yirmi-üç

1K 52 56
                                    

-

Yanımda ol sevgilim, beni ikna et, bu kötü günlerin ardından güneş yine doğmaya devam edecek, umudunu yitirme sevgilim, de bana. Tanrım, seni çok özlüyorum Helena.

-

Dengemi korumaya çalışırken ona baktığımda başım artık eskisinden daha fazla dönüyor, söylemek istediğim şeylerin her birini, ona karşı haykırmak istiyordum.

"Burada ne işin var bu saatte?" dediğim zaman, bakışlarını benden uzağa başka bir tarafa kitlemişti.

"Sadece öğrenci temsilcisine ufak bir yardım amaçlı buradayım. Odasına kadar gidip gelmesi gerekti fakat bakıyorum ki ravenclaw'lılar çoktan kuralları çiğniyor."

Her şeyden çok bana bakmasını istesem bile hâlâ bir adım bile kıpırdamamış benimle konuşuyordu. Bunun üzerine ben ona doğru yürüdüm, aramızda hâlâ mesafeler olacak şekilde.

"Ne o? Babasına şikayet mi edecek Malfoy?"
bütün bu fazla ateş viskisi yüzünden asla söylemeyeceğim seviyede cümleler kuruyordum.

"Laflarına dikkat et." dediği zaman başını artık bana çevirmişti.

İşte o zaman o gözlerindeki kırmızı izleri daha iyi görebiliyordum. Saatlerce, günlerce, haftalarca ağlamanın göze verdiği o kırmızı, ince damarları.

"Neden etmezsem ne yaparsın? Ah bekle! Beni de şikayet edersin öyle değil mi?"

Huysuzca başını tekrar başka yöne çevirmekle yetindi.

"Gerçekten neden burada olduğunu söyle bana. Tabii ki bir ravenclaw öğrencisine yardım etmiyorsun, bu umrunda olmazdı." bunu sorduğumda aynı soruyu o bana sordu.

"Sen neden buradasın peki? Bu partide senin ne gibi bir işin olabiliyor anlamış bile değilim." cümlelerini kurarken adımı kullanmamaya özen gösteriyordu. Bunu farketmek bana tuhaf şeyleri hissettirdiğinde ağlamak istiyordum.

"Bencil olduğumu düşünüyorsun öyle değil mi? Seninle aramızdaki tüm bu şeye rağmen buraya geldiğim için. Aklımdaki tek şey senken eğlenmiyordum bile." ona yaklaşıp konuştuğumda ellerini tuttum, şimdi birbirimizin gözlerine bakıyorduk, onun gözleri bazen dudaklarıma kaysa bile.

"Ellerinin sıcaklığını bile özledim.." ne yaptığımı bilmezken onun ellerini, kendi yanaklarıma yerleştirdiğimde devam ettim.

"Ah! Ne kadar da sıcacık.."

Ellerini yüzümden çekip ceplerine geri soktuğunda şaşkın bir ifade ile bana bakıyordu.

"Sen sarhoş mu oldun?" dedi, yorgun sesi çok daha etkileyiciydi.

O an tek bir dileğim vardı; bütün bu yorgunluğunun ve üzgünlüğünün sebebi umarım benimdir, diye düşünüyordum. Hâlâ beni düşünüyor ve aramızdaki şeyler yüzünden üzülüyor ise bu beni sevdiğine işaret ediyordu. Onu defalarca kez yanımdan kovmama rağmen bu mümkün olabilir miydi, bilmiyorum. Vicdanım her hatırlattığında biraz daha burkuk hissediyordum.

"Hayır, gayet ayık olduğumu görüyorsun."
yapmak istediğim tek şey onun boynuna atlayıp bütün kokusunu ciğerlerime doldurmaktı. Onun hoş kokusu ve parfümü bütün her şeyi unutturacak derecedeyken, onunla beraber her şeyi unutmak istiyordum.

"Bu yaptığın doğru bir şey değil."

"Bunu sen nereden biliyorsun?"

"Bunu başka birine soracak olsaydın da benim görüşüme katılırdı." sesi çok kararlıydı.

"Öyle mi? Yaptığımın neresi yanlış?"

Draco derin ve seslice nefesini bıraktı.

"Sadece 3 gün sonra SBD'ler var yapman gereken şey; buraya gelip eğlenmek değil, onlara çalışmak olmalıydı. Bu öğrencilerin fikirlerine uymanı önermiyorum, her ne kadar ravenclaw olup zeki oldukları düşünülse bile. Kendi zekanı kullan ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünmeden hareket etme."

Missed Love, Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin