♤°19°♤

271 52 78
                                    

(JİSUNG)

"KONUŞSANA APTAL FANİ! BAŞKA KİMLER BİLİYOR BUNU!"

Önümde uyandığımdan beri beni konuşturmak için türlü denemelerde bulunan komutan ve sorduğu her soruya gözyaşlarımla cevap veren ben...

"K kimse-"

Yüzümde hissettiğim sert yumruk ile başım sola doğru düşerken gözlerimden bir damla daha akıp gitmişti. Artık dayanamıyordum.

"DOĞRULARI SÖYLE! BAŞKA KİM BİLİYOR DEDİM SANA"

"Kimse-"

Ve bir yumruk daha

"K kimse bilmiyor-"

Yüzüme her yediğim yumrukta sözüm değişmezken en sonunda güçsüz bedenimin yere itilmesi ile sırtım yerle buluşmuş ve bende derin bir nefes almıştım.

"Aptal herif!"

Komutanın nefret dolu sesi kulaklarıma ilişirken benim tek yapabildiğim ağzımda biriken kanı tükürebilmek olmuştu.

"Seninle uğraşmak tam bir vakit kaybı! Ama yarın... yarın hepsi bitecek"

Aşağılayıcı sesi ile konuşmuştu bu sefer. Gözlerinde ki hırs ve öfke resmen sesine vurmuş ve ortaya böyle bir şey çıkmıştı... iğrenç.

"Bu evrenin siz iğrenç yaratıklardan temizlenmesi gerekiyor!"

Komutan son sözlerinide tükürürcesine söyledikten sonra hızla bulunduğum alandan çıkmış ve beni odanın içindeki binlerce yansımam ile yanlız başıma bırakmıştı.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
(Minho)

Karanlık gecenin en hareketli saatlerindeydik. Planı yapmamız üzerinden bir gün geçmişti. Tüm halk Saray'daki toplantı için bir araya gelmişlerdi. Fakat bu sıradan bir toplantı olmayacaktı. Toplantıya gelinmeden önce herkesin siyah bir pelerin giymesi ve yüzlerini saklaması gerekiyordu. Bu iş bizim oldukça işimize geliyordu tabii fakat bazı sorunlar vardı.

Pelerinlerin istenmesinin nedeni toplantıda konuşulacak olayların, baş rollerinin belli olmaması içindi. Böylece kimse bu olayların baş rollerini tanımayacak ve planları sabote edemeyecekti.

"Herkes hazır mı?"

Arkamda duyduğum Chan ile yanlarına doğru ilerledim.

"Hazırız Hyung!"

"Seungmin ve Felix'in gelmesi konusunda hala endişelerim var-"

"Sen sus öküz beyinli. Arkadaşımı oradan kurtarmadan hiç bir yere gitmem!"

Changbin, Felix'in ani çıkışı ile gözlerini devirirken pelerinin kapşonunu kafasına çekmişti. İkiside tam birar baş belasıydı.

"Pekala kokularınızı saklayacak bitkileri size verdim zaten... o zaman artık gidebiliriz"

Herkes Chan'ı başı ile onayladıktan sonra kapşonlarını kapatmış ve hızla yola koyulmuştuk.

Bir süre sonra adımlarımız saray kapısının önünde durduğunda kapıdaki askerler dikkatimi çekmişti. Onlara kesinlikle tanınmamamız gerekiyordu.

İçeri girme sırası bize geldiğinde kafamdaki kapşonu düzelttim ve yüzümü iyice kapattım. Bu askerlerin pekte umrunda olmamıştı.

BLOOD AND GROUND Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin