34.BÖLÜM: DARBE

485 38 24
                                    

Kalben- Sadece

Elleri ellerimde erirken, karşımdaki erkek çocuğuna küçücük ellerimle tutundum. O da ayakta durabilmek için benden güç alıyordu.

"Baban,"

"Baban yaptı değil mi?"

Moraran dudakları belli belirsiz kıvrılırken, gözlerini kırpmadan bana bakıyordu.

"Bunu anlatmamıştın." Dedim bakışlarım bulanırken.

"Hepsini bilmene gerek yoktu." Dedi bilincinin biraz daha yerine geldiğini gösteren o sesle.

"Burak, bunu nasıl yapar?" dedim sesim titrerken.

"Küçüktüm." Dedi gözlerinde buharlı hava belirip dağılırken.

"Abin," "Abine de mi?"

"Onun elleri babama benziyor." Dedi yüzünde beliren çocukluk sesine karışırken.

Bir çocuk ellerini babasından alır, tanırsın.

Hiçbir şey söylemeden yatağa oturdum. Nefes alamıyordum. Hala aldığı dalganın etkisindeydi. Kendini geriye yasladı ve yatağa uzandı. Hissizleşince geçer miydi?

Kalbinin kuytularında daha neler vardı bu adamın? İçinde öldürdüğü hisleriyle bir mezarlığın içinde yaşıyordu. Gitgide kendi ölülerine benziyordu.

Işıkları kapattım.

Kapat ışıkları Luna, belki görmez. Belki dayanabilirim.

Sırtüstü uzanıyordu. Usulca yanına yattım ve yaklaştım. Koyu siluetin vücudu bana döndü. İki parmağı dudaklarımın üzerinde hafifçe gezinirken, titreyen nefesimi verdim.

"Burak." Dedim belli belirsiz bir sesle.

"Melek." Dedi parmakları usulca boynumdaki sargıda dolaşırken.

"Ben iyileştim." Dedim fısıltıyla karışık. Fiziki yaralarımın altında yaralı bir ruh yoktu artık.

"Biliyorum."

"Sen de iyileşebilirsin."

"Yapamam melek." Dedi parmakları saçlarımda gezinirken.

"Ben ne yapmam gerektiğini biliyorum." Dedim ilacı düşünerek. Bunu birlikte aşacaktık.

"Öyle mi?" dedi parmakları saçlarımda duraksarken. "Hissetmeye başlarsam, nasıl tahammül edebileceğimi de biliyor musun?"

Sustum. Dudaklarım aralanırken cevaplamak zorunda hissettim.

"Hayır."

"O zaman bırak melek, hissetmeyeyim."

Yutkundum. Kötü şeyleri görmemek için gözlerini hiç açmamak gibiydi bu, renklerden, güzel şeylerden, hepsinden feragat etmek gibi. Ama yeterince iyi bir cevabım olmadıkça, onu ikna edemeyecektim.

"Beni hissediyor musun?" dedim buz kesen yüzüne dokunurken. Alacağım cevap içimi yaksa da kendimi hazırlayarak, odanın karanlığına gözlerimi kapadım.

"Sadece seni." dedi kolları beni kendine çekerken.

Göğsüne yüzümü kapatırken, kalp atışlarındaki düzensizliği fark ettim. Çok hızlıydı, çok yavaştı, ritimler birbirine karışıyordu. Vurduğu her iğnede, nefesinden biraz daha eksiltiyordu.

CAMDAN KALP // #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin