♤°7°♤

581 83 107
                                    

Minho ile eve geldiğimizden beri hiç konuşmamıştık. Ben kendi odama çekilmiş o ise... onun ne yaptığını bilmiyorum. Yumuşak ve kalın yorganın üstünde uzanırken bir yandan da telefonum ile ilgileniyordum. Son zamanlarda yaşadığım şeyleri düşününce vampirler hakkında bilgiler edinmeye daha çok özenmiştim. Neleri severler, nelerden rahatsız olurlar... ve daha birçok şey daha. Şimdi ise karanlık odamda yatağımda uzanarak vampir hikayelerini dinliyordum. Yaşanıldığu düşünülen vampir efsaneleri... Vampirlerin mezarlıklarda yaşadıklarını söyleyen bir video iyice dikkatimi çekerken tüm odağımı oraya vermiştim.

"O gece köyün her yerinde dolaşan karanlık bir varlıktan bahseden köy halkı dertlerine bir çağre bulamamışlardı. Bir gün mezarlıkların yanında bir evde boynundaki iki diş izi ile bulunan genç kızın cesedi köy halkını iyice telaşlandırmıştı. Bir süre sonra mezarlıkları aramaya karar veren halk tek tek mezarları açıp bakmaya başlamış ve en sonunda içinde bir vampirin yattığı bir mezarı gün yüzüne çıkartmışlardı. Gün ışığına hassasiyeti olan vampir küle dönüşür-"

"Ah bunlar ciddi mi, kim bir mezarda uyur ki?"

Aniden arkamdan gelen ses ve boynuma değen sıcak nefesler ile yerimden sıçramış ve yataktan düşmüştüm. Yatağın üstündekinin Minho olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. Minho bana alaylı bir şekilde bakarken benze içimden ona aklına gelemiyecek küfürler ediyordum.

"Zihnini okuyabildiğimi bazen unutuyorsun sanırım ayrıca götüne sarımsak sokayım ne demek? Nasıl bir vizyonsuzsun sen!"

"Aniden bir yerlerden çıkmayı bırak ödümü kopardın!"

"Gayet komikti. Ayrıca şu salak videoları izlemeyi bırak hiç biri doğru değil."

Ona göz devirip yerden kalktım ve arkama bile bakmadan odadan çıktım. İşten geldikten sonra deli gibi yemek yemiş olsamda şuan canım tekrar bir şeyler yemek istiyordu. Mutfağa gidip hızlıca kendime bir şeyler hazırlarken bir kaç sebze almak için dolabı açtım. O sırada arkamda hissettiğim hareketlilik ile ürpersem de umursamamaya çalışarak işime devam ettim. Fakat boynumda hissettiğim nefes ve arada bir değen dudaklar ile olduğum yerde kalmıştım.

"O güzel kanın bana ne kadar cazip geliyor biliyor musun sincap çocuk? Ama sadece bir anlaşma için uzak duruyorum tam buradan."

Sözünü bitirip dudaklarını şah damarımın oraya doğru hareketlendirmiş ve durmuştu.

"Belki de yapmalıyım ne dersin? Güzel olabi-"

Elime ilk gelen şeyi dişlerinin arasına sıkıştırdığımda hızla benden uzaklaşmıştı.

"SİKTİR GİT DERİM!"

Arkamı döndüğümde gördüğüm manzara ne kadar komik gelsede somrasında oldukça ürkütücü bir hal almaya başlamıştı. Minho dişleri arasındaki sarımsağı hızla alıp sertçe yere fırlattığında kahveleri kırmızıya dönmüş ve tüm odağı bendeydi. Yaptığım şeyin ne kadar yanlış olduğunu anladığımda olduğum yerde geriledim. Minho'nun aldığı nefeslerin her birini duyuyordum. Oldukça sinirli ve gözü dönmüşe benziyordu. Bana doğru bir adım attığında yutkunup geriledim fakat daha fazla gidecek bir yerim yoktu arkamdaki tezgah tüm alanımı kısıtlarken mutfağın ortasındaki geniş masa dikkatimi çekti.

"HAN JİSUNG!"

Gözlerim hızla bana bağıran vampiri bulduğunda resmen titremiştim. Sesindeki kızgınlık ve bir o kadar da sert çıkan ses resmen beni etkisi altına almıştı. Ben ona bakmaya devam ederken o bir anda önümde belirmişti. Arkamdaki tezgah ve onun arasında sıkışmıştım. Kaçabileceğim ve gidebileceğim tek bir yer vardı. Mutfağın ortasındaki masanın yanından hızla kaçabilrdim fakat şuan hareket dahi edemiyordum.

BLOOD AND GROUND Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin