Alice kendisini toplamak için derin bir nefes alırken, böyle bir anneye sahip olduğu için bir kez daha şükretmeden duramadı.
Kendisi evlatlık olsa dahi, onu kendi kanından sayan bir anne babaya sahipti.
Kendisini her zaman koruyan bu iki dağın ardında her zaman güven hissederken, şimdi yine 9 yaşına dönmüş gibi ağlamış olsa da bundan utanmıyordu.
Fakat annesi ile konuşması gereken konu aklına geldiğinde, sevgi ve mutluluğun yerini endişe alırken, kendisini çok iyi tanıyan bu güzel kadın hızlıca durumunu fark ederek,
"Alice, seni tanıdığımı iyi biliyorsun. Şimdi sana endişe verenin ne olduğunu söyle."
dediğinde, Alice bir kez daha annesinin nasıl bu kadar hızlı fark ettiğini merak etmeden duramadı. Şuan babası ile konuşuyor olsaydı, endişe duygusu başının üstünde tabela sallasa bile kendisi açıkça söylemediği sürece anlamayacağını çok iyi biliyordu.
Hatta kendisinin tuvalete gitmesi gerektiğini düşünmesi dahi çok daha muhtemeldi.
Fakat imparatorluğa yön veren bu dahi kadının olaylara karşılık farkındalığı...
Babasının bile sahip olmadığı bir özellikti.
"Anne mesele şu ki..."
Alice tam söyleyecekken bir anlığına gücünü toplamak için cümlesini yarıda bırakırken, derin bir nefes aldı.
Açacağı konuya nasıl tepki vereceklerini dahi bilmezken, şuan açıklamak için en iyi ana sahip olduğunu biliyordu.
Bir yanda ne yapacağını belli olmayan babası ile konuşmak vardı, diğer yanda ise mantığıyla aileyi bir arada tutabilen annesi.
Kesinlikle şuan annesine açıklarsa...
O zaman çok daha iyi olacağını biliyordu.
Bundan dolayı her ne kadar evrende bir Tanrıça olarak görülse de, şimdi küçük bir kız gibi tereddüte düştüğü için kendisini toplamaya karar vererek, hızlıca konuşmaya başladı.
Tekrardan susmamak için..
"Anne, bir evlatlık aldım. Bir yıl önce evrende dolaştığım sırada bir ölümlü dünyada rastladığım çocuğum, ölmek üzereyken onunla karşılaştım ve iyileştirdim.
Küçük bir velet olmasına rağmen gözleri oldukça bilgelikle doluydu. Bundan dolayı onu yanıma aldım ve büyüdükten sonra kaderine terk edeceğimi söylesem de, çocuğumla oldukça yakınlaştık ve onu evlat edinmeye karar verdim."
Cümleler adeta birer yıldızmış gibi ağzından dökülürken, Alice tek nefeste tüm durumun özetini geçti.
Ve bunları anlatırken annesinin gözlerine bakmayıp, ellerine odaklandı.
Derin bir sessizlik sanki bir ömür gibi geçse de, Alice annesinin şen kahkahasını duyduğunda hayretle ona baktı. Ve inanmasa da, gözlerinde derin bir sevinç gözükürken, yüzünde o müşfik gülümsemesi yer edinmişti..
"A-anne?"
Şaşkın bir tonla annesine seslendiği de, annesi kendisini bekletmeden sevecen bir sesle,
"Sevgili çocuğum, bende önemli bir sorun olduğunu düşünmüştüm.
Sana şunu sormama izin ver.
Sana en değerli hazinesi olarak bakan baban, sence seni hiç gözünün önünden ayırır mı?
Veya imparatorluğumuzun içinde ki her bilginin ulaştığı kişi olan ben, sana özellikle dikkat etmez miyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 4
FantasyElçi, Tanrı, Ejderha İmparatoru. Sayısız unvana sahip olan Leo Clast için artık yolun sonuna gelinmişken, artık ailesi ile ilgilenmenin zamanı geldi. Fakat çocuklarının arasında olan sorun giderek göze batarken, kendisini sevmeyen sayısız kişi bu so...