7

763 62 9
                                    

Normalde bölüm başlarına not koymam ancak, bu bölüm koymam gerekti. (Yarım saat önce) yazısını gördüğünüzde sizden The Irrepressibles- In this shirt açmanızı rica edeceğim. Nitekim o kısmı yazarken ben de aynı şarkıyı dinledim. İyi okumalar dilerim.

****

Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum

Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum

Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum

Gecelerden bir gece uyanırsın apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum

-Ümit Yaşar Oğuzcan/Birgün

****

Çalan alarmın sesiyle gözlerini araladı Piraye. Telefonunu alıp alarmı kapattı ve ellerini yüzüne atıp ovuşturdu bir süre. Düne nazaran ne boğaz ağrısı, ne baş ağrısı ne de halsizlik vardı. Timur'un yaptığı çorba gerçekten işe yaramış olmalıydı ki, kendisini çok iyi hissediyordu.

Gözlerini açtığı anda ilk düşündüğü şeyin Timur olmasına şaşırdı Piraye. Sonra gözlerinin önünde canlandı Timur'un bedeni. Sıfıra vurulmuş saçları, tıraş olmaktan pürüzlenmiş yanakları, uzun kirpiklerin ardına saklanmış kahverengi gözleri ve biçimli karakteristik burnu. Sonra dudakları geldi aklına. Kurumuş, hatta yer yer çatlamış ama yine de dolgunluğuyla ben buradayım diyen dudaklar.

Düşündükleri ile yanakları kızarırken gözleri büyüdü. Düşündüklerine kendisi dahi anlam veremedi. Kalktı yataktan hızla. Lavaboya adımlarken dolabının aynasına kendi görüntüsü çarptı. Yanakları kızarmaktan domatese dönmüştü. Biraz soğuk su çarpmanın iyi olacağını düşünerek hızla girdi lavaboya. Çeşmeyi açıp soğuk suyu yüzüne çarptığı esnada dahi, gitmemişti Timur'un görüntüsü gözleri önünden.

Bu düşündükleri hoş şeyler değildi, belki bir sevdiği var diye kendi kendine kurarken aklına Cenk'in "Akın komutanım ve Turgut Yüzbaşım hariç hepimiz bekarız." dediği geldi. İçine anlamlandıramadığı bir ferahlık düştü. Düşüncelerini umursamamaya çalışarak yüzünü silip lavabodan çıkarak odasına döndü. Üzerini değiştirdi.

Kahvaltı yapacak vakti olduğundan kendisine kahvaltı hazırlamak için mutfağa girmişti ki, kapısı çaldı. Kolundan hiç çıkartmadığı kol saatine baktı, saat daha sabah altı buçuktu. Cenk bu saatte gelmez diye düşünerek ilerledi kapıya. Kapıyı açtığında elinde bir poşetle Timur duruyordu. Daha az önce düşündüğü adamın karşısında olması onu karmakarışık duygulara sürüklemişti. Bir yanı onu tam karşısında görmekten mutluluk duyarken diğer yanı neden geldiğini düşünüyordu.

"Birlikte kahvaltı yapalım mı? Gelirken poğaça aldım, sıcacıklar. Gerçi neli sevdiğini bilmediğim için hepsinden birer tane aldım." diyerek gülümseyen bedenle içi ısındı. Az önceki hisleri tamamen uçup giderken, kendisini düşünen adamı karşısında görmenin saf mutluluğu yer almıştı sadece.

PİRAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin