0.1

226 17 6
                                    

Sabah alarm sesiyle kalktım. Gidip Göktürk'ü uyandırdım. Sonrasında duşa girip hazılandım ,otobüsü kaçıracaktım. Üstüme şunları giydim hemen

(takılarda yüzükler hariç hiç biri yok)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(takılarda yüzükler hariç hiç biri yok)

Hemen koşarak otobüs durağına gittim. Otobüse hemen bindim. Stüdyoya gitmem gereken saate daha vardı fakat otobüsü kaçırmamak için acele ettim. Boş iki koltuğa oturdum ve kulaklığımı taktım. Müzik dinlemek ruhuma iyi geliyordu. Sakin hissetmek için Tokio Hotel'in "Run, Run Run" şarkısını dinlerim. Bana iyi geliyor. Yanıma şapkalı biri oturdu. Adam dikkatimi çok çekti çünkü çok farklı bir tarzı vardı. Şapkanın altından saçları çıkıyordu çıkıyordu. Adama hödük gibi bakıyordum. Sonradan kendime gelip müziği tekrar başlattım. Cam tarafına döndüm. Genelde son ses dinlerim müzikleri. İneceğim durağa geldiğimde yanımdaki adamda benle beraber indi. Adam çok uzundu. Kalkınca fark ettim. Önden gidiyordu bende arkasındaydım. İndiğim yer stüdyoya biraz uzaktı bi 10 dakikalık yürüme mesafesi kadar. Bişey fark ettim. Adam benim gideceğim yoldan gidiyordu. İndiğim yerden sola dönüp gidiyorum oda orayı döndü. Adeta benim yolumu izliyor gibiydi. Sonunda stüdyonun olduğu yere yaklaşmıştım ki adam içeri girdi. Çok geçmeden hızlı adımlarla içeri girdim. İçeri ordaki tanıdıklarımdan olan Alya beni karşıladı.

Alya: Hoşgeldin Adenn.

Aden: Hoşbuldumm.

Onla içeri doğru yürüdük o şapkalı adam bizim yönetmenlerle konuşuyordu. Alya'ya sordum.

Aden: Alya bu şapkalı adam kim?

Alya: Yurt dışından ünlü bi grubun çalıştığı bi yönetmen.

Aden: Neden yüzünü kapatan bi şapka takıyor ki.

Alya: Galiba çalıştığı grup sayesinde insanlar onu tanıyormuş.

Aden: Kim bilir hangi grupla çalışıyor.

Sonra ordan ayrılıp kulise geldim makyaj malzemelerini düzenledim, kıyafetleri ayarladım, sahnedeki belirli yerleri beliginleştirirken yönetmenim beni çağırdı.

Yönetmen: Aden'cim bi gelir misin buraya?

Sahneden inip yanlarına yürüdüm. İngilizce konuşuyorlardı.( çevrilmiş yazcam böyle bi açıklama neden yaptım bilmiyorum)

Yönetmen: Bu Aden kendisi 5 dil biliyor efendim. Kıyafetlerde tarz seçimi çok eşsiz ve işini iyi yapar.

(şapkalı adam Axl olsun)

Axl: *almanca selam verir*

Aden: *almanca karşılık verir*

Axl: Demek Almanca biliyorsun.

Aden: Evet efendim küçüklüğümde çok almaca kursuna gittim ve ileri derece konuşabiliyorum.

Axl: Bu çok güzel.

Yönetmen: Teşekkürler Aden'cim işine dönebilirsin.

Aden: Ben teşekkür ederim efendim.

Hemen sahnedeki yerleri belirginleştirdim. Sahneye çıkacak ünlülerin makyajlarının nasıl olacağını makyözlere anlattım ve sahneye çıkmalarını bekledim. Tam hayal ettiğim gibi duruyorlardı. Sonra omzumda bi el hissettim.

Yönetmen: Aden senle birşey konuşmalıyız hemen.

Tedirgin oldum. Birşeyi yanlış mı yaptım, hayır yapmadım, bi sorun mu çıktı, hiç bi sorun yok. Neden benle konuşacaktı. Aşırı gerilmiştim. Sonunda durdu ve konuşmaya başladı.

Yönetmen: Aden bugün gelen adam Axl Kürsch. Alman bi yönetmen. Bizi uzun zamandır tanıyor işlerimizin, çalışanlarımızın nasıl olduğunu. Onların ajanstan senin yaptığın işlerin hepsini tek tek yapan insanlar ayrılmış ve bana bugün bu konuda yardım edebilecek miyim onu sordu. Aklıma sen geldin o yüzden seni çağırdım. Seni onların ajansında çalışman için davet ediyor.

Aden: Bu teklif çok güzel efendim fakat uçuş parası, ev vs ben nasıl idare edeceğim orda.

Yönetmen: Onları onla konuşmanı istedi yanına gidelim hadi.

Tanrım bu mütiş. Sonunda yurtdışına çıkacaktım. Ama Göktürk ne olacak? Onu tek bırakamam ki evde kafayı yer. Bunun çağresine bakacağım.

Axl: Hoşgeldiniz Aden hanım. Yönetmeniniz size teklifimi anlattı bu yüzden burdasınız.

Bu adamın siması çok tanıdık ama çıkaramadım.

Aden: Efendim teklifiniz için minnettarım fakat bildiğiniz gibi ekonomiksel olarak yüklü miktarda paraya ihtiyaç duyarım oraya gidersem. Uçuş parası, ev vs bunları karşılayabilir miyim bilmiyorum.

Axl: Onları sen dert etme kolay işler onlar.

Aden: Peki ya kardeşim, onu ne yapacağım?

Axl: Çok istersen ods gelir. Lütfen maddiyatı sorun etme. Sen gelmek ister misin?

Biraz düşündüm ve söyledim cevabımı.

Aden: Evet efendim.

Axl: Tamamdır bugün kardeşinede söyle hazırlanın sabaha uçak hazır.

Aden: Çok teşekkürler efendim sizlere minnetarım.

Axl: Lafı bile olmaz.

Ordan çıktım ve direkt Göktürk'ü aradım.

Göktürk: Alog

Aden: Hemen eşyalarını topla.

Göktürk: Ne oluyor be ne diyorsun?

Aden herşeyi ona anlatır.

Göktürk: Annemgile ne dicez.

Aden: Onların umurunda değiliz onlara durumu anlatırım ve bize para atmalarını söylerim.

Otobüse bindim. Cam kenarına oturdum. Kulaklığımı taktım ve müziğimi açtım. O sırada Bill'e olanları yazıyordum tabikide görmüyordu bu nedenle rahattım. Eve geldiğimde anneme durumu anlattım tabiki kabul etti. Hemen gidip eşyalarımı topladım ne varsa hepsini topladım. Saat sabah 5'ti Göktürkle beraber çıkmadan annemlerle vedalaştık ve evden çıktık. Otobüsü bekledik. O sırada konuşmaya başladık.

Göktürk: Düşünsene orda yeni insanlarlarla tanışacağız ve ikimizin bize ait evi olacak bu mükemel birşey abla.

Aden: Evet Göktürk evet köşede biriken paramı euroya çevirdim biraz daha para kazanırsam neler yaparız.

Göktürk: Düşünmesi bile çok güzel.

Otobüs geldi. Bindik ve Havaalanına geldik. Bizi Axl karşıladı. *Almanca konuşacaklar Axl ile*

Axl: Hoşgeldiniz.

Aden & Göktürk: Hoşbulduk.

Aden: Efendim bu benim erkek kardeşim Göktürk.

Göktürk: Merhaba efendim. Tanıştığıma çok memnun oldum.

Axl: Bende Göktürk. Yakışıklı ve tatlı bi suratın var. Harcanmamalısın.

Göktürk anlamamış gözlerle ona bakıyordu.

Axl: Neyse hadin gidelim.

Uçağa bindik. Bu uçağın vip yeriydi ve tam bi cennet gibi çok güzeldi. Uçak hareket etmeye başladı. Uçakta canım sıkıldı ve Axl'ı goglede arattım karşılaştıklarım beni şok etti.

hayırlı olsun yeni hikayeeeee diririririiiii umarım beğenersinizzz yazım yanlışları varsa çok özür dilerimmm🌹🤍

Dinleyicim /  Bill Kaulitz /  Tokio Hotel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin