısmetse Olur eski sezon açıp zorla bana izletiyordu. Başta hiç istememiştim ama şu an gerçekten gülmekten patlayacaktım.

"Ay Emre'nin taklidini çok komik yapıyorsun, bayılacağım!"

"Ne oluyor?" Poyraz'ın sert sesiyle dikleşerek ona bakmıştım. Bir insan sürekli gergin olmaktan dolayı hiç mi yorulmaz ya?

"Emre abimle bir şeyler izleyip gülüyoruz. Neden ki?" Umarım kızacak bir şey bulmamıştır. Çünkü kaşlarını derince çatmıştı.

"Abi derken? Emre'ye abi mi diyorsun?" Şimdi belli oldu neden bu kadar şaşırdığı. Bende şaşırmıştım çünkü şu an onlara dışımdan abi diye seslenmek istemiyordum. Ama bu kadar naz yapmaya da gerek olduğunu zannetmiyorum. Benden kaç yaş büyükler gidipte isimleriyle seslenmek saygısızlık olurdu.

"Ne demem gerekiyordu?" Umarım bu dediğimi ters anlamamıştır.

"Oy, yerim seni Hilal!" Diye resmem kişneme sesi duyduktan saniyeler sonra biri tarafındam çekilip suratım öpücüklere boğulmuştu. Bu çocuk neden böyle.

"Iy ıslak ıslak öpme be hiç sevmem!" Elimle yüzünü ittirmeye çalışmama rağmen uzaklaşmayıp öpmeye devam ediyordu.

"Rahat bırak kızı Emre! Yaladın yuttun her yerini!" Poyraz abi bunu gülmeden söylemeye çalışmışsa da pek kendini tutabildiği söylenemezdi. Bu tepkinin üzerine Emre abi hemen benden uzaklaştı. Evdekiler anladığım kadarıyla Poyraz ve Efe abiden aşırı korkuyorlardı.

"Neyse sesiniz çok yüksek diye gelmiştim bir şey oldu sanıp. Kusura bakma Hilalciğim, iyi eğlenceler size."

"Sorun değil." Diye umursamazca konuşup Ayça ve Halil'in Burger King sahnesini izlemeye başladım.

"Abim özür diledi amına koyayım! Şaka mı bu?" Emre abimin sesiyle ona döndüm.

"İlk defa olan bir şey değil ki. Geçen beni Can abimin yanına götürürken kavga ettiğimiz içinde özür dilemişti. Başta bende şaşırmıştım." Dediklerimle şok içerisinde bana bakmıştı. Bu kadar şaşırılacak ne vardı ki?

"Poyraz abim dünyanın en öküz insanıdır. Özür falan anlamaz öyle şeylerden, şaşırdım." Banada başta öyle biri gelmişti ama sonradan göründüğü gibi olmadığını düşünmüştüm.

"Hepiniz çabuk yanıma gelin!" Babam neye bu kadar sinirlenmişti?

•••••••

805 kelime

Bölüm düzenlendi. Kurguda büyük bir değişiklik yok ama baştan okursanız daha iyi olabilir.

luna | aile Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin