1.4

2.1K 94 6
                                    

Hilâl Kozlu

"Ya bırakın boş boş konuşmayı. Pezevenk Serhan'la oğlu Can nerede?" Yasir amcamın konuşmasıyla kaşlarım çatılmıştı.

Bahsettiği kişiler eski babamla, Can abim olabilir miydi? Poyraz abimden dolayı bir tanışıklıkları vardı. Ama aile tanışma yemeğinde onların ne işi vardı ki?

Herkesin bakışı bir anda bana dönmüştü. Hepsinin yüzünde aynı ifade vardı. Endişe. Bu kadar endişelenicek ne vardı ortada?

"Bahsettiğin kişiler eski ailem mi?" Bu sorunun cevabını çok merak ediyordum.

Ama kimse bana cevap vermeyip endişeyle bakmaya devam ediyordu. Bu kadar dramatize edilecek ne vardı ortada?

"Eski ailen mi bilmiyorum. Tek bildiğim benim abim olduğu." Bir amcam daha mı vardı yani? Bu aile neden bu kadar kalabalıktı ve kimse neden bana hiçbir şey söylemiyordu!

Şokla diğerlerine baktığımda sinirle Yasir amcama bakıyorlardı. Söylenmemesi gereken bir şey değildi bence. Hatta daha erken söylenmesi gereken bir şeydi başka bir amcam daha olduğu.

"Neden bana söylemediniz?" Sinirle konuştuğumda ne yapacaklarını şaşırmış gibi bakıyorlardı. Sahte bir sinirle sorduğum gayet belliydi ancak hepsi beni aşırı ciddiye almıştı.

"Kızım, bunu konuşmanın yeri burası değil. Biz zaten sana anlatacaktık."  Babamın yüzündeki sıkıntılı ifade beni gerçekten baya baya ciddiye aldıklarını gösteriyordu.

"Bence gayet yeri baba." Herkes sıkıntıyla nefes aldığı zaman kaşlarım daha da çatılmıştı. Acaba yanlış cümle falan mı kurmuştum.

"Nasıl bana bir amcam daha olduğunu söylemezsiniz!"

"Ne? Sen şimdi başka bir amcan olduğunu söylemediğimiz için mi bize kızdın?" Poyrazcığım alık mısın acaba?

"Başka neye kızabilirim? Zaten ciddi bir sinirde değildi şakasına öyle davranmıştım da siz ciddiye aldınız." Kendimi açıkladığım zaman hepsinde bir rahatlama olmuştu. Sinirlenmem onları bu kadar korkutmamalıydı.

"Senin ağzını sikeceğim Yasir." Poyraz abimin sert sesiyle gözlerimi büyüterek ona döndüm. Herkesin içinde amcasına nasıl böyle konuşuyordu bu?

"E çüş amına koyayım! Herkesin içinde bari adam akıllı konuş yavşak. Sen nasıl abimin çocuğu olabilirsin!" Yasir amcama aşık olmuştum. Ama ağzı bozuk insanları gerçekten sevmem.

"Neden beş yaşında gibi laf dalaşına giriyorsunuz? Aranızın en küçüğü benim ama sizden daha zekiyim." Gözlerimi devirerek konuşmamla anırma sesi geldi. Ay pardon gülme sesiymiş. Emre'nin bu hallerine zaten hepimiz alışmıştık. Yani onlar zaten senelerdir alışıktı, ben yeni gelmiştim.

Bu düşüncenin aklıma bir anda düşmesi içini ürpertmişti. Şu an hiç tanımadığım insanlarla birlikteyim; onlara abi, amca, baba diyorum ve bu durumdan rahatsız değilim. Tüm hayatım düzenim bir anda değişmişti. Bunu nasıl bu kadar çabuk kabul edebilmiştim ki ben?

Ya da onlar beni nasıl bu kadar çabuk kabul etti? Kolay bir şey değildi 16 sene sonra eve tanımadığın ama öz olan kızını alıp büyütmek. Ama onlar sanki bu durum çok normalmiş gibi davranıyorlardı. Sanki ben en başından beri onlarla yaşıyormuşum gibi. Sanki her şeyi biliyormuş gibilerdi.

Bu dalgın halimi Emir abim fark etmişti. Aslında masada olan herkes bence fark etmişti çünkü bir anda durgunlaşmıştım.

"Hilal, iyi misin abicim? Bir soluklaştın sanki sen." Bakışlarımı ona çevirdiğimde ilgiyle suratıma bakıyordu.

luna | aile Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin