0.5

127 13 9
                                    

Kıyafetlere yorum yapmak kolaydı fakat o kıyafetteki tonu yakalayıp aynı şekilde mankenin tenine yüz şekline vs uygulamak zordu ama beraber çalıştık. Onla mavinin tonlarındaki elbiseyi giyecek model ile konuşurken ayağa kalkmam gerekti. Bi anda kalktığım için dizim sızladı yere düşecektim. Belimde o narin elleri hissettim.Kendimi Bill'in kucağında buldum. Endişe etmiş bakışlarla buluştu gözlerim. Endişeyle sordu.

Bill: Aden iyi misin??!

hemen kalktım malım ben niye bu kadar sakarım. Kendimi rezil etmek en iyi yapabildiğim tek şey.

Aden: Aaaaaah evet İyiyim teşekkür ederim.

ikna olmuş durmuyordu çünkü iyi değildim. Merdivenlerin uçları sivri olduğu için dizimi baya acıttı zaten dizim morarmaya başlamıştı fondötenle kapattım.

Aden: Mankenler gelecek birazdan.

Bill: Ben çıkıyorum o zaman.

Aden: Tamamdır.

Bill ayağa kalktı kapıya yöneldi.

Aden: Bill.

anlamamış gözlerle bakıyordu bana.

Aden: Teşekkür ederim borcunj nasıl ödeyeceğini bilmiyorum.

Bill: Kahve.

Aden: Efendim?

Bill: Bize kahve içmeye gelebilirsin sende bana iyilik yapmış olursun hemde birbirimizi yakından tanırız.

Aden: Tamamdır. Bu benim telefon numaram konuşalım.

Bill: Tamamdır o zaman ben kaçtım.

dedi ve gülümseyerek odadan çıktı. Mankenler üstünlerini giyindiler. Hepsine yardımcı oldum kıyafetlerini düzelttim. Makyözlere örnekleri verdim. Yapılması gereken makyajı anlattım hepsi müthiş yapmışlardı. Mankenlerle hemen kaynaşmıştım. İsimlerini öğrenmiştim türk olduğumu duyunca biraz tedirgin oldum bana farklı (kötü) bakarlar diye. Fakat hepsi çok aynlayışlıydılar. Kapı açıldı içeri biri geldi. Bu yüzü tanıyorum. Siyahla karışmış lacivert far, belirgin elmacık kemileri, yanında duran kızdan bile kim olduğunu anlayabildim. Heidi ve Leni Klum. Şaşırdım çünkü hiç beklemiyordum onları. Leni Klum çok güzel gözüküyordu internette gördüğümden kat kat daha güzeldi. Yüzünde tek kusur yoktu, mavi ve net bakan gözleri, mükemmel çene hatları ve o güzelim fiziği. Ben bu fiziğe gelebilmek için çok uğraştım. Yapmadığım kalmadı. O çocukluğundan beri böyle güzeldi neticede annesi manken değil mi. Heidi konuşmaya başladı.

Heidi: Selamlar millett sizlere bakıyorum ve muhteşemsiniz. bayıldım.

Heidi mankenlerin yanına gitti daha net bakabilmek için.

Heidi: Tanrım Laura senin makyajın mükemmel olmuş. Hepinizin makyajı öncekilerden kat kat mükemmel olmuş.

Makyözlerden biri atladı.

Makyöz: Efendim makyajları biz yaptık fakat tüm mankanlere özel makyaj fikirlerini Aden verdi.

Heidi: Bu mükemmel fakat Aden kim?

Aden: Benim efendim.

Heidi: Seni ilk defa görüyorum. Yenisin galiba fakat yeteneğine bayıldım.

Aden: Teşekkürler efendim.

Leni: Ben seni daha önceden görmüştüm.

bana dönerek söyledi. Şaşırdım o dünyaca ünlü bir modelin dünyaca ünlü kızıydı beni nerden görecekti.

Leni: Bi kere Instagramda gördüm senin hesabını. Nerden bulduğumu sorgulama. Seninle gerçek hayatta tanışmak güzel oldu.

Leni ne diyon sen. Sen dğnyaca ünlüsün benim gibi iş yerinde Axl yüzünden tanınan biri değilsin. Benle tanışmana sevinmene sevdindim. Ne diyim.

( Arklar bişe dicem bazılarımız heidiyi sevmiyor biliyorum fakat bu kitabın geçtiği dönemde heidi Tom'la evli değil onu söylemek istiyorum. Bide zamanları çok takmayın. Zaman kavramı gerçeğe dayalı olduğunds kısıtlı hissediyorum bu yüzden)

Heidi bana bi kaç soru sordu bende cevapladım. Sonrasında ikiside odadan çıktı. Modeller sahnenin arkasına gittiler tekrar hepsini kontrol ettim. Kulisteki televizyondan onları izleyebiliyordum. Bu defilede çok fazla tanıdık ünlü vardı. Bi dakika o GUO PEİ?!!!! Yok daha neler. Yanındaki Axl'dı ona her manken geçtiğinde birşey söylüyordu. Tedirgin oldum biraz ilk günüm ve batırdıysam yandım. İçecek otomatından soğuk bi su aldım. Korkuyorum tedirgin oldum. Defile bitti. Mankenler geldiler. Hepsi mutluydular bi kaza vs olmadı. Sonra şampanya patlattılar. Sorun olmamasına sevindim ama Axl ve Guo Pei ya benim hakkımda kötü düşünüyorlarsa. Çok gerildim. Şampayadan ikram ettiler fakat iş yerinde alkol almayı sevmem. Oturacak bir yer bulamadım bende altıma bi yastık yalıp bi köşeye geçip oturdum. Telefonumdan gelen bildirimlere bakıyorum. Leni beni geri takip etnişti. Bu güzel hissettirdi. Göktürk'ü aradım. Onu bugün hiç görmedim hiç aramadım ne yaptı acaba.

Aden: Alo Göktürk nasılsın ne yaptın bugün önemli işlerim vardı senle konuşamadım.

Göktük: Sorun değil abla zaten arasanda bende açamadım. Yürüme derskeri vs alıyorum. Çok fazla yürüdüm bugün yoruldum baya.

Aden: Ne yalan söyleyim bende yoruldum. Eve geçtiğimizde oturur film izleriz çay içeriz. Rize çayımız var demler içeriz.

Göktürk: Vallahi çok iyi gelir neyse çıkışta konuşalım abla.

Aden: Tamamdır hadi görüşürüz.

Göktürk: Görüşürüz.

telefonu kapattım. Ben onlarla takılmak istemedim. Çıkış saatimi bekledim ve o köşede oturdum. Sadece bi süreliğine kafamı duvara yasladım. Saat erken olmasına rağmen mayıştım. Uyandığımda kafam beton da değilde daha sıcak ve tumuşak bir yerdeydi. Sıçrayarak kalktım. Bill'i görmemle yüreğime su serpildi.

Bill: Duvara yaslamıştın kafanı bende ağrımaması için omzuma yasladım. Rahatsız ettiysem üzgünüm.

Aden: Ha yok rahatsız etmedin sadece bi anlık korktum hiç beklemiyordum.

ona gülümsedim. Defile hakkında konuştuk. Herkesin beğendiğini söyledi. O sırada kapı açıldı. Gelen Göktürk'tü.

Aden: Sonunda gelebildin.

Göktürk: Bizimkilerke konuştum ya hadi gidelim.

Aden: Hadi Bill gel beraber gidelim.

Bill: Bizim çocuklara söylemem lazım onlarla beraber gidecektim.

Aden: Onlarda gelsin.

Bill bunu kabul etti diğer üyeleri çağırdı. Hepsi gelmişti. Sadece Gustav ile tanışmamıştım onlada tanıştım. Yolda Tom Göktürk'le baya iyi anlaştı. Ben Gustav'la yemekler hakkında konuşuyorduk ,Georg ve Bill birşeyler konuşuyorlardı. Eve vardık.

Tom: Sen beni ara beraber girelim.

Göktürk: Tamamdır abi ben ararım seni.

Gustav: Bak onu yapmanın gizli bi püf noktası var tek sana söylerim oda yemekten anlıyorsun.

Aden: Ayay sağol haberleşelim ya.

Gustav: Tamamdır görüşürüz.

Bill: Görüşürüz Aden, Görüşürüz Göktürk.

Georg: Görüşürüz.

Tom: Bay bay.

Aden & Göktürk: Görüşürüzzz.

eve girdik sonunda. Film izleriz diye düşündüm fakat Göktürk Tom'la oyun oynuyordu. Bende kendime çay koydum yanına bi kaç kurabiye alıp odama geçtim. Laptoptan after life açtım izliyordum. Kısa süre sonra uyuya kaldım.

Dinleyicim /  Bill Kaulitz /  Tokio Hotel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin