Alice yaklaşık olarak 3 haftadır Ejderha İmparatorluğunun başkentinde, yuvasında olmasına karşılık şimdi oldukça gergindi.
Çünkü babasının kendisini huzuruna, Valhalla'ya çağırdığını söyleyen ulakların tanrısı Hermes ile görüşmüştü. Bu gerginliğin temel sebebi ise babasının kendisine ne söyleyeceğini merak etmesinden kaynaklıydı.
1 yıllık zaman diliminde boşa bir çaba harcamış ve kızını sakladığını düşündüğü için azarlanacak mıydı?
Yoksa babası torununu neden sakladığını sorarak kendisine öfkelenecek miydi?
Fakat bunlardan çok daha kötü bir olasılık, neredeyse hiç bir şekilde olmayacak kadar düşük bir orana sahip olsa da babasını öfkesinin uyanmış olması ve kızını, Panam'ı imparatorluktan sürgün etmesiydi.
Eğer öfkelendiyse...
Kesinlikle annesi dahi karşısında duramazdı. Bu bir gerçekti.
Yine de kendisine iletilen emir karşısında artık yapabileceği tek şeyin babası ile yüzleşmek olduğunu bildiğinden dolayı sarayda oyalanmayarak hızlıca zırh ve silahını kuşandıktan sonra Valhalla'ya açılan geçide gitmek maksadıyla gözden kayboldu.
Geçen her bir saniye karşısında Alice'in kalbinde ki gerginlik artarken kendisini selamlayan askerlerin selamını kabul eden Alice, geçidin önüne geldiğinde beklemediği bir manzara ile karşılaştı.
Babasının en çok güvendiği yarı tanrılar arasında kesinlikle ilk 5'e giren iki yarı tanrı geçidin içinden çıkarken vücutları akıl almaz bir hasar ile yıpranmış durumdaydı.
Kanamayan en ufak bir bölgeleri yok gibi gözükürken, sahip oldukları ve imparatorluk içinde bile en kaliteli olarak görülebilecek derece de muazzam bir değere sahip olan zırhları çatlaklarla doluydu.
Athena ve Artemis...
Bir tanesi Savaş ve Bilgelik Tanrıçası, diğer ise Okçuluk Tanrıçası...
Bu ikiliye kimse bu derecede hasar veremezdi.
Diğer Yarı Tanrılar dahi bu ikilinin birleşmiş gücünden çekinirken, bunu yapan kişinin babası olduğunu anladığında Alice'in tüyleri diken diken oldu.
''Hanımım.''
İki yarı tanrıça bu durumlarına rağmen zorlukla eğildiklerinde, Alice hemen onların yanına giderek destekleyip ayağa kaldırdıktan sonra, kenarda bekleyen bir tane muhafıza dönüp
''Şifacıları çağır. Hemen!''
dediğinde muhafız hızla kaybolurken,
''Babamın öfkesi uyandı mı?''
diye yeniden tanrıçalara soru sorduğunda korktuğu cevabı duymakta gecikmedi.
''Evet hanımım. Genç hanımın adını ağzına aldıktan sonra bizi bu hale sokan Tanrı'mız...
Şuan gerçekten öfkeli bir halde.''
Bunu diyen başkası olsaydı Alice çok umursamazdı. Fakat babasının güvendiği yarı tanrılardan birisi olan ve neredeyse onun yanında sürekli bulunan Athena'nın söylemesi...
Tüylerini diken diken etmesine yeterliydi.
''Hanımım, dikkatli olun. Tanrı'nın öfkesi uyandığında, onu bastırması için zaman gerekiyor. Söylediklerinize dikkat edin.''
Sesi oldukça ağır çıkan Athena, koridorda yankılanan sesler ile birlikte gücünü kaybetmiş gibi yere devrilirken, çoktan baygın olan Artemis'te onu izleyerek yere düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 4
FantasíaElçi, Tanrı, Ejderha İmparatoru. Sayısız unvana sahip olan Leo Clast için artık yolun sonuna gelinmişken, artık ailesi ile ilgilenmenin zamanı geldi. Fakat çocuklarının arasında olan sorun giderek göze batarken, kendisini sevmeyen sayısız kişi bu so...