yirmi-iki

1.2K 53 48
                                    

-

Keşke bu dünyayı değiştirebilmenin bir yolu olsaydı, daha doğmamışken belirlenen kurallar, aileler, görüş farklılıkları...

Daha dünyaya gelmemişken belirlenen bu şeyler santrançtaki piyonlardan farksız kılıyor bizi.

-

Hogwarts'a döner dönmez bileklerimdeki morluğu ve yüzümdeki kanamaları kapatmaya bile çalışmadan onun odasına gitmiştim.

Odasında volta atıyordu, önce bir köşeye sonra diğer köşeye gidip geliyordu. Beni gördüğü an yanıma geldi ve ellerimi tuttu, bunu yapmasına rağmen ellerimi ondan kurtardığımda bu yaptığıma oldukça şaşırdı.

Karşısına geçip ona kızmaya başladığımda endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"Neden bunu yaptın? Sana ne gibi faydası olacaktı bunun? Bunu neden yaptın, orada ya zarar görmüş olsaydım? O zaman ne yapacaktın?"

Bütün bu kızgın soruların yanında bana yaklaşmış ve moraran bileklerimi tutmuştu. Konuşmadan önce iyi olup olmadığımı kontrol etmek istiyordu. Onu itmeye çalıştığım sırada beni hareket ememem için hâlâ bileklerimden tutuyorken arkamdaki kapıya yasladı. Yanağımda ki küçük çiziği görünce gözleri anında dolmuştu. Şimdi sesindeki büyük hayal kırıklığı ile konuşuyordu.

"Bunu sana onlar mı yaptı?"

Sorusuna cevap vermek istemediğim sırada, ellerimle onu göğüsünden itmeye çalışsam bile bu işe yaramıyordu, onu itemiyordum.

"Bana soru ile karşılık verme, benim soruma yanıt ver Draco!" parmaklarını yüzümdeki çiziğe götürmüş sanki iyileştirmek istiyormuş gibi parmağını oradan çekmiyordu, çok geçmeden onun ellerini indirdiğim zaman artık daha sinirliydim.

"Helena, bunu sana şuan açıklayamam.."

"Ne zaman açıklayacaksın o zaman? Babandan hiç bahsetmedin bile. Bana her şeyi açıklarsın sanıyordum." içimde ona karşı büyük bir hayal kırıklığı vardı.

"Sana zaten açıklayacaktım Helena, yalvarırım dur -hâlâ onu itmeye çalışıyordum- sadece zamanı değildi. Şuan sinirlisin ve sakinleşmen gerekiyor-"

"Beni umursuyormuşsun gibi konuşuyorsun, bu daha fazla canımı yakıyor" dedim ona, o hâlâ bileğimdeki morluğa bakarken.

"Helena-"

"Belki de şuan yapacağımız en mantıklı şey uzun bir süre görüşmemek olur Draco." ne demem gerektiğini bilmez haldeyken yine de bunun en iyi şey olacağını düşündüm, Sirius belki de benim yüzümden ölmüştü ve kendimi affedemiyordum.

Karşımda gri gözleri dolmuş ve daha fazla açılmışken ona bakıyordum, neden olduğunu soruyor ve kekeliyordu. Açıklama yapmadan onun odasından çıktığımda ağlıyordum.

Onu seviyordum, her şeye rağmen yine seviyordum ama yanlışları vardı. Orada beni de tehlikeye atmış olabilirdi. Ya ölen Sirius ne olacak? Onun hakkını kim ödeyecekti? Tüm bunları düşündüğümde eğer Lucius gelmeseydi, Draco ona haber vermemiş olsaydı ne olurdu diye düşünüyordum.

Bundan Draco'nun haberinin olmasının suçlusu olarak kendimi görüyordum ve bunu kabullenemiyordum.

Dün yaşanan bütün bu olayları düşünürken akşam yemeğinden sonra aldığım ek derslerin birisinden çıkıp slytherin ortak salonuna doğru ilerliyordum.

Koridorda bir elin beni kendine doğru çekmesiyle durmuştum.

Karşımda onu gördüğümde ona kızmaya hazırlanıyordum ki o lafımı böldü.

Missed Love, Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin