0.3

163 16 12
                                    

sabah erkenden kalktım. Kahvaltı ve ev için yiyecek birşeyler almaya gidecektim, yakınlarda bi market görmüştüm. Çıkmadan alacaklarımı listelemiştim. Göktürk'ü uyandırdım. Poşetler ağır olacağı için onuda çağırdım. Durgun olduğumu hiç fark etmedim.

Göktürk: Abla, abla. Abla!

Aden: Aaah şey daldım ,noldu bi sorun mu var?

Göktürk: Sende birşeyler var saklıyorsun benden.

Aden: Doğru sana bahsetmedim. Bizim komuşlarımız ünlü Göktürk.

Göktürk: Abla şakanı yiyim düzgünce açıkla.

Aden: Dün her zaman ki gibi Bill'e içimi döküyordum olanları anlattım vs sonra bi anda görüldü yazısını gördüm elim ayağıma dolaştı. Seslice kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bana mesaj geldi.

mesajı gösterdim.

Aden: Camdan bana el salldı. Gökğtürkkk düşünsee çok güzelll.

Göktürk: Abla tüm şansımızı kullandığımıza eminim.

Markete girdik. Gerkenleri alıyorduk. İkimizde farklı arabalar vardı. Bi rafa uzandım. Alamadım. Göktürk'ü aradı gözüm oda yoktu. Tekrar denedim. Bi el uzandı. Ellerinin tamamı dövmeli. Parmaklarınde yüzükler vardı ve boyu dev gibiydi. Ordaki şeyi alıp bana verdi. Teşekkür etmek için arkamı döndüm. Gördüğüm kişi beni şoka uğrattı. BILL KAULİTZ. Canlı kanlı şekilde karşımda ve bana o tatlı ve sıcak gülümsemesiyle bakıyordu.

Aden: Ş-şey uhm teşekkür ederim.

Bill: Rica ederim. Sen osun değil mi?

Aden: A-anlamadım ben kimim?

Bill: Sen balkondaki kızsın ve bana satır satır mesajlar yazan kız.

çok utandım bunu söylediğinde. Yüzümü aşağı eğdim. Yerin dibinde hissediyordum.

Bill: Onları başından beri hep okudum Aden. Sadece cevap vermedim. Sonra dayanamayıp yazdım. Bizim şirkette olduğunu öğrendim bu nedenle yazdım. Utanmana gerek yok.

Aden: Anlayışınız için teşekkürler efendim. Sizle tanışmak ve komşu olmak onur verici. Ben gideyim artık. Kardeşimi bulmalıyım. Görüşmek üzere efendim.

Bill: Görüşürüzzz.

Yine o gülümsemesiyle bana bakıyordu. Göktürk'ü bulmam lazım bayıldığımda tutacak biri lazım. Koşa koşa Göktürk'ün yanına gittim.

Göktürk: Lan lan sakin ol neler oluyor.

nefes nefese konuşmaya başladım.

Aden: Onu gördüm ONU ONU.

Göktürk: Abla beni korkutuyorsun bak kimi gördün.

Aden: Onunla konuştum KONUŞTUM.

Göktürk: YAV ANLAT NE OLDU.

Aden: Bill Kaulitz ile konuştum. Evde anlatırım.

Kasaya doğru gittik aldıklarımızın parasını ödedik. Kapıdan çıktık ve biri bize el sallıyordu. Evet bu Bill. Ona doğru gelemeyeceğimizi anladığında yanımıza doğru geldi.

Bill: Tekrardan selamm. Bu senin kardeşin mi? Selam ben Bill. Tanıltığımıza memnun oldum.

Göktürk: Ben Göktürk. Bende sizle tanıştığıma memnun oldum. Sizi önceden gördüm ablamjn posterlerind-

Aden: Sussan mı ne ablacım.

Bill buna güldü. Ben Göktürk'e her annenin yaptığı" eve gidince seni halledicem" bakışı attım

Bill: Poşetleriniz çok fazla size yardım edeyim.

Aden: Aaah hiç gerek yok efendim teşekkürler yormayın kendinizi.

Bill: Bu kadar resmiyete gerek yokk. Ben yorulmam merak etme sen.

Elimden bi kaç poşet aldı ve yürümeye başladık. Soru sormaya başladı.

Bill: Burayı sevdiniz mi?

Göktürk: Burası gerçektende çok güzelmiş çok beğendik.

Bill: Nerden geldiniz buraya ve bulunduğunuz yer nasıldı?

Aden: Türkiye'den geldik. Türkiye çok güzel biryerdir. Gezilecek görecek çok yer var fakat son zamanlarda eski önemini yitirdi.

Bill: Türkiye demek. Türkiye'yi ve Atatürk'ü severim. Sizde türksünüz. Axl bundan bahsetmemişti.

( Scream mvsinde kırılmayan tek şey yukarda olan Atatürk portesiydi. Onu söyliyim dedim içimden geldi)

Aden: Axl size bizden bahsetti mi?

Axl ona bizden neden bahsetti ki yani neden? Acaba yönetmenim ona Tokio Hotel'i sevdiğimi söylemiş olabilir mi? Yok ya söylememiştir heralde. Ya söylediyse AAAAA çıldırcam.

Bill: Axl senin bizi dinlediğini ve çok sevdiğini söyledi. Senden bahsetti. Karseşinden bahsetti.

Göktürk: Ahaha abla senin Tokio Hotel hayranlığını bilmeyen kalmam-

Elimle Göktürk'ün ağızını kapattım.

Aden: Göktürk fazla konuşuyorsun ablacım.

Aşırı utandım. Bill'e baktım bu yaptığıma gülüyordu.

Bill: Yanakların kıp kırmızı olmuş Aden.

AAAAAAA ismimi söyledi. Ne güzel söyledi ya. İsmim hiç bu kadar güzel gelmemişti kulağıma. Sorun vardı YANAKLARIM KIZARMIŞ FUCK.

Aden: *sessizce* Tanrım ben niye böyleyim.

Bill bu söylediklerimi duymuş olsa gerek.

Bill: Ama sana yakışıyor. Balkondaki günde kızarmıştın.

Göktürk:*Bill'e yanaşarak sesizce* Ablam size takık Bill abi senelerdir sizi dinliyor.

Aden: Göktürk ne konuşuyorsunuz öyle.

Göktürk: Hiç birşey önemli değil. Aaa eve geldik ne kadar hızlıyız değil mi?

Aden: Konuyu dağıtmaya çalışma.

Göktürk: Abla vallahi önemli değil ya.

Aden: Peki öyle olsun.

*Bill Göktürk'e göz kırptı aynı şekilde Göktürk'te ona*

*Aden Bill'in elindeki poşetleri aldı ve elleri birbirine temas etti. İkiside anlık şok oldu*

Ellerimiz birbirine temas etti. Çok utandım yine ama kalbim küt küt atıyordu. Kalp atışlarımı kulaklarımla duyabiliyordum. Bill'e baktım. Şok olmuştu fakat sonradan yine o gülümsemesiyle bana baktı.

Aden: Aaaa hm şey çok özür dilerim.

Bill: Aaaah sorun değil. Özür dilemene hiç gerek yok hem artık komşuyuz ve arkadaşız resmiyet yok. Tamam mı?

Ona bakıp gülümsedim ve başımı onaylamak amacıyla salladım. Kalbim küt küt atıyordu. Eve geldik mutfağa geçtim. Aldılarımızı yerleştirirken Göktürk'le en sevdiğimiz şarkıyı açtım ve ikimizde söyleye söyleye aldıklarımızı yerleştirdik.

Blind Guardian - Nigthfall

(Blind Guardian'ın şarkıları çok güzel dinlemenizi öneririm)

Şarkı bittiğinde tekrat tekrar açtık. Sonrasında açıktık ve ton balıklı salata yaptım ikimizede. Ertesi gün iş vardı. İçimi heyecan kaplamıştı. Yemek yerken laptoptan after life izledik sonra duşa girdim. Ardından bakım yapmaya gittim. Göktürkle beraber bakım yaptık birbirimize. Sonra yarın için kıyafetlerimizi şeçtik ikimizde küçük çocuklae gibi heyecanlıydık. En sonunda kendimi yatakta mayışırken buldum.

Dinleyicim /  Bill Kaulitz /  Tokio Hotel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin