otuz-dört

810 48 93
                                    


-

Bu yüzden şimdi geri dön.Sana ne kadar çok aşık olduğumu, sana verdiğim sözlerin yalan olmadığını kanıtlayacaktım, her şey bittiğinde sana bunu yapacağımı söylemiştim.

-

Aralığın sonlarıydı. Draco ile aramız oldukça fazla açılmıştı. Bütün bunları anlatmak zor, bunların hepsi nasıl oldu bilmiyorum bile ama artık onunla konuşmuyorduk.

Bir akşam yemeğiydi. O gün Draco'yu etrafta hiç görememiştim. Sadece o gün değil, yine her zaman yaptığı gibi benimle olan samimiyetini azaltmıştı. Benden uzak durması gerektiğini söylediği halde neden böyle bir şeyin gerektiğini asla anlamıyordum. Her şey bitmemişti, bunun farkındaydım. Yine de neden ayrı kalmamız gerektiğinin cevabını kendimde bulamıyordum. Koridorda onu gördüğümde orada tek başınaydı. Snape ile oldukça hararetli bir şekilde konuştuğunda birbirlerine tehditler yolladıklarını anlamak zor değildi. Sonra Dolohov'dan bahsettiler, sesleri çok silik geliyordu. Yapamıyordum, onları tam olarak dinleyemiyordum.

Onun odasına çıktığımda gelmesini ve bana anlatmasını beklemiştim. Olaylar hiç de istediğim gibi olmadığında çok tuhaf hissediyordum. Artık ciddi anlamda bu şekilde hissetmekten bıkmışken o bunu bana bir kez daha hissettirmişti. Sürekli benden uzaklarda başka şeylerle oyalanması canımı sıkıyorken artık bunu alttan alamazdım. Yeterince dolu olduğumu farkettiğimde çok geçti, çoktan onun odasından çıkmış ve ağlıyordum. Ama ondan öncesini anımsayacak olursam her şey bir anda gelişti.

Yatağında oturmaya devam ettiğim süre içerisinde kapı açıldı. Henüz onun kapıyı açma biçiminden bile ne kadar sinirli olduğunu anlayabiliyordum. Ayağa kalktığımda bana oldukça boş bir ifade ile baktı. Sanki bunu bilerek yapmaya çalışıyormuş gibiydi, bunu farkettiğimde içimde bir yerlerde bir şeylerin koptuğunu biliyordum.

"Neden buradasın- yakalanabilirdin." ona yaklaştığımda çalışma masasına doğru yürüdü, bana arkası dönükken konuşmaya devam etti.
"Hiçbir şeyin düzeldiği yok. Düzelmeyecek, her şey daha da berbatlaşıyor. Ben daha da berbatlaşıyorum ve bunların hepsi aklını karıştırıyor biliyorum." onun tam olarak neyden bahsettiğini anlamaya çalışırken aklım dediklerine ermiyordu. "Belki de sadece babanı dinlemeliyiz Helena. Carrow'lar buradayken seninle beraber olmamız oldukça mantıksız, babandan haz almadıklarını biliyorsun. Bizi beraber görmüşler ve bunu yapamayız-" kulaklarım duyduklarına bile inanamıyorken ona yaklaştım, sırtı bana dönükken onu omuzlarından tuttum. "Gizliyorduk ama Dra-" lafımı bölmesi bir olmuştu. "Artık gizleyemeyiz, öğrendiler Helena. Hiç kimse ile yakın bile değilken seninle konuşuyor olmamdan şüphelenmelerine izin veremem, bu sadece sana zarar verecek." bana döndüğünde gözlerim dolmuştu. Bunları bana söyleyebileceğini hiç hayal bile etmemiştim.

"Devam et Helena, bensiz devam et." gözlerine buruk bir şekilde baktığımda ağzımdan çıkan tek kelime "Ne?" olmuştu. Başka hiçbir şey diyememiştim ona o gün.

Şimdi ise hâlâ bunu düşünüyordum. Üzerinden haftalar geçmiş olmasına rağmen bunu düşünüyordum. Zaman çok hızlı geçiyordu, asla anlayamadığım bir şekilde sanki bizim alehimize akıyordu. Onunla aramda yaşanan tüm bu belirsizlikler beni kötü yapıyordu. Sorunlarımı başkalarına anlatmak ve onlardan Draco'ya güvendiğim için azar işitmek istemiyordum. Bütün cesaretim ve babama olan saygıma rağmen onunla beraber olmayı göze almışken ondan uzak durmamı söylediğinde yıkılmıştım. Yerin dibine girmek istiyordum, ona bu kadar aşıkken ondan ayrı kalmak yerin dibine girmek istememe neden oluyordu.

Sadece düşünüyordum; onunla başka bir dünyada beraber olsaydık nasıl olurdu, bize karşı çıkamayan insanlarla dolu bir dünyada olsaydık ne kadar mutlu olurduk.

Missed Love, Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin