0.5

5K 169 11
                                    

Efe Kozlu

Poyraz abim hiçbirimize haber vermeden gelmişti. Gerçekten şimdi sıçmıştık. Hilal günler sonra odasından çıkıp yanımıza gelmişti ve abim yüzünden tekrar ortadan kaybolacaktı.

"Poyraz Abi!"

Garip aksanıyla konuşan Hilal'di. Endişeli bakışlarımız bu sefer şaşkın bir şekilde Hilal'e dönmüştü. Nereden tanıyordu abimi? Fotoğrafını göstermemiştik, kendi kendine bulma olasılığı kesinlikle yoktu. Abim sosyal medya kullanmıyordu.

"Hilal? Demekki Can'ın söyledikleri doğruymuş." Dediğinde hiçbirimiz anlamamıştık. Abim o şerefsiz herifle niye muhattap olmuştu ki?

"Seni gördüğüme şaşırdım. Abim olmanı beklemiyordum."

"Ne olduğunu açıkla Poyraz, hemen." Babamın sesi hepimizi germişti. Bazen birkaç senedir olduğu gibi erkek erkeğe yaşadığımızı düşünüyor küçük kardeşimi korkutuyordu.

"Baba, Hilal var." Diye sessizce uyarmıştım. Umursamadı bile.

"Açıklama bekliyorum Poyraz, beklemekten hoşlanmadığımı biliyorsun." Hilal anlamaz bakışlarla babama bakıyordu. Babam şu an ne yapmaya çalışıyordu. Abimin gerildiğini çok kısa gözlerinde gördüm. Kesin bir bok yemişti.

"Hilal benim bir arkadaşımın kardeşiydi. Yani ben öyle biliyordum. Oradan tanıyorum." Hızlı hızlı konuşmasıyla bir bok yediğini aşırı belli etmişti. Babam anlamayacak kadar salak değildi. Bunu abimle konuşmam gerekiyordu.

"Abi, hoşgeldin sarılması falan yok mu?" Bu gergin ortamı tek dağıtabilecek kişi Emre'ydi zaten.

Abim gülerek kollarını açtığında Emre direkt sarılmıştı. Aramızda abime en çok bağlı olan Emre'ydi. Çünkü annem ortadan kaybolduğunda babam kötü bir ruh halindeyken abim en büyüğümüz olarak hepimize yetmeye çalışıyordu. Emre en küçüğümüz olduğu için ilgiye muhtaçtı. Annem geldikten sonrada abim Emre'yle ilgilenmesine izin vermemişti. Zaten babamlada bir sene içinde boşanmışlardı.

Hayatımızın en kötü zamanlarıydı. Babamla annemin arası çok kötüydü. Hilal'i bir daha göremeyeceğimize emin olmuştuk. İrem'in daha o küçücük yaşında şımarıklıkları çok üst bir seviyedeydi.

Hangimiz neyle uğraşacağımızı şaşırmıştık. Çok zor toparlanmıştık. Hoş, buna toparlanmak bile denilemezdi aslında..

•••

Hilâl Kozlu

Poyraz abinin şahsen bana biraz daha ılımlı yaklaşmasını beklemiştim. Çünkü onunla olan tanışıklığımız Can abimden dolayı vardı. Garip gelmişti ama sorgulamadım.

"Hilalciğim, biliyorsun birkaç gün içinde okullar açılıyor. İstersen kaydını aile dostumuzun okuluna aldırabilirim?" Gülümseyerek konuşan babamdı. İçimden babam diyebilirdim bence.

"Ben okumuyorum." Bunu bir anda söylediğimde babam, Efe ve Semih'in kaşları çatıldı. Kıyamam diğerleri İtalyanca bilmedikleri için anlamsız gözlerle bakıyordu.

"Ne demek okumuyorum? Daha kaç yaşındasın sen?"

"Uğradığım akran zorbalığı yüzünden okulu bırakıp evden eğitim görüyordum. Abim en uygun olanın o olduğunu söylemişti."

"İstersen seni bir İtalyan okuluna yazdırabilirim. Ancak gittikçe kendi dilini unutacaksın." Murat babam çok haklıydı ama üç sene sonra okula gitmek beni germişti.

"Baba istersen önce evden eğitime devam etsin. Ayrıca bir Türkçe öğretmeni bulursak çok iyi olur. Sonra Yavuz amcanın okuluma göndeririz. Aklımız kalmamış olur." Efe abi niye benim hakkımda bir karar almıştı. İtiraz etmek istemiştim ama haklıydı. Sırf Efe abiye gıcıklık olsun diye mantıksız konuşmamalıydım.

"Bunu Hilal'e danışıp öyle konuşmak daha mantıklı. Kızım, anladın mı abinin dediklerini?."

"Evet anladım. Ben isterim, olur." Umarım yanlış bir kelime kullanmamışımdır.

"Ya çok tatlısın Hilal." Diyerek Emre yanağımdan öpünce şok olmuştum. Ama çok hoşuma gitmişti böyle samimi davranması.

"Dikkat et hareketlerine Emre!" Bu Efe niye böyleydi? Bu gerginliği gerçekten aşırı fazlaydı.

"Sen niye bağrıyorsun her şeye?" Sinirle söylediğim şeyle herkes bana baktı. Efe anlamaz gözlerle bakıyordu. Biraz daha konuşmak istedim. Umarım yanlış bir şey demem tekrar.

"Ben Emre'nin hareketinden rahatsız olmadım. Sana ne oluyor? Abimle konuşurkende aynısı yaptı. Gıcık oldum sana!" Daha fazla şey söylemek isterdim ama Türkçelerini bilmiyorum.

"Ben, rahatsız olursun diye demiştim."

"Açıklaman yaptığından daha saçma!" Çıkışmıştım ona ama hak ediyordu kesinlikle.

"Tamam kızım kavga etmeyin boşuna. Efe, sende kardeşinin üzerine gitme." Sakin ama tehditkar bir ses tonuyla konuşmuştu.

"Size afiyet olsun." Şükür kalkıp gidiyordu. O kalkarken gözlerimi devirmiştim. Galiba Efe bunu gördü. Bana çok garip bir bakış atarak hızla odasına çıktı.

"Çok kaba biri, nasıl başa çıkıyorsunuz onunla. Bir haftadır bi' özür bile dilemedi." Semih bu dediğime gülerken Poyraz'ın kaşları çatıldı.

"Ne yaptı sana?" Bunların ailecek bağırmadan bağırma etkisi yaratmaları sako mu?

"İlk geldiğim gün biraz çıkıştı bana. Abimle konuştum diye."

"Neden Semih, Emir veya Emre'yle konuştuğun için sana çıkışsın ki?" Dalga geçiyordu galiba.

"Ne? Onlar değil bahsettiğim. Can abimden bahsediyorum. Benim tek abim o zaten." Ben konuştukça kaşları çatılıyordu. Can abime umarım bir şey demezdi. Bu sefer onunla da tartışmak zorunda kalacaktım.

"Peki, abin oysa git onun yanına. Bizi abinden saymıyorsan burada insan muamelesi görmeyi bekleme."

Söylediği şeyler üzerimde büyük bir sarsıntı yarattı. Bu kadar sert tepki vermesini beklememiştim.

"Hala daha aynı şeyleri düşünmen cidden kırıcı. Biz aramızda abi-kardeş ilişkisi olsun diye kendimizi yırtarken senin bize bu kadar uzak olman saçmalık!" Sitem ederek konuşan Emre'ydi.

Haklılardı ve ben ne diyeceğimi bilmiyordum. Gözlerim dolmaya başlamıştı, hemen ayağı kalkarak başımı öne eğdim. Şımarık biri gibi gözükebilirdim onların gözünde ama gerçekten üst üste gelen şeyler yüzündendi bu tavırlarım.

"Şımarık bir kız çocuğu gibi davranıyorsun." Bu Poyraz'ı kapatamıyor muyuz.

"Poyraz, kes sesini ve salona geç. İş hakkında konuşacaklarım var!"

Poyraz aslında haklıydı. Onlar benim üzerime titrerken böyle davranmam hiç mantıklı değildi. Emre'den özür dilemeliydim. Bana en yakın davranan oydu. Bu şekilde onlara haksızlık yapmaya hakkım yoktu. Gerçekten ayıptı yaptığım. Poyraz yüzüme gerçekleri vurmasa akıllanacağım yoktu.

Yukarı adımlarken bir odadan ses duydum. Bu katta Efe Semih ve Emir vardı. Semih ile Emir aşağıda olduğuna göre ses Efe'nin odasındam gelmişti. Bence yanına gitsem bir şey olmazdı. Aşağıdaki söylediklerimden çok geçmeden pişman olmuştum.

Onunla aramı düzeltebilirdim. Ne kadar gıcıkta olsam aynı evde yaşayacaktık. Daha fazla düşünmeden girdim eğer biraz daha düşünürsem girmezdim. Yavaşça kapıyı tıklatıp içeriden ses bekledim. Gelmeyince girdim.

••••••

853 kelime

Bölüm düzenlendi. Kurguda büyük bir değişiklik yok ama baştan okursanız daha iyi olabilir.

luna | aile Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin