0.13

102 16 14
                                    

Evden çıktık yürüyerek bara gitmeye karar verdik. Tom ve Göktürk, Bill ve Gus beraber konuşuyorlardı bende Georg ile konuşuyordum.

Georg: Normalde insanlarla çok çabuk yakın olmayız ama siz bi farklısınız nedense. Hem çok komik ve eğlencelisiniz.

Gülümsedim.

Georg: Bill ile yakın olmana sevindim çünkü Bill insanlara çok güvenebilen biri değildir. Sana gerçekten güvendiği kesin.

Aden: Bunu duymak iyi hissettirdi çünkü benimde tek güvendiğim kişi oydu ve galiba hala öyle. Zamanında ona içimi dökerek rahatlardım.

Georg: Bill bunu hissetmiş olmalı. Hem sende güvenilir birisin. Bizim iş yerindeki en saf kişi olabilirsin.(saf yani temiz iyi kalpli anlamında)

Aden: Gerçekten öyle miyim?

Georg: Kesinlikle öylesin.

Aden: Sizlerde öylesiniz. Sizinle büyüdüm resmen yani sizi ilk zamanınızdan beri tanıyorum ve gerçekten burda olma sebebim sizsiniz. Bi zamanlar pes etmek çok istedim çok denedim ama hep aklıma siz geldiniz. O zamanlar siz beni tanımıyordunuz bile ama bi şekilde tutundum. Şimdi sizlerle arkadaş olmak gerçekten beni ve geçmişteki beni hiç olmadığı kadar mutlu ediyor emin olabilirsin.

Georg: Öyle konuşulur mu ağlicam bak.
dedi yarı dalga geçer yarı ciddi bi şekilde. Ona güldüm.

Georg: Bide nolur o Gustav'a verdiğin tarifi yap ne olur çok güzel tadı.

Aden: Yaparım yaparım ya sorun etme cumartesi günü bendesiniz size güzel bi sofra hazılayacağım. İstersen nasıl yapıldığınıda gösteririm.

Georg: Ay çok iyi olur ya tadı gerçekten çok iyiydi.

Aden: Onun adı köfte.

Georg: Köfte tamam anlaşıldı.

Aden: Ne ara geldik.

Georg: Vallahi konuşmaktan geldiğimizi fark etmedik bile.

Gülümsedim söylediğine içeri girdiğimizde. Dans eden kızlar, loş bi ışık ve çok kafa yormayan bir müzik çalıyordu. Bizimkiler dağıldı. Tom ve Göktürk kadınlarla konuşuyordu. Georg heralde tanıdığı bi arkadaşını gördü onla konuşuyor. Gustav'da kadınlarla konuşuyordu. Bill nerde diye ararken yanında 2 kız vardı onlarla konuşuyordu. Bende bar yerine gidip oturdum ve bi bira söyledim. Nedense Bill'in kızlarla konuşması sinirimi bozdu. Hayır hayır hayır. Aden kendine gel ( iki eliyle çok sert olmayacak şekilde yanaklarına vurarak) kendine gel. Belki fanlarıdır. Sende böyle bi ortamda Bill'i görsen yanına gidersin. Böyle düşünme hayıııır onlar fanlarıdır. Hem kıskanmaya hakkın yok sen kimsin. Düşünceler yine kafamı kuyu gibi kazdı. Yanımdaki sandalyeye biri oturdu.

X: Sen( Yüzüne bakmaya çalıştı dokunmadan) Aden sensin.

Türkçe konuştu. İsmimi nerden biliyor diye ona bakmak için yüzümü çevirdim onu görmemle beynime kan sıçradı.
Ares. Hayatımın en kötü 2 gününü geçirmeye zorlayan o pislik. Aç susuz 2 gün. Kimse arayıp sormadı. O depoda tek başıma kaldım. Onun yüzünden ona yüz vermediğim için. O gün yediğim dayağı çok net hatırlıyorum. Kolumda bana savurduğu bıçağın izi duruyor. Onu gördüğümde o günler gözümün önüne geldi. Kafamı çevirdim.

Aden: Parayı şuraya bıraktım.
dedim ve kalktım. Çıkışa doğru yürümeye başladım. Bileğimde bi el hissettim.

Ares: Neden benle konuşmuyorsun uzun zaman oldu değil mi?

Aden: Bırak bileğimi. Senle konuşacak hiç birşeyim yok. Ellerini bileğimden ÇEK DEDİM.
İçimdeki öfke dışarı çıkmaya başladı. Ondan tekrar kaçtım peşimden gelmedi bende mekanın etrafında, dışarda bi yere gittim ve sigara içmeye başladım. Kaldırıma oturdum. Elim ayağım titriyordu hem soğuktan hemde korkudan. Neden burda, neden beni tanıdı ki, benle ne konuşmayı bekliyordu, neden benle? Kafayı yemeye yakın olduğumu hissettim. O pislik yüzünden lise hayatım heba oldu. Okuldaki herkes benden nefret etti. Halbuki hiç birşey yapmadım ben. Onun ne kadar pislik biri olduğunu biliyordum ve onla çıkmak istemediğimi anlaşılır ve gayet güzel bi şekilde söyledim fakat o bunu fazla yanlış anladı ve evet yapmadığı kalmadı. Zorbalık, dayak, küçümseme ve daha bir çok şey. O korkunç biri o korkunç biri o korkunç biri. Tanrım bu söz kafamda yankılanıyor. Sigaram bitti. Tekrar yeni birtane çıkarıp yaktım. Ses duymamla irkilmem bir oldu.

Ares: Neden benden kaçıyorsun Aden?

Ayağı kalktım ağlamamak için direndim. Ona her baktığımda o günler geliyor gözümün önüne.

Aden: Neden mi, NEDEN Mİ? Nedenini ikimizde çok iyi biliyoruz Ares.

Ares: Noldu ağlak bebek yoksa geçmişi mi hatırladın. O günleri mi hatırladın. Yaşattıklarımı mı hatırladın. Sen bi sürtük olmayıp benimle olsaydın hiç biri olmayacaktı.

Aden: Senin böyle biri olduğunu bildiğim için seninle olmadım lanet olası ruh hastası. Siktir git burdan.

Bu küfür hayatımda ettiğim en rahatkatıcı küfürdü. Bana yaklaşmaya başladı.

Ares: Gitmezsem ne olur?

Yüzüne sert bi tokat yapıştırdım. İçimin yağları eridi. Kendimle en gurur duyduğum an olabilir.

Ares: SENI BU SEFER ÖLDÜRECEĞİM.
dedi ve karın boşluğuma diziyle vurdu.
Bana tokat attı. Bir tane daha atacaktı elini tuttum. Vuramadı. Boynunu tutmaya ve sıkmaya başladı. Nefes almam git gide zorlaştı. Gözlerimin önüne perde iniyordu. Tam o sırada Ares yere düştü. Bende yere düştüm. Nefesimi düzene sokamadım. Nefes almaya çalıştım. Zorlanıyorum. Gözlerim açıktı etrafa baktığımda Bill Aresin üstündeydi. Ona yumruklar atıyordu. Sonra Tom devreye girdi Bill yanıma geldi. Nefes alamıyorum. Düzene sokamıyorum nefesimi.

Bill: Aden, Aden burda mısın ADEN.

Gözlerim kapandı istemsizce. İstemiyorum. Kapanmalarını fakat nefeste alamıyorum.

Bill'den devam

Siktir gözleri kapandı. Piç onun o narin tenine, narin vicuduna nasıl böyle bi kuvvet uyguladı.

Bill: GÖKTÜRK, GEORG, GUSTAV, TOM NOLUR ARABAYO GETİRİN HASTANEYE GİTMELİYİZ.

Tom o pisliği güzel dövmüştü. Georg koşarak arabayı almaya gitti. Göktürk yanımıza geldi. Ağlıyordu.

Göktürk: Abla hadi uyan hadi bak korkuyorum abla hadi abla lütfen uyan abla lütfen.

Göktürk'ün yüzünü hafifçe ellerime aldık ve gözlerine baktım.

Bill: Sakin ol abicim ablana birşey olmayacak sakin ol.

Bana aynı Aden gibi bakıyordu. Çağresiz fakat güvenle bakıyordu. Georg arabayı getirdi. Onu kucağıma aldım. Arabanın arka koltuğuna geçtik kafasını dizime yatırdım. Ön koltukta Göktürk vardı. Gus ve Tom o pislikle ilgilenecekti. Ona birşey olmasından korkuyorum.

Bill: Georg nolur hızlı sür nolur  yalvarırım.
çaresiz hissediyorum. Ona hızlı sür diyerek birşey yapabileceğimi sanıyorum.
Hastanee hemen vardık. Onu kucağıma aldım ve acile koştum.

Bill: Doktor var mı doktor lazım lütfen yardım edin. Yanımıza bi doktor geldi. Nesi var diye sordu.

Bill: Boğazını fazla sıktılar ve kısa süre sonra gözleri kapandı.

Doktor: Galiba nefesini düzenleyememiş. Ona hava verilmesi gerek hemen şuradaki sedyeye yatırın onu odaya çıkaralım.

Onu o sedyeye koymak hiç istemiyorum ama zorundayım. Dediği odaya çıktık. Ona hava verdiler. Saat 23.00 geç olmuştu yarın iş vardı. Hemen Axl'ı aradım ve durumu anlattım.

Bill: Axl hiç cevap vermeden beni dinle biz bara gittik ve Aden saldırıya uğradı binevi. Adam onun boğazını fazla sıktı ve fazla nefessiz kaldığı için adam bıraktığı anda nefesini düzenleyemedi ve bu yüzden gözlerş kapandı. Hastaneye geldik. Ona şuan hava veriyorlar biz yarın gelemeyebiliriz.

Axl: Tamamdır geçmiş olsun. Zaten Aden onların makyajlarını çok önceden hazırlamıştı bu yüzden iyileşmeye baksın. Dikkat edin.

Telefonu kapattım. Göktürk ağlıyordu hala. Yanına oturdum. Ona sarıldım çünkü şuan buna ihtiyacı vardı. Bana öyle sıkı sarıldı ki. Titriyordu. Kalbi hızlı atıyordu. Başını okşadım. Aden'e çok benziyordu. Georg ile konuştum. Ben Aden'in yanında kalacaktım. Onlar Göktürk'e göz kulak olacaklardı. Kısa süre sonra Georg onu alıp odadan çıktı. Ona bakıyorum. Bi yanağı kızarmıştı. O pislik ona tokat atmış olmalı. Yetişemedim. Onun yanında olamadım. O pisliğe zamanında engel olsaydım şuan böyle olmazdı. Kısa süre sonra onun yanında ellerimi yatağın üstüne koydun ve o şekilde uyuya kaldım.

Diririiiiii yine olay ama korkmayın uzatıyorum bilerek saçma geldiyse üzgünüm. Neyse su içmeyi ve votelemeyi unutmayın sizleri seviyorum 🌹🤍

Dinleyicim /  Bill Kaulitz /  Tokio Hotel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin