otuz-üç

833 49 49
                                    


-

Her geçen saniye biraz daha inanıyordum kurtulacağımıza.

-

30 KASIM

-

Hogwartstaydım. Yine her sene olduğu gibi buradaydım, diğer bütün senelerden farklıydı bu sene. Harry, Hermione ve Ron yoktu. Çok uzaklara, hortkuluklar arayışına gitmişlerdi. Bir gün geri döneceklerini biliyordum ve Ginny ile o günü bekliyorduk.

"Bazen sadece endişeleniyorum." dedi bana. İçindeki korkuyu anlayabiliyorken empati yapmama gerek bile yoktu. Ben onun duyduğu bu endişeleri çoktan tatmıştım ve tatmaya da devam ediyordum. Onun sırtını sıvazlamaya devam ederken elleriyle yüzünü kapatmış dizlerini kendine çekmişti. Arkamızdaki soğuk duvara yaslıyken o konuşmaya devam ediyordu. "Yapamıyorum, Helena. Onu merak ediyorum. Ne yapmam gerekiyor sence? Böyle devam edemem daha fazla-" onu ilk defa bu kadar çaresiz görüyordum. Benim gözümde o, oldukça sert ve yıkılmaz bir yapıya sahipti, şuanki halinin tam aksine. "Bak bana Ginny, Draco'yu 1 haftadır görmüyorum fakar artık alıştım; üstelik sen, Harry'nin sana karşı beslediği duyguları da biliyorsun. Bunun farkındasın. Emin ol senden hoşlanmadığını düşünüyor olsaydın bu endişelerin seni çok daha kötü bir yöne sürüklerdi. Bunu kendimden biliyorum, o yüzden pozitif kalmaya çalış lütfen." Draco 1 haftadır ortalıkta görünmüyordu. Bu sene yine öğrenci temsilcisiydi ve her şey eskisi kadar umrunda değildi. Daha doğrusu her şeyi umursaması gerekmiyordu, Snape burada iken birçok şeyden istediği gibi muaf olabiliyordu. Derslere girmiyordu ve her gün Hogwarts'ta olmuyordu. Onun malikaneye, ailesinin yanına gittiğini biliyordum fakat yine de onu özlüyordum. Sanki yeterince endişem yokmuş gibi Ginny'e tavsiye verdiğimde umarım bunlar işe yarıyordur, Ginny'i rahatlatabiliyorumdur diye düşünüyordum.

"Malfoy hakkında olan düşüncelerimi biliyorsun." dedi bana, evet ondan haz almadığını biliyordum. Sadece o değil birçok kişi -özellikle de Hermione- Draco'dan uzak kalmamın benim için daha iyi olacağını söylüyordu. "O güvenli birisi değil Helena, onunla yapamayacağını biliyorsun. O işareti taşıyorken seninle ilgilenmiyor bile. En son 1 hafta önce gördüğünü söylüyorsun bana." söylediği sözler içimdeki boşluğu biraz daha hissetmeme sebep olunca, onun sırtını sıvazlamakla meşgul olan elimi sırtından çektim. "Sadece bunlardan bahsetmeyelim olur mu?" dedim ona.

~

7.kata Neville'in bana göstermek istediği şeyi görmek amacıyla ilerliyordum. Dumbledore'un odasına doğru yaklaşıyorken aklımda o gece vardı. Arkamdaki ölüm yiyenin beni tuttuğu ve birkaç dakika sonra onu yaraladığım gece. Daha sonra ise onun aslında sevgilim olduğunu öğrendiğim gece. Bütün bunlar aklıma geliyordu. Hâlâ çok aptalmışım gibi hissettiriyordu. Gerçekler gözlerimin önünde gerçekleşiyorken bir aptal gibi kör olmuştum resmen. Hiçbir şey görememiştim, özellikle de Draco ile ilgili olan gerçekleri.

Dumbledore'un odasının olduğu koridordan sağa sapacakken onu gördüm. Arkasındaki kalın ve sert taş duvara yaslanmış ve sanki geleceğimden haberi varmışcasına bana bakıyordu. Onu görmemle anladığım tek şey yine onu ne kadar çok özlediğimdi. Neden onu özlüyordum ki, neden o sevgilimken onu özlemeye mecburdum ki? Bütün bunların hepsi canımı sıkıyordu ve onun bana eskisi kadar değer vermediğini düşünmeme sebep oluyordu. Bunu her yalnız kaldığımda düşünüyordum ve kendimi tutamıyor, ağlıyordum. Onun bana aşık olmadığı bir dünyayı hayal bile edemiyordum.

"Bu saatte nereye böyle?" düşüncelerimi bölmüştü bu söylediği ile. Aramızda 10 adımlık mesafe varken olduğum yerde durdum. "Ne varmış saatte?" dediğimde ağırlığını sağ bacağına verdi ve elleri cebindeyken konuşmaya başladı. "Yasak saatini çoktan geçtik, bunun farkına varmalısın." oldukça mesafeli bir ses tonuna sahipti.

Missed Love, Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin