Elçi 4

Panam

"Buraya gel, çocuğum."

Büyükannesi kendisine sevgiyle bakarken, Panam az önce gördüğü kişinin kim olduğunu anlamasa da, annesi ile o kadar yakın olmasından dolayı duyduğu öfke ve kıskançlığa sarılması zordu.

Hızla Büyükannesi e koştuğunda, her zaman yaptığı gibi yakınına geldiğinde kollarını açtığı gibi kendisini kucağına alan bu tatlı kadına sarıldığında, kendisinin sırtını sevecen bir şekilde okşarken,

"Lyanna ile tanışmışsın gibi gözüküyor."

dediğinde, Panam yüzünü omzunda saklayarak,

"Onu sevmedim, büyükanne. Nereden geldiği bile belli olmadan aileme katılıyor! Ya kötü biriyse!?"

dediğinde, bu konu hakkında ciddiydi. Nereden geldiğini bilmediği birisi annesinin yanında belirmiş ve artık onun yanında kalacağı söylenmişti.

Bu ne demek oluyordu ki!?

"Sana Lyanna'yı anlatmamı ister misin?

Kim olduğunu, nereden geldiğini, annen ile arasında olan o garip bağın ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorsan, bu sorularının hepsinin cevabını verebilirim."

Büyükannesi sakin bir şekilde kendisiyle konuşurken, bir yandan saçlarını okşayarak rahatlamasını sağladığında Panam ona sadece başını sallayarak cevap vermekle yetindi. Gerçekten bu kişinin kim olduğunu merak ediyordu!

''Eğer o garip bağı öğrenmek istiyorsan annenin ne olduğunu bilmen lazım.

Alice Clast, her ne kadar evrende ki en muazzam güçler arasına girmiş olsa bile, onun kökeni basit bir ölümlüden bir yetişimciye çevrilirken, büyükbaban onun kaderini çok daha geniş ve derin bir hale getirmeyi kafasına koyduğu için evrenin kurallarını yıkmaktan çekinmedi.

Onun ölümlüden yetişimciye çevirmek bile zaten büyük bir kargaşaya sebebiyet vermişken, birde onu kendisinin ele geçirdiği Ejderha Irkının kanıyla beslediğinde, annen evren tarafından anomali olarak kabul edilen bir varlığa dönüştü.

Bir Yarımkan haline geldi!''

Panam bir anda şaşkınlıkla büyükannesine bakarken, ilk defa duyduğu o kelimenin ne anlama geldiğini anlamadı.

Bir Yarımkan mı?

O da neydi öyle?

''Büyükanne Yarımkan nedir?''

dediğinde, Büyükannesi kendisine sevecen bir şekilde gülümsese de, güzlerinde bu konuun ne kadar önemli olduğunu belli edecek garip bir sertlik vardı.

Sanki bu konu çok ama çok önemliymiş gibi bakıyordu.

''Bir yarımkan, en azından ik farklı ırkın kanını taşıyan bir varlıktır.

Mesela büyükbabanı ele alalım.

Kendisinde kaç farklı ırkın kanı bulunuyor biliyor musun?''

dediğinde Panam bunu bildiği için hızla cevap verdi.

''Üç ırk büyükanne!

Kökeni olan insan ırkı, Irk Savaşında mağlup ettiği Örümcek ırkı ve İmparatorluğu kurmak için fethettiği Ejderha Irkı!''

dediğinde hiç beklemediği bir tepki ile karşılaştı.

''Yanlış cevap. Büyükbabanda sadece insan kanı akar çocuğum. 

Zira o ne kadar üstün bir varlık olursa olsun, ne kadar iki ırkın imparatoru olarak bu ırkları yönetirse yönetsin,  kanını asla değiştirmedi. Kendisi bana her zaman -Bu ırkları kanımla yönetmektense irademle yönetmeyi seçtim. Zira geldiğim yeri unutursam, belki de evrene en büyük zararı veren kişi ben olurum.-  demekle yetinmiştir.