25.B:ZEHİR

17 4 0
                                    

Merhaba!

Naber? Umarım iyisinizdir.
2 haftadır bölüm gelmediği için şikayetçi olabilirsiniz ama maalesef sınavlarım var. Sizinde sınavlarınız olduğu
düşündüğüm için bölüm atamadım maalesef. Bu günde atamayacaktım ama küçük bir istisna yaparak attım.

Keyifli okumalar!

😊

Ormanlar aslında yağmur ile beslenmiyordu, kan ile besleniyordu bana göre. Çünkü bu toprakları su yerine kan iyileştirirdi. Ormanı kan korurdu. Üstünde birsürü varlık ölmemiş miydi yeryüzünde?

Yanımda tedirgin içinde olduğu herhalinden belli olan haraya bakarken başımıza neler geleceğini düşünüyordum. Haranın gücünün sınırını bilmediğim için bu biraz zor oluyordu. Fakat geçmiş tarihte yarı tanrıların bazıları varislerden bile güçlü olduğunu okumuştum.

Belki harada onlardan birisiydi? Olabilirdi.

Büyücülere karşı yapayalnız olacaktık. Neler olacağını bilmiyordum veya neler yapabileceğimizi. Daha ben kendi gücümün sınırını bilmezken bir başkasının gücünü merak etmemeli ve kendi gücümün sınırını öğrenmeliydim.

İlerdeki büyük ve uzun ağaçların arasından büyük bir ses duyduğumda kulağımı oraya verdim. En az 50 kişi olmalılardı bu sese bakılırsa.

"Of ya bunlarda kalkmıyor yerlerinden daracık yerde sıkışıp kaldık. Hayır neden yürümeye devam etmiyorlar anlamadım.
Şu kız Aias'a ne veriyor onuda anlamadım." Derken daha devam edecekti ki onu çimdikleyerek susturdum. Kaşlarını çatarak bana bakarken eliyle sıktığım yeri ovalıyordu. 

"Acıdı!"  Dedi sessiz bir çığlık atarak. Ona kaşlarımı çatarak baktım.
"İlerde birileri geliyor sus artık. Kalabalıklar." Dediğimde ciddileşti ve dinlemeye başladı.

Aradan 2 dakika geçtiğinde hara konuşmaya başladı.
"Bunlar büyücüler. Doğu ve batıdan geliyor çoğunlukla. Ortada buluşacak olmalılar. Yaklaşık 70 kişiler, Kalabalık oldukları için buradan ayrılmamız lazım. Bence Aiası alıp gidelim geç olmadan." Şaşırarak ona baktığımda o ise neden kaşlarımı çattığımı merak edermiş gibiydi.

"Sen nasıl öğrendin bunu?"  O ise soruma sanki normal birşeymiş gibi cevapladı.

"Gücümün bazı sınırları var ve bazen aşıyor."  Dediğinde anlamış gibi başımı salladım.
"Anladım." Bu sırada seslerin biraz daha yaklaştığını fark ettim.

"Birşeyler yapmalıyız. Onlarda gelirlerse işimiz zorlaşır. Büyücüleri takip etme amacım büyücüler krallığını görmek istememdi ama iş bu duruma gelince Aiası kaçırmak zorunda kalacağız." Dediğimde sevinerek başını salladı.

"Bu olaya bayılıyorum!" Dedi. Ona gülümsedim ve kısa bir plan yaptıktan sonra harekete geçmeye başladık. Haradan uzaklaştım ve işaretini beklemeye başladım.

Hara ilk önce gözünü kapadı ve birşeyler fısıldadı. Fısıldarken etrafında yeşil yapraklar dolaşıyordu fakat büyücülere uzak olduğumuz için göremiyordular.

Hara gözlerini açıp bana işaret verdiğinde hemen nefesimi tuttum. Hara havaya zehir salmıştı ve etrafımızdaki bütün büyücüler bu havayı soludukları an öleceklerdi. Bu yöntemi yapmıştık çünkü İleride gelen büyücüleri de düşünürsek yaklaşık 100 kişiyle küçük bir boğuşma yapamazdık. Özellikle büyücülerin diyarındaysak.

Ruh VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin