1.1

2.6K 108 6
                                    

Hilâl Kozlu

Babamla konuşarak sigara muhabbetini halletmiştik. Ara sıra içiceğimi o da biliyordu sadece evde değil. Eğer görürse veya kokusunu anlarsa çok üzüleceğini söyledi. Bende o yüzden evde sadece Efe abimin yanında içme kararı almıştım.

Kimin yanına gitsem kestiremiyordum. Evde bir sürü vakit geçirebileceğim kişi vardı. En az muhattap olduğum Emir'di. Onun yanına giderek biraz sohbet etsem bir sorun olmazdı bence. O yüzden adımlarımı onun odasına çevirdim.

Emir abiden sonra Poyraz abinin odasına giderdim. Onunla artık adam akıllı konuşmamız gerekiyordu. Aramızdaki durum çok sinirimi bozuyordu.

Emir abinin kapısına geldiğimde tıkladım içeriden gelen 'gel' sesiyle derin bir nefes alarak odaya girdim.

"Hilal, bir şey mi oldu?"

"Yok Emir abi, seninle hiç konuşmadığımızı fark ettim. Canım sıkıldığı içinde yanına gelmek istedim, müsait misin." Tatlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde konuşmuştum.

Bana parlayan gözlerle baktığında doğru yolda olduğuma emin oldum. Bu ailede bu kadar seviliyor olmak aşırı hoşuma gidiyordu.

"Abim, sana tabi ki müsaitim gel." Diyerek kollarını açtığında direkt gidip sarıldım. Bu kadar temastan hoşlandığımı bilmiyordum. Bu eve gelene kadar..

"Nasılsın." Geriliyordum konuşurken. İstemeden kırıcı bir şey söylemek istemiyordum çünkü.

"İyiyim yavrum, sen nasılsın."

"Bende iyiyim. Canım çok sıkıldı babamla konuştuk biraz."

"O konuyu açtığın iyi oldu. Bu yaşta sigara içmek ne demek yavrum? Seni kim alıştırdı buna?" Gerçekten bu kadar tepki verebilecekleri hiç aklıma gelmemişti. Sırf bu tepkilerle karşılaşmamak için bir daha asla içmeyecektim!

"Babamla konuştuk zaten ya. Üstüme bir de sen gelme." Diye yüzümü buruşturup konuştum. Gülerek yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu.

"Biraz kendinden bahsetsene ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum." Emir abimi cidden merak ediyordum çünkü çok sessizdi.

"Anlatacak çok bir şeyim yok. Babamın şirketinde çalışmak için 'Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi' ve 'Uluslararası Ticaret ve Finans' okuyorum. Çift ana dal yani."

"Severek mi seçtim yoksa babamın zoruyla falan mı?" En merak ettiğim şey buydu çünkü herkes şirketle alakalı bir şey okumuş veya orda çalışıyordu. Bir tek Emre abi alakasız bölümler okumuştu.

"İsteyerek, zaten babam küçüklükten beri bizi bu bölümlerde okutmak için hazırlık yapmıştı. Bu bölümü okumasam hukuk okumak isterdim. Ama zaten Semih abim o görevi çoktan üstlendi."

"Anladım. Bende şirketle alakalı bir şey okumak zorunda mıyım peki? Yani çok alakam olmayan işler çünkü." Dediklerimle başta güldü.

"Hayır tabi ki. Şirketi birilerinin devam ettirmesi gerekiyordu. Babam vefat ederse veya şirketi yönetemeyecek hale gelirse birilerinin onun yerine geçmesi gerekir." Haklıydı.

"Sen ne okumak istersin güzelim?" Hiç düşünmemiştim bunu. Bir okula gitme fikri bile bana çok imkansız gelirken üniversitede okumak daha da imkansızdı.

"Hiç Türkiye'de bir okula gitmediğim için bilemiyorum. Bildiğim tek şey sözel dersleriyle aramın çok kötü olması."

"Ailemizde bir sayısalcı daha var demek ki." Diyerek yanağımdan makas almıştı.

luna | aile Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin