dört

2.4K 145 68
                                    

Ne düşündüğünü sormalı mıydım?Onun dediği gibi daha doğru dürüst tanışmadığım birisi ile bu kadar ilgilenmem yanlış olurdu.

Ama sordum.

"Sizi böylesine üzgün gösterecek ne düşünüyordunuz?"

"Çok önemli değil, hem üzüldüğümü de nereden çıkardın?"

"Salıncakta öylece çimlere bakarken pek de mutlu görünmüyordunuz."

"Cevapların da hazır her zaman yani.."

Haklıydı.Anlatmak istemediğini "önemli değil" diyerek zaten başından beri belli etmişti. Ne diye üsteliyordum ki sanki?

Konuyu kapatmak istermişçesine
"Ah, üzgünüm. Tabii ki anlatmak zorunda değilsiniz, sanırım eve gitsem iyi olacak hava kararmadan evde olmam gerekiyor." dedim, geldiğim yöne doğru bakarak.

Az önce cebinde olan elini, cebinden çıkarıp elimi tuttu, ve tam karşıma geçti.

"Eğer yarın buraya daha erken gelebilirsen belki sana anlatabilirim. Hem belki.."

gözlerini gözlerimden çekti ve yere baktı, yine aynı şeyi yapıyordu, ne diyeceğini düşünüyordu

"En azından soyadlarımızla hitap edebilecek şekilde yakınlaşmış oluruz." diye ekledi.

Söylediği 'yakınlaşma' cümlesiyle kaşlarım hafifçe yukarı kalktı.

"Ah! Yanlış anlama lütfen.En azından bay ve bayanlı, yani sizli bizli anlatımı bırakacak kadar birbirimizi tanımış oluruz. Bunu söylemek istemiştim."

Kafamı salladım ve
"Yarın gelebilir miyim bilmiyorum çünkü aa şey-"

Başını hafifçe yana eğdi ve elimi az önce olduğundan daha sıkı tutarak konuştu:
"Evet, seni dinliyorum"

Güneş yüzüne öylece çarparken kendini hiç güneşten korumaya çalışmamış sadece kısık gözlerle bana bakıyordu. Güneşin yaptığı tek şey ise onun gri gözlerindeki mavilikleri ortaya çıkarmaktı.

Derin bir nefes aldım ve devam ettim:
"Babamla işlerim olabilir, yani tüm günümü ona ayırma ihtimalim var-burada tam olarak hogwarts araç gereçleri için yapacağımız alışverişi kastediyordum- eğer hava hâlâ kararmamış ise tekrar geleceğim."

Bir çocuk gibi gülümsedi.
"Ben yarın yine burada olacağım, sen gelsen de gelmesen de. Seni bekliyor olacağım."

"Pekala, o zaman yarın görüşürüz, yani umarım."

"Unuttuğun bir şey var" sırıtışı tüm yüzüne yayılmıştı şimdi.

"Nedir o?" diye ekledim.

"Az önce ki konuşmalarımızın hiçbirinde 'siz'li bir şekilde konuşmadın."
Başını eğdi ve gülmesini bastırmaya çalıştı.

Ne diyebilirdim ki? Gerçekten öyle mi yapmıştım farkında bile değildim.

"Ah, farkında bile değildim, gerçekten!"

"Benim için bir sorun arz etmiyor Bayan Holmes, ama sanırım bir kaç dakika önce sizin için bu bir sorundu?.."

"Tamam, tamam. Holmes demen yeterli, Bayanlı konuşmaya gerek yok."
Sinirli değildim, aksine ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Utanmış mıydım? sıkılmış mıydım? Bunun cevabını veremiyordum.

Ben elimde ki gülle oyalanıp bunu düşünürken beni izliyordu. Çok saçmaydı karşımda birisi varken böylesine düşünmem, kim bilir nasıl görünüyordum karşıdan bakılınca.

Yine aynısını yaptı.

Zaten ellerinde olan elimi hafifçe kaldırdı, eğildi ve öptü. Parmaklarımın üzerine kondurduğu o narin öpücüğün sıcaklığı yanaklarıma yayıldı. Kızardım bunu biliyordum.

Ellerimi öperken gözlerini, gözlerimden ayırmıyordu. O an farkettim ki bu çocuk şuana kadar gördüğüm en güzel gözlere sahipti.

"Eğer yarın tekrar gelecek olursan beni dünyanın en mutlu erkeği yapmış olursun Helena."

Adımla hitap etti. Ona karşı çıkmadım, çıkamadım.

"Umarım gelebilirim Malfoy.."

Ellerimi bıraktı ve birkaç 'görüşürüz'den sonra evin yolunu tuttum, tam gidecekken aklıma bir şey geldi. Ona doğru koşmaya başladım.

Salıncaktaydı hâla, kalktı ve bana doğru yaklaştı, bileklerimden tuttu ve sakin olmamı söyledi, nefes nefese kalmışken o an konuştum.

"Yarın kitap getirmeyi unutma olur mu, kitap okuruz beraber, en azından saatlerimiz boşuna geçmemiş olur.."

"Ah, tabii ki getiririm Helena!"

O an gülümsedim ve şimdi gerçekten evin yolunu tuttum. Yol boyu bu çocuğu düşündüm, çok kibar ve tatlıydı. Henüz onu tam olarak tanımış değildim. Bana bir şeyler hissettiriyordu bu açıkça ortadaydı, yoksa yol boyu onu düşünmezdim öyle değil mi? Peki ya ne olacaktı.. Ben Hogwarts'a gittiğim zaman bu çocukla bir daha nasıl karşılaşabilecektim. Tüm yol boyunca onun slytherin olması için Tanrı'ya bütün dileklerimi ilettim. Aksi takdirde aramızda hiçbir şey olamazdı. Okulda ki bina ayrımından nefret ediyordum, babam da bu ayrımlara katılan insanlardan sadece bir tanesiydi.




Missed Love, Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin