on

1.7K 118 145
                                    

Hogsmeade'de Draco bana her yeri gezdirmişti ve Hogwarts'a geri dönmüştük.

Kahvaltıya erken indim ama Draco'yu masada göremedim. Yanında sık sık gördüğüm adı Blaise Zabini olan çocukla ortak salonda karşılaştım.

"Hey Zabini!"

Draconun yanındaki kalıplı çocuklardan birisiyle konuşurken bana döndü, çantasını toparlamakla meşguldü.

"Draco'yu aşşağıda göremedim, henüz uyanmadı mı?"

Bana sorgulayıcı gözlerle baktı ve onu takip etmemi söyledi. Erkekler yatakhanesine girmiştik, tam olarak beni Draco'nun odasına yani onların odasına götürüyordu.

"Görüyorsun işte henüz uyanmamış."

Saçları oldukça dağınıktı, tişörtü üzerinde değildi, kucağında ise kitabı vardı. Daha çok uyumuş değilde, uyuyakalmış gibi bir hali vardı.

"Ne o? Onu daha önce hiç görmemiş gibi inceliyorsun Holmes."

Zabini imali bir şekilde gülümsüyordu. Draco'nun üzerinde tişört yoktu ve ben yine düşüncelere dalmışken büyük ihtimalle Draco'nun vücudunu izlediğimi sanmıştı, bilerek, beni utandırmak için yapıyordu bunu.

Tam Draco'yu uyandırmak için dürteceği anda onu durdurdum.

"Öyle insan mı uyandırılır?"

"Hayvan uyandırmadığımıza göre Holmes?"

Komik miydi sanki.

Kızgın bakışlarımı farkedince,
"Ne yapmamı bekliyorsun, öperek mi uyandırmalıyım?"

"Ne saçmalıyorsun Zabini?"

Draco, olduğu yerde rahatsızca kıpırdadı. Her yerinin tutulduğuna emindim, burada böyle yatılır mıydı?

"Hadi sen öp o zaman Holmes"

Sırıtışı bütün yüzüne yayılmıştı şimdi Zabini'nin.

Dracoya yaklaştım ve sessiz bir şekilde kurduğum birkaç 'Draco uyan!" cümlesinden sonra Zabini yine konuştu.

"Merlin adına! Onun böyle nasıl uyanmasını bekliyorsun ki? Yetişmemiz gereken bir antrenman var."

O orada öyle konuşurken hâlâ Draco'nun yüzünü izliyordum. Bir gün onunla beraber bir sabaha uyanmayı ne de çok isterdim..

Boynunda,birisi çene kemiğinin üzerinde olacak şekilde, üç ben vardı. Diğer ikisi ise boynuna doğru giden yoldaydı, onu kulağı ve boynu arasında kalan benin üzerinden oldukça yumuşak olacak şekilde öptüm.

Zabini bana bunu Draco'ya söyleyeceğine dair şeyler söyledi. Utanmamaya çalışıyordum.

Öpücüğümün hemen ardından Draco'nun alnına düşen dağınık saçlarını geriye doğru çekince artık yavaş yavaş gözlerini açıyordu.

Zabini şimdi daha sesli konuşuyordu.

"Acele et Draco, antrenmana geç kalacağız. Kahvaltıyı kaçırmamız yetmiyormuş gibi."

"Kahvaltı hiçbir yere kaçmıyor Blaise, neden sakin olmuyorsun. Tek amacın Draco'yu endişelendirmek mi?" bunun üzerine draco artık tamamen uyanmış ve koltukta doğrulmuştu.

"Onu sinirlendirecek bir hareket yapmaya kalkışma Blaise." hemen beni korumaya almıştı.

Draco dolabına yönelip hemen üzerine quidditch kazağını giydi. O bunu yaparken dalgınlıkla onu izlemiştim,

"Draco ona baktığını belki görmüyor olabilir ama benim burada olduğumu unutuyorsun Holmes." dedi, Zabini. Yine beni utandırmaya çalışıyordu ve başardı da.

Hemen Draco'nun odasının diğer ucunda olan çalışma masasının yanına gittim ve arkamı ikisine de döndüm.

"Sadece dalmışım, amacım farklı bir şey değildi Draco. Sen lütfen giyinmeye devam et, bekleyebilirim" dedim, mahçup olmuş bir şekilde.

"Çok geçmedi -sadece 3-4 saniye- Draco kollarını arkadan belime sarmış, kafasına boynuma koymuş bir şekilde,

"Onu utandırma Blaise" demişti, mırıltıyla.

Sanki, yeni uyanmış-yorgun sesi beni yeterince etkilemiyormuş gibi kendimden geçmeme ve daha çok utanmama sebep olacak bir şey yaptı.

Önce saçlarımı boynumun diğer tarafına nazikçe aldı ve beni - onu öptüğüm yerden- kulağım ve boynum arasındaki açıklıktan öptü.

Gözlerimi kapatmıştım. Demek ki ben onu öperken o uyumuyordu, benim sandığımın tam aksine. Kafasını boynumdan kaldırdı ama vücutlarımız arasındaki teması kesmeden Blaise'e döndü.

"Bizi yalnız bırakır mısın, Blaise?"

Blaise çantasını alıp birkaç dakika sonra Draco'yu kahvaltı masasında görmek istediğini söyleyerek odadan çıktı.

Belimden narince tuttu ve beni kendisine çevirdi. Arkamdaki çalışma masasına yaslıyken aramızdaki mesafe çok azdı. Parmaklarını saçlarımdan geçirip kulağımın arkasına götürürken, gözleri saçlarımı götürdüğü yerlerdeydi.

Sonra gözlerini gözlerime sabitledi ve o yorgun sesiyle konuşmaya başladı.

"Bütün günümü güzelleştirecek olan şey bana verdiğin öpücükten başka bir şey olmayacak Helena.."

Utançtan yanan yanaklarıma hafif bir öpücük kondurduktan sonra devam etti.

"ve ben zamanı geldiği zaman bu öpücüğü senden bütün hayatımı güzelleştirmen için isteyeceğim..."

Öylesine utandım ki alnıma kondurduğu öpücükten sonra buradan kaçmak istiyordum, konuşamıyordum tıpkı bir aptal gibi. Ona 'kahvaltıda görüşürüz' dedikten sonra odadan çıkmakla yetindim sadece.



Missed Love, Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin