20.BÖLÜM: TANIŞMA

415 199 9
                                    


Kuş cıvıltıları, pencerenin ardında kalsa da ince sesleri odanın içinde yankılanıyordu.

Sabahın zayıf tesir eden ışıkları tül perdeden aralık bularak gri yorgana ışıltılar saçıyordu.

Yüzümde anlamsız bir gülümsemeyle gözlerimi araladım. Gözkapaklarım hala yorgunlardı. Dizlerimi karnıma çekerek, yorgana iyice sarındım. Yatağın diğer tarafına gözlerimi sabitledim. Burak yanımda yoktu.

Onun yastığının üzerine sargılı elimi koydum ve bir süre bekledim. Zeliha sınavı olduğunu söylemişti. Yüzümü yastığa gömerek gözlerimi sıkı sıkı kapadım. Karanlığın üzerine saçılmış sim taneleri görüyordum.

Bir hışırtı kulaklarımda yankılanarak uzaklaştı. Yastığın üzerinden başımı kaldırarak etrafa bakındım.

Buruşmuş bir kağıttı bu. Kıvrımlı bir el yazısıyla yazılmış, dolmakalemden çıkma kelimeler vardı kağıtta. Üzerine yatmış olmalıydım.

Kağıdı elime alarak, yatakta doğruldum. Şiire benziyordu.

Yitik saçlarında kaybolduğum

Güneşin kızıllığında bir akşamüstü daha

Ve kızıllığında sarhoş olduğum

Şarap saçlı kadın

Bir ten

Her sabah yinelenen

Kar taneleri kadar beyaz

göz kapaklarına

kar tanesi yerine

masumiyet yağan

Bir piyano ve birkaç nota

Gülüşlerinden

Parmaklarına kadar

Aşık olduğum

kan koyusu dudaklarında

kızıllığında kaybolduğum

şarap saçlı kadına...

Kağıda birkaç kez daha baktım. İçimi yavaşça kaplayan hisse kendimi bırakmak istiyordum. Yazdığı dizelere mi yoksa beni anlatışına mıydı bu şaşkınlığım, bilmiyordum.

Son sürat dibe batarken bile, beni olduğum yere sımsıkı bağlayan bir şey oluyordu. Ardındakiyse hep Burak' tı. Emre abiyle konuştuklarımızı hatırladım. Artık onun aşkını sorgulamayacaktım. Şüphem yoktu. Yalnızca soru işaretlerim vardı.

Burak' a dair bilmediğim şeyleri merak ediyordum. Emre abi bilmece gibi konuşmaktan zevk mi alıyordu, yoksa bunu da benim yararıma olacağını düşündüğü için mi böyle yapıyordu, emin değildim.

Mutluluğumun, yalnızca birkaç gün önce karşı karşıya kaldığım şeyin senaristleri tarafından bozulmasını istemiyordum. Bu beni içten içe korkuyla birlikte örüyordu. Nefesime dolanıyordu.

Orhan Bayer hayatta değildi fakat onun mimarlığında bir tezgahın içine düşmüştüm. Emre abinin neyi, ne kadar bildiğini merak ediyordum. Neyle karşı karşıya kaldığının, tam anlamıyla bilincinde miydi?

Kötü olan, benim ondan, Burak' ınsa benden hep daha az şey bilecek olmasıydı. Emre abinin istediği kadar bu işin içindeydim. Onun istediği kadar şey biliyor ve onun istediği gibi davranıyordum. Fevri davrandığım o gecenin bedelini az kalsın ağır bir şekilde ödeyecektim.

CAMDAN KALP // #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin