Selam!
Pazar gününüz güzel geçiyordur umarım. Sizi bekletmeden bölüme geçelim.🕸
Neden kimse güven vermiyordu? Sanki herkesin benden birşey sakladığını hissediyordum. Bu yaşıma kadar tanıştığım herkes dahil hem de.
Peki ben kime güvenip, hayatımı anlatacağım?
Hayatımın sonuna kadar yalnız kalmak istemiyordum. Fakat bu günden sonra artık kimseye güvenmeyecektim.
Güvenirsem pişman olurdum.
Yüzüme yediğim yumruk ile kendime geldim. Gözlerim kısa bir an karardığında hızla başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye başladım.
Gözlerimi yavaşça açtım ve karşımda dikilen bedene baktım. Etrafıma baktığımda herkesin bizi izlediğini biliyordum. Hızla kendimi düzenleyip en güçlü yumruklarımı karşımda dikilen bedene, Aias'a geçirdim.
Tıpkı büyük bir aslanın, küçük bir ceylana atlaması gibi atlamıştım.
Yumruklarımı Aias'ın yüzüne geçirirken kafası süratle geriye doğru gidiyordu. Bu süreçte yere düşmüştük ve üzerinde yumruklarımı geçiriyordum. Bu izlerin onda uzun süre kalacağına emindim.
En sonunda durduğumda patlak ve kanayan dudağından biraz daha kan gelmişti. Kaşında ve yanağında da morluklar vardı.
Bende de aynı izler olduğuna emindim.
"Of bu iyiydi." Dedi etrafımızda toplanan varisler. Deman ise yüzünü buruşturdu.
"Bu kadar yeter bence?" Dedi fakat ikimizde kafamızı olumsuz anlamda sallayarak onu reddettik.Şuan da varislerin arasında en güçlü ikimiz olduğu için onlara savunma hareketleri gösteriyorduk. Fakat işin ucu gerçek kavgaya dönmüş gibiydi. Ayrıca varisler kaç yaşlarına gelmişler bilmiyorlar mı dövüşmeyi? Bide varis olucaktılar beceriksizler!
Hala Aias'ın üstünde olduğumu fark edince hızla ayağa kalktım. Aias ise dönen başına rağmen ayağa kalktı ve savunma pozisyonunu aldı.
"Bu kadar oyun yeter." Dedi ve birden eğildi. Bacağımda eller hissettiğimde ona engel olmak için geç kalmıştım, beni omzuna almıştı! Resmen omzundan aşağı doğru sallanıyordum!
"Ne yapıyorsun sen! İndir beni rezil oldum senin yüzünden!" Konuşurken bir yandan da sırtına vuruyordum. Aias ise tepkilerime ses çıkarmadan bol ağaçlara doğru yürümeye başladı.
İstesem inerdim omzundan ama Aias'ın buna izin vermeyeceğini bildiğim için ses çıkarmadım.
"Indir beni derhal! Bu ne cüret? Bana istediğin gibi dokunamazsın!" Dedim bağırarak. Arkadamızda kalan deman ve varisler ise olduğum durumuma gülüyordular.
Yaklaşık 10 dakika benim bağırmalarım ve Aias'ın konuşmaması ile geçince birden durduk.
Neden durduğumuzu göremiyordum, sadece Aias'ın bel kısmını gördüğüm için yana doğru dönmeye çalışıyordum.
Aias nefesini derince çekerek konuşmaya başladığında odağımı ona verdim."Bence nefesini tutmalısın." Sözleri biter bitmez kendimi suda buldum. Su buz gibi bir suydu ve bedenim suyun içinde titriyordu. Kollarımı kullanarak yüzeye çıktığımda yüzümden akan suları ellerim ile temizlerken bir yandan da öfkeyle konuşuyordum.
"Aptal! Ölüyordum az daha. Ayrıca yüzümdeki açtığın yaraları görmüyor musun?! Bu su ne kadar kötü eder yaralarımı şimdi. Bide tek beni atıyorsun suya ya!" Suları ona doğru atmayı da ihmal etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Varisi
Fantasy2 tür arasında olacak Savaşı beklerken ya Savaş 3 kişiye yapılırsa? Yalanlar kimseyi kurtaramayacaktı... Bu savaşı kazanmak için ne yapmalılar? Sırtlarını birbirlerine yaslayabilirler miydi? Bu 3lüyü çok büyük bir savaş bekliyordu. Acımasız olmalıl...