"Jisung'u idam etmek için arıyorlar."
Duyduğum şey ile tüm parçalar yerine otururken gözlerim yanmaya başlamıştı. Odada ölüm sessizliği hakimdi, kimse bir şey söylemiyor sadece birbirlerine bakıp duruyorlardı. Ben hariç. Gözlerim yerdeki hafif kalkık tahtalarda geziniyor fakat aklımın içinde tek bir ses yankılanıyordu. Ölüm...
Odada ki ölüm sessizliği devam ederken aklıma gelen soru ile başımı kaldırıp Minho'ya baktım. Neden beni öldürmemişti ki sadece bu anlaşma için miydi? Şuan beni burada öldürüp kendi cezasından kurtulabilirdi fakat o beni öldürmemiş hatta benimle birlikte iki kişiye daha sırlarını açıklamıştı. Peki neden?
Minho ona baktığımı fark edip gözlerini gözlerime çıkartmış benden gelecek soruyu bekliyordu. Belki de çoktan zihnimi okumuştu. Zihnimi okusa da okumasa da bu soruyu sormam gerektiğinden emindim.
"Neden? Neden beni öldürüp kendi cezandan kurtul muyorsun? Neden ölmeme izin vermiyorsun? Ve neden, neden bunun bir cezası olduğunu bildiğin halde kimliğini benden sonra başkalarına da açıyorsun?"
Sessizlik... ben hala Minho'nun gözlerine bakarken herkes yine sessizdi. Diğerlerinin konuşmayacağını anladığımda sorularıma devam ettim.
"Beni öldürmemenin tek sebebi aramızdaki anlaşma mı?"
"Hayır."
"Biliyordu- bir dakika ne dedin sen?"
Herkes bir anda gözlerini Minho'ya çevirmişti. Changbin ve Jeongin de bu cevabı beklemiyor olacak ki onlarda şaşırmış bir şekilde Minho'ya bakıyorlardı.
"İçimden bir ses senin ölmemen gerektiğini söylüyorda ondan."
"Minho, yoksa-"
Minho, Changbin'e doğru döndüğünde Changbin hızla susmuş ve başını yere eğmişti. Ben hala şaşkınlıkla bir Minho'ya bir bizimkilere bakarken bu sefer Jeongin'in sesi duyulmuştu.
"Peki şimdi ne yapacağız?"
Ve yine sessizlik. Kimse ne olacağını bilmiyor üstüne üstlük Seungmin ve Felix bu işten hiç hoşnut durmuyorlardı. İkiside hala şoktaydı. Aslında benim de onlardan çok farkım yoktu. İki ay öncesine kadar bu işin içinde değildim. Ama artık alışıyordum.
"Jisung'u ölümemi terk edeceksiniz?"
"Hayır"
"O zaman? Ne bok olacak?"
"Bilmiyoruz"
Seungmin derin bir nefes almış ardından arkasına yaslanmıştı. Fakat bu rahatlığının arkasında derin bir korku olduğuna emindim.
"YA BİR DAKİKA! ŞİMDİ SİZ BİR ANDA GELİYORSUNUZ İKİ AY ÖNCE JİSUNG'U ÖLDÜRMEK İÇİN KAÇIRIYORSUNUZ SONRA BU ADI NEYDİ UNUTTUM İŞTE HER KİMSE O BİR ŞEY SEZİYOR JİSUNG'U ÖLDÜRMEKTEN VAZ GEÇİYOR. VE BİZ BUNU YENİ ÖĞRENİYORUZ. BURAYA KADAR TAMAM. ANLADIM."
Felix'in sinirle karışık şaşkın sesi ile herkes ona odaklanmış o da sözlerine devam etmişti.
"SONRA SİZ VAMPİR OLDUĞUNUZU SÖYLÜYORSUNUZ VE CİDDEN V VAMPİRSİNİZ AMK! SİZ SİZ NASIL VAMPİRSİNİZ AKLIM ALMIYOR! BURAYA NASIL GELİYORSUNUZ? FARKLI BİR DÜNYANIZ FALAN YOK MU SİZİN? HEM BİR DE ŞU İDAM OLAYI VAR. MADEM İDAM EDİLECEK NEDEN ÖLDÜRMEDİNİZ DİYE SORDU ÇOCUK. ÖLDÜRMEMEM GEREKTİĞİNİ HİSSETTİM DİYORSUN. BİZE NE BOK VARSA ANLATIR MUSINIZ ARTIK AMINA KOYAYIM!"
Felix sözlerini bitirdikten sonra herkeste bir göz gezdirmiş sorularaına yanıt verecek birini aramıştı.
"NEDEN KİMSE BİR BOK SÖYLEMİYOR! SİZ ÜÇÜNÜZDEN ÖLÜMÜNE KORKUYORUM VE GÜVENMİYORUM HER AN BİZİ ÖLDÜRÜP YİYECEK GİBİ DURUYORSUNUZ HELE ŞU KISA BOYLU OLA-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOOD AND GROUND
FanfictionHan Jisung kendi halinde bir çocuktu. Ailesi ile fazlaca problemleri olan Jisung geçimini sağlamak için yarı zamanlı olarak bir markette kasiyerlik yapıyordu. Fakat kim bilebilirdi ki o gün akşam saatlerinde markete giren yabancı yüzünden kendini fa...