Büyükbaba İle Tanışma

185 26 2
                                    

10 dakika boyunca azarlanan anneleri karşısında Panam kahkaha atarken, anneleri kendisine baktığında onlara dil çıkarmakla yetinen Panam, büyükbabasının koruyuculuğu altında başına hiç bir şey gelmeyeceğinden emindi. Artık dokunulmaz olduğunu bile hissediyordu!

''Torunuma hele bir kızın, bakın siz ikinize neler yapıyorum. Burada size kızmamın sebebi ikinizin yetersizliğidir. Şuna bakın, bir deri bir kemik kalmış kızcağız. Üstelik benimle hep tanışmak istediği için neden getirmediniz?''

dediğinde aşağıda kıpırdayan anneleri karşısında Panam bir kez daha kıkırdarken, büyükbabası kendisine döndüğünde onun sert yüzünü göreceğini düşünse de, kendisine şefkatli bir şekilde gülümsediğini görünce çok şaşırdı.

Çünkü kendisine anlatılan hep sert bir ifadeye sahip olduğuydu!

Katı, değişmez bir ifadesinin yüzünden asla silinmediğiydi.

Fakat şimdi kendisine aynı büyükannesi gibi şefkatle bakarken, yüzü oldukça sevgi dolu bir halde yumuşamış bir ifadeyle kaplıydı.

''Sarayda çok fazla kaosa neden oldun, Panam. Hestia, bana olanları anlatırken oldukça korkmuş gibi gözüküyordu. Kaos Alevlerini nasıl ortaya çıkardın bakalım?''

dediğinde Panam ona gülümseyerek,

''Büyükbaba, asan ile oynarken yanlışlıkla alevleri ortaya çıkardım. Fakat su ile söndüremedim bile! Ama biliyor musun? Alevler bana hiçte zarar vermemişti. Etrafımı sardıklarında bile sadece gıdıklayan bir histen başka bir şeye maruz kalmadım!''

dediğinde büyükbabası hafifçe başını okşayarak,

''Kullandığın asa benim tarafımdan yaratılmış olan tek hazine konumundadır, kızım. Bundan dolayı hanemizde olan hiç kimseye, ben istemediğim sürece zarar vermeyeceğini iyi bilir. Yine de kendisinin söylediğine göre uzun yıllar sonunda bir kez daha kullanılmaya başlanması hoşuna gitmiş. Sonuçta bir kaç bin yıldır canı sıkılmaktaydı.''

dediğinde Panam büyükbabasının ilk başta neyden bahsettiğini anlamasa da, bir anda onun asanın canının sıkıldığından bahsettiğini fark edince şaşkınlıkla yanında süzülen 6 taşlı altın asaya bakakaldı.

Bu onunda canlı olduğu anlamına mı geliyordu!?

Bir asa nasıl canlı olabilirdi ki?

''Elbette insan, elf, cüce veya diğer bildiğin canlılar gibi hayatta olduğu söylenemez. Fakat kesinlikle bir bilince sahip. Kaba bir şekilde tarif edecek olursam eğer, Işığın ve Karanlığın Asası şuan 7 yaşında bir çocuk gibi düşünülebilir.

Yaramazlık peşinde olduğu gibi kendisine bir suç ortağı bulduğu için mutlu olduğunu, senin yanından hiç ayrılmadığında fark etmedin mi?''

dediğinde Panam bir kez daha asaya bakarken, onun gerçekten hiç bir zaman yanından ayrılmadığını şuana kadar hiç fark etmemişti.

''Ama büyükbaba, nasıl bir eşyanın bilinci olabilir ki?''

Anlamadığı konu tam olarak buydu. O zaman sandalyenin de bilinci olabileceği anlamına mı geliyordu?

Veya yürüdüğü yolların?

Yatağının?

Bu çok saçmaydı!

''Hahaha...  Evren Tanrısı Alemi, şuan yaşadığımız evrenin üzerinde olduğun anlamına gelir çocuğum. Bir ölümlüden sahte bir tanrıya dönüşürsün.

Fakat sahte olmana rağmen elde ettiğin güç o kadar korkunç bir hale gelir ki, evrenin kendisi seni sınırlandırmaya cür'et edemez.

Bundan dolayı sadece durduğumuz yerde bile evrenin yasakladığı tüm o kuralları delerken, cansız varlıklara bilinç verebilir, kendi etrafımızda ki yıldız enerjisini yoğunlaştırarak sadece bir kaç yıl durduğumuz odayı yetişim için en kaliteli mekan haline getirebiliriz.

Elçi 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin