"Ölüm meleğin geldi bebeğim. Fakat bu sefer canını değil kalbini almaya geldi..."
Kalbim deli gibi atarken bir yandan da Minho'nun dedikleri beynimde yankılanıyordu. Canımı değil ama kalbimi mi çalmaya gelmişti? Ne demekti bu?
"Ah aptal sincap sadece bir süre yanından ayrıldım ve hemen başını derde sokmayı başardın mı cidden!?"
Hafif alaycı sesi ile yavaşça benden uzaklaşmış ve yerdeki vampirin yanına eğilip ellerini saçlarına geçirmişti. Vampiri yerden kaldırıp duvara fırlattığında ben sadece izlemek ile yetinmiştim. Bir süre sonra Minho'nun önünden hava doğru yayılan siyah tozlar ile vampir tamamen ortadan kalkmıştı. Minho tekrar bana döndüğünde önce ellerini silkelemiş sonraysa yanıma gelmişti.
"Sanırım biraz yardıma ihtiyacımız olacak sincap çocuk"
"Ne için?"
"Hepsi burada."
"Hepsi? Kimler burda Minho ne demek istiyorsun?"
"Vampirler... Gelmişler"
Söylediği şeyler ile gözlerim kocaman açılmıştı. Bu anın geleceğini biliyordum fakat buna kesinlikle hazır değildim. Dünyaya gelen vampirlerin hepsinin tek bir hedefi vardı ve o hedef ap açık şekilde bendim. Beni bulup öldüreceklerdi ne kadar Minho ve diğerleri yanımda olsada her an yakalanabilirdim. Ölecek miydim? Hayır hayır asıl soru bu değil asıl soru beni kim öldürecek... Kalbimi çalan ölüm meleği mi, yoksa krallığın tam kendisi mi?
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
(Jeongin)
Oturduğum yerde huzursuz ve stresli bir şekilde bekliyordum. Bacağımı yukarı aşağı hızlı şekilde sallarken içimdeki duygu karmaşasını dindirmeye çalışıyordum. Aklımda tonlarca soru ve senaryo dönüyordu. Bunlar yetmez gibi üstüne kalbim de oldukça hızlıydı...
(Birkaç saat önce)
"Ne saklıyorsun Jeongin?"
"Ne saklaması? Neden bahsediyorsun sen?"
"Bir şey saklıyorsun Tilki çocuk! Beni kandıramayacağını sende biliyorsun ben diğer kandırdığın salaklardan değilim!"
"Senden sakladığım bir şey yok! Ayrıca olsa bile emin ol bu seni hiç alakadar etmez. İşime burnunu sokma."
"Kurnaz Tilki!"
"Aptal Lama! Şimdi sorgun bittiyse yapmam gereken işler var"
"Peki"
Yavaşça üstümden çekilip bana yol verdiğinde kıyafetlerimi düzeltip sokaktan çıkmak için bir adım attım.
"Git bakalım Küçük Kurnaz Tilki ama şunu unutma Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer yine kürkçü dükkanı olacak. Anlatabildim mi?"
Arkam dönükken bana söylediği şeyler ile sırıttığına emindim. Yavaşça ona dönüp yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim.
"Sen bunlara kafa yoracağına öncelikle yapman gereken işleri sıraya koymayı öğren Aptal Lama ve bir şeyi atlıyorsun."
"Neyi atlıyor muşum?"
"Tilkiler Kurnaz hayvanlardır ve emin olabilirsin ki ben kürkümü kimseye kaptırmam"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOOD AND GROUND
FanfictionHan Jisung kendi halinde bir çocuktu. Ailesi ile fazlaca problemleri olan Jisung geçimini sağlamak için yarı zamanlı olarak bir markette kasiyerlik yapıyordu. Fakat kim bilebilirdi ki o gün akşam saatlerinde markete giren yabancı yüzünden kendini fa...