Çalılıkların ardında gördüğüm kırmızı gözler ile tüm mutluluğum adeta uçmuş yerini korku kaplamıştı. Beni yine bulmuştu. Kırmızı gözler birden kaybolduğunda hızla yanımdaki adama döndüm.
"Daha hızlı gidebilir miyiz? Hastaneye hemen gitmem gerek"
"Ah tabii olabildiğince hızlanacağım"
"Teşekkür ed-"
Ben cümlemi tamamlamadan yolda gördüğüm beden ile donup kalmıştım. Yolun sağ tarafında durmuş otostop çeken vampire baktım bir süre. Eğer bu arabaya binerse biterim. Biteriz.
"Oh, bu gün ne kadar da yolda kalan var böyle"
"L lütfen ilerlemeye devam edin"
"Hey sen iyi misin?"
"Evet, iyiyim sorun yok siz devam edin lütfen"
"Şu genç adam nereye gidiyor acaba?"
"Lütfen ilerlemeye devam edin cidden gitm-"
Ben sözümü bitirmeden adam arabayı durdurmuş ardından benim olduğum taraftaki camı yavaşça açmıştı. Ben korku ile başımı öne eğmiş saçlarım ile olabildiği kadar yüzümü kapatmaya çalışıyordum. Fakat çok bir etkisi olduğunu sanmıyorum.
"Yolda mı kaldınız"
"Evet"
"Nereye gidiyorsunuz?"
"Ben değil sen gidiyorsun"
"Efendim?"
"Cehennem de görüşürüz fani"
Bir anda yüzüme sıçrayan kan ile donup kalmıştım. Soluma dönmeye korkuyordum. Göreceğim manzaradan delicesine korkuyordum. Ben kafamı kaldırmadan sadece yere bakarken gözlerim arabanın pedal kısmına doğru akan kan ile buluşmuştu. Kalbim ölüm korkusu ile atarken ne yapacağımı bilememiştim. Bir anda açılan kapım ile transtan çıkmış bakışlarımı kapıya çavirmiştim. Karşılaştığım kırmızı gözler ile vücudum adeta korkuyla titremişti.
"Sen cidden sabrımı sınıyorsun"
Bir elini uzatıp bileğimden tuttuktan sonra beni hızla kendine çekip arabadan indirmişti. Benim aklımsa hala ölen adamdaydı. Çocukları vardı, ailesi vardı, bakması gereken ailesi vardı... onun bir hayatı vardı. Ama şimdi o sadece bir ölüydü. Bu cani o çocuklardan babalarını çalmıştı. O çocukların kahramanını çalmıştı. Eşinin hayatını çalmıştı...
"S sen"
"Konuşma da yürü gidelim yoksa yine ben götürmek zorunda kalacağım"
"S SEN BİR CANİSİN OROSPU ÇOCUĞU!"
Bileğimi ondan kurtarıp bağırmaya devam ettim. O iki masum çocuğun hayatını mahvetmişti... o bir caniydi.
"SEN İKİ MASUM ÇOCUĞUN BABASINI ÖLDÜRDÜN! HAYATLARINI ÇALDIN OROSPU ÇOCUĞU!"
"Kelimelerine dikkst et! Karşında bir vampir var unuttun mu hım?"
"SİKMİŞİM VAMPİRİNİ ÖLDÜRECEKSEN ÖLDÜR BENİ YETER ARTIK!"
"Sesini kes ve yürü Han Jisung"
"NEDEN ÖLDÜRMÜYORSUN BENİ! NEDEN YAPIYORSUN BUNU HA NEDEN!?"
Cümlemi bitirir bitirmez kendimi araba ile onun arasında buldum. Kırmızı gözleri adeta 'BEN BURADAYIM' der gibi bakıyordu bana. Neden öldürmüyordu ki beni?
"Seni istesem hemen şuan öldürürüm ama canım istemiyor"
Önümde piç gülümsemesi ile bana sırıtıp duran yüze baktım tekrar. Yumruk yaptığım elini yüzüne geçirmek isterken hiç tereddüt etmeden yüzüne sert bir yumruk geçirdim. Bu sefer engel olamamıştı. Attığım yumruk ile affallayıp geri çekildiği sırada tüm gücümle koşmaya başladım. Kaçabileceğime tabii ki inanamıyordum ama denemekten zarar gelemzdi değil mi? Ben koşarken arkamdan gelmiyordu. Aksine olduğu yerde öylece duruyordu. Ona bakmayı kesip önüme döndüğüm sırada önüme fırlayan şey ile korkmuş ve bir adım gerileyip yere düşmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOOD AND GROUND
FanfictionHan Jisung kendi halinde bir çocuktu. Ailesi ile fazlaca problemleri olan Jisung geçimini sağlamak için yarı zamanlı olarak bir markette kasiyerlik yapıyordu. Fakat kim bilebilirdi ki o gün akşam saatlerinde markete giren yabancı yüzünden kendini fa...