11.B:SAVAŞ YAKLAŞIYOR!

68 15 6
                                    

Selam kelebeklerim🦋
Bu bölümün uzun olması için elimden geleni yapacağım

🦋

Dragon gözlerini badraçın gözlerinden ayıramıyordu. Gözlerinden hasret ve özlem akıyordu.En çokta aşk.. Badraç'ında gözlerinde aynı şeyler vardı.

Onları yalnız bırakmak için onlardan biraz uzaklaştım. Badraç ve dragon en sonunda dayanamamış olmalılar ki birbirine doğru hızlı adımlar atıp, birbirlerinin boynuna gömülmüş sarılıyordular.

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde saçmalamaya başladığımı anladım.

"Badraç..." dedi dragon. Dragonun Gözleri dolmuştu.
"Dragon." dedi badraç kafasını dragonun boynuna gömerek.

Ölüm, iki seveni ve sevenleri ayıran bir kavramdı. Bu bir kelime bir hayattan daha fazla hayatı kararta bilirmiydi?Ölenler ölmüş kalanlar ise onunla beraber ölmüşlerdi, Sadece gömülmeyen ölülerdi. Şuan karşımdaki dragon ve Badraç sözlerimin beden bulmuş halleriydiler.

Bu kavrama alışmak dragon için oldukça zor olmalıydı.

Dragon ve Badraç şuanda konuşmuyordular. Büyük ihtimal sadece birbirinin zihinlerine konuşuyor olmalıydılar.

Onları rahatsız etmemek için yanlarından ayrıldım. Badraç yarım saat sonra Yeraltına gidecekti zaten. En fazla bu kadar izin alanilmiştim annemden.

Yeraltı çıkışı biz yokken annemden sorulurdu giriş çıkış.

Ses çıkaramamaya çalışarak adımlamaya başladım. Badraç ve dragonun beni duyacağını sanmıyordum.

Kendimi çok yorgun hissediyordum. Dragon ve benim birbirimize alışmamız zor olacaktı.

20 dakika yürüdüğümde ormandan artık çıkmıştım. Atımın olduğu yere baktığımda hala orda olduğunu gördüm. Ata binmek için gerçekten kendimi çok yorgun hissediyordum. Atı boşverip yürümeye başladım. Tapınak yakınımda olduğu için çok yürüyeceğimi sanmıyordum.

Halkın arasına karıştığımda herkes beni gördüğü gibi geri çekilip geçmem için yer açıyordu. Artık beni tanımayan tek bir çocuk dahi yoktu ve bu beni için çok güzel ve rahat hissettiriyordu.

Yeraltında bu durum olsa üzülürdüm ama burdaki Alex,ejderlerim ve Ares hariç kimseyi sevmiyordum. Hatta öldüklerinde Yeraltında karşılaşmak için sabırsızlanıyordum. Onlarla çok eğlenecektim.

Biraz kötü bir düşünce olabilirdi. Tabi bu benim umrumda olmasaydı.

Tapınağın önüne geldiğimde içeri girdim ve babamı rahatsız etmemek üzere yukarı çıkıyordum ki babamın bana seslenişiyle bu düşüncem yok oldu.
"Noah uyanığım!" Bu demek oluyor ki, benim bugün neler yaşadığımı öğrenmek istiyordu.

Salona doğru adımlayıp salondan içeri girdiğimde, babamı taht koltuğunda otururken gördüm. Bir gün orda ben oturucaktım.

"Efendim baba?" Dedim koltuğa otururken.
"Neden bu kadar geç geldin kızım?Önemli birşey yok dimi."
İçimden bir ses anlat diyordu bir ses ise anlatma diyordu.
"Yok baba, olsa sana söylerim."

Bana biraz daha baktığında onun yalan söyleyip söylemediğini anladığı gücü olduğunu hatırladım. Yüzümü gevşettim ve onun inanacağı bir gülümseme koydum.

İkna olmuş olacak ki başını salladı.
"Tamam kızım. Önemli birşey olduğunda bana söylemeyi unutma." Onu kafamla onaylayıp ayağa kalktım.
"İyi geceler Baba." aynı cevabı aldığımda arkamı döndüm ve az önce girdiğim kapıdan dışarı çıktım. Merdivenlere yönelip odama çıktım. Kısa bir duşun bana iyi geleceğini düşündüğümde bu düşünceyi gerçekleştirerek banyoya girdim.

Ruh VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin