0.12

109 15 13
                                    

Eve geldik. Bill eve gidip hem üstünü değiştirecekti hemde aldıklarını yerleştirecekti. Bende odama geçtim ve plağı gramafona koyup dinlemeye başladım. Killer queen şarkısı çok hoşuma gidiyor. Onu dinlerken bir yandan üstüme rahat birşeyler giydim. Çıkardıklarımı kirliliğe attım ve Bill'den aldığım kıyafetleri ayrı yıkamak için köşeye bi yere koydum. Ellerimi ve yüzümü yıkadım. Hızla mutfağa gittim. Dolaba baktım ne yapabilirim diye aklımda tavuk şinitzel var yanına salata yaparım. Birde çorba tamamdır. İlk çorba yapmaya başladım. Mantar çorbası yapacaktım. Malzemeleri çıkardım. Mantarları doğradım. Kapı çaldı. Bill gelmiş elinde poşetle.

Bill: Selamm.

Aden: Hoşgeldiinn hadi içeri gell. Bende yapmaya başladım.

Bill elindeki poşetten 4 kutu yarabandı çıkardı.

Bill: Hangisi? Birini seç burnuna yapıştırayım.

Aden: Tanrım Bill, bunlar çok fazlaa.

Bill: Hadii seç.

Aden: Tamam o zaman bu olsun.

Bill içinden bir tane alıp burnuma dikkatlice yapıştırdı.

Bill: Çok güzel olduuu.

Aden: Teşekkür ederiiim. Hadi içeri geçelim.

Mutfağa geçtik ben çorbayı yapmaya başladım. O kısa süre sonra oldu. Sırada salata vardı ama onu Bill yapmak istedi bende ona gösterdim. Nasıl yapmasını.

Aden: Elini şöyle şuraya koy ki kesme elini. Böyle böyle kes.

Bill'e baktım çok dikkatli gözüküyordu bende dolaptan tavuk göğüslerini aldım. Tavukları ilk çeşnilendirdim sonra galeta unuyla kapladım. Onları kızartmaya başladım. Göz ucuyla baktım. Domatesleri doğramayı nerdeyse bitirmişti.

Bill: BİTTİ.

Aden: Helall.

Tavukların altını kısıp ona diğer malzemeleri nasıl hazılayacağını gösterdim. O hemen öğrendi. Tekrar tavukların altını açtım. Onları yavaş yavaş Bill salatayı çoktan bitirdi. O sırada masayı kurmaya başladık. Tabakları fazla yukarı koymuşuz ben almaya çalışırken Bill hemen aldı. Hafif dejavu yaşadım. Aynısı markette yaşanmıştı.

Aden: Teşekkürlerr.

Bana gülümsedi. Tavuklar hazır olmuştu. Onları bir tabağa koydum. Tabakların üstüne kaseleri koydum. Kaselere çorba doldurdum. Çatal kaşıkları Bill koymuş bile. Kadehleri çıkardım. Buz dolabından içecek baktım ama kararsız kaldım.

Aden: Bill, sence şarap mı yoksa şampanya mı?

Bill'in şampanya seçeceğine eminim çünkü şampanyayı çok seviyor.

Bill: Şampanya kesinlikle.

Aden: Tamamdır.

Dolaptan şampanyayı aldım ve masaya koydum. Salatayı güzel bi tabağa koydum sofra hazırdı. (Menü mal gibi bu arada)

Oturduk sofraya. Bill çorbadan bir kaşık aldı. Beğendi mi beğenmedi mi çok merak ettim ve endişelendim.

Aden: Nasıl olmuş?
Cevap vermeden bir kaşık daha aldı, sonra bi kaşık daha.

Bill: Bu çorba gerçekten çok güzel bunu bana öğret lütfen.

Aden: Öğretirim öğretirim.

Masada telefonum çaldı. Araya. Georg'du.

Aden: Alo.

Georg: Alo napıyorsun Aden?

Aden: Napayım yemek yiyoruz sen napıyorsun?

Dinleyicim /  Bill Kaulitz /  Tokio Hotel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin