yirmi-dört

1K 54 45
                                    

-

Bu her şeyin sonu olabilirdi; öyleyse neden kaçmadık sevgilim, neden sadece bizim bildiğimiz bir yere gitmedik?..
-

Birkaç saat önce herkes SBD'lere girmiş, üzerlerindeki stresten kurtulmuşlardı. Herkes odalarına gidip eve dönüş için valizlerini hazırladığında ben de kara göldeydim.

Bütün bu sınav stresini üzerimden attığımda zamanın ne kadar hızlı geçtiğini düşünüyordum. Aylar önce değil neredeyse artık 1 seneye bile dayanacak olan bütün bu anıları, dünmüş gibi hatırlıyordum.

Onunla olan her anım zihnimdeydi. Onları asla unutmaya çalışmamıştım bile. Onsuz ne yapacaktım, nasıl geçecekti bütün bu 3 ay bilmiyordum. Sadece kafamın onu düşünemeyecek kadar dolu olmasıyla yetinebilirdim. Aksi takdirde onu düşünmemenin hiçbir yolu yoktu. Bedenimi tutan güçlü kollarını, soğuk ellerine rağmen onunla tamamen tezatlık gösteren sıcak tenini, kötü düşüncelerle kafam dolu iken beni öpüşünü, parmaklarını parmaklarıma kenetlediğinde kemiklerimizin uyumunu, boynuma bıraktığı yumuşak ve ikna edici öpücükleri. Hepsini çok özlüyordum ve şimdi bunların hiçbiri yoktu. Geri gelecekler miydi, bilmiyordum bile.

Bütün bunları düşünürken tek yaptığım şey nemli ama kapalı olan bu çirkin görünümlü havaya nefesimi vermek oldu. Gözlerimi kapattığımda gözleri aklıma geliyordu. Yıldızların altında uzanışımızı ve bana kendinden ne kadar heyecanlı bir şekilde bahsettiği geliyordu. Kalbim onun dokunuşlarını ve sözlerini hatırlatıyordu bana, hem de her seferinde. Ondan kaçabileceksem bile onunla ilgili düşüncelerimden kaçamıyordum. Üstelik artık ondan da kaçmıyordum, o benden kaçıyorken bunu yapmama gerek bile kalmıyordu..

Kütüphanedeki o çok küçük teması bile içimdeki özlemin alev almasına sebep olmuşken artık burada ağlıyordum.

Onu düşünürken tüm yaşadığımız bu güzel şeylerin sadece mazide kaldığını düşünmek, endişelenmeme sebep oluyordu. Yapmak istediğim şeylere rağmen, her zaman yapmamak istediğim şeyleri yaptığım için pişmanlık duyuyor, içten içe kendimi darmadağın ediyordum..

Ortak salona döndüğümde onu son görüşüm olacağını düşünerek onun karşısındaki koltuklardan birisine yerleşmiştim.

Oturuşumla beraber kafasını bana çevirdiğinde gözlerimi ondan hiç çekmedim. Onun rüyalarıma girmesini istiyormuşçasına bütün bu görüntüsünü bilinçaltıma kazımaya çalışıyordum.

Geçen birkaç dakikanın ardından üzerinde olan gözlerimi hissettiğini biliyordum. Elini kafasına yaslamış kitabını okurken onun buradan ne kadar yakışıklı göründüğünü tekrar düşündüm. Onun kucağında o kitabı onunla beraber okumak, onun boynunda uyuyakalmak ve sonra onun yatağında uyanmayı istiyordum. Bu bir istek değildi, bu bir anıydı. Tekrar yaşamak istediğim bir anıydı. Onunla her gece yaptığımız bu küçük şeylerin ruhumu dinlendiriyor oluşunu çok seviyordum. Onu ve bütün bu hisleri çok özlemiştim.

Kalbini kırdığım için artık bunların dönüşünün olmadığını düşünüyordum. Yokluğumda değişiyordu ve ona doğruyu göstermeyen kimse olmadığı için kendi kurallarıyla yaşıyordu.

"Kitabıma odaklanmaya çalışıyorum Holmes."
gözleri hâlâ kitabındayken bana bakmadan konuşuyordu.

"O yüzden şimdi o gözlerini üzerimden çek."

"Hayır.Neye bakıp bakmayacağıma sen karar veremezsin. Ben bunu ayırt edebilecek yaştayım." sesim kararlıydı direkt olarak onun gözlerine bakıyordum.

"Gittikçe daha yaramaz bir kız oluyorsun." bileğindeki saate baktığında tekrar bana döndü.

"Seni bunun için cezalandırabilirim."

Missed Love, Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin