Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda başımda hissettiğim ağrı ile yüzümü buruşturdum. Ne olmuştu bana? Başım o kadar ağrıyordu ki gözlerimi açtığımda ağrısı şiddetleniyordu. Sağ elimi başıma götüreceğim sırada gözlerim havada kalan elime kaymıştı. Bir saniye neler oluyor! Yatak başlığına bağlanmış ellerim ile şok olmuştum. Ellerimi kurtarmak için debelendiğim sırada dün olanlar gözümün önüne gelmişti.
"SİKTİR!"
Aklıma gelen şeyler ile ipleri daha da çekiştirmeye başlamıştım. Kalbim deli gibi atıyordu.
"SİKTİR SİKTİR! BURADAN ÇIKMAM LA-"
Açılan kapı ile sözüm yarıda kalırken gözlerimi hızla kapıya doğru çevirmiştim. Çevirdiğim anda bir çift kırmızı göz ile karşılaşmıştım. Kalbim olabilir gibi daha da hızlı çarparken nefeslerim düzensiz bir hal almıştı.
"Sonunda uyandın. Günaydın"
Sessiz kalıp hareketlerini izledim. Ne yapacağını asla kestiremiyordum. Dün bayılmadan önce boynumda bir acı hissetmiştim. Beni ısırmış mıydı?
"Hayır, seni ısırmadım."
"N ne?"
Sesim titrerken sorduğum soru ile gülümsemiş ardından yanıma gelip yatağın kenarına oturmuştu.
"Bence aklından geçenlere dikkat et. Malum özel yeteneğim zihnini okumama yardımcı oluyor"
Gülerek söylediği şeylerden sonra bir elini yavaşça kafama yaklaştırmıştı. Bana dokunmaması için olabildiği kadar ondan uzak dursamda bağlı ellerim yüzünden fazla kaçamamıştım. Elini saçıma koyup yavaşça okşamaya başlamıştı. Bana dokunduğu her saniye içimdeki ölüm korkusu daha da yükseliyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken gözlerimden firar eden bir göz yaşı ile diğerleride onu takip etmişti. Ağlıyordum. Bu lanet herifin önünde ağlamak sitemiyordum ama ağlıyordum işte.
"Şşş sakin ol"
Saçlarımda ki elini kafamdan çekip baş parmağı ile göz yaşlarımı sildi.
"L lütfen rahat bırak b beni"
Ağlamam şiddetlenirken onun yüzünde en ufak bri duygu göremiyordum. Az önce gülüyordu ama şimdi... şimdi hiç bir duygu yoktu gözlerinde. Gözlerimdeki karanlık beni alıp götürürken daha da ağlıyordum.
"Aç mısın?"
Aslında deli gibi açtım fakat ona güvenmiyorum. O BİR VAMPİR BENSE ONUN SADECE AVIYIM NEDEN BANA BUNLARI SORUP DURUYOR!?
"Tamam ben cevabımı aldım. Burada bekle hemen geleceğim"
Hızla yataktan kalkıp odadan çıkmıştı. Ne olacaktı şimdi? Nasıl kurtulacaktım buradan? Ah tanrım lütfen bana yardım et.
Bir süre sonra açılan kapı ile elinde bir tepsi olan çocuğa baktım. Hala ismini bilmiyordum. Sormalı mıyım onu da bilmiyorum. Çocuk yanıma gelip oturmuş tepsiyi de kucağına koymuştu. Gözlerimi ondan alıp kucağında ki tepsiye indirdim. Tepside bir sandiviç ve meyve suyu vardı. Sandiviçi eline alıp yüzüme yaklaştırdı. Ben ise bir ona birde elindeki sandiviçe bakıyordum.
"Ne bakıyorsun? Yesene"
"Senin elinden bir şey yemem ben"
"Ben seni öldürmeden sen açlıktan ölmek istiyorsun galiba. Bana hava hoş uğraşmamış olurum"
Söylediği şeyler ile yutkunmuştum. Madem öleceğim açlıktan ölmeyi tercih ederdim.
"Açlıktan ölmeyi tercih ederim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOOD AND GROUND
FanfictionHan Jisung kendi halinde bir çocuktu. Ailesi ile fazlaca problemleri olan Jisung geçimini sağlamak için yarı zamanlı olarak bir markette kasiyerlik yapıyordu. Fakat kim bilebilirdi ki o gün akşam saatlerinde markete giren yabancı yüzünden kendini fa...