Kendimi Burak' tan çekerek yanıtladım.
"Elisa, siz ciddi misiniz?" Elisa mutlu ifadesini korumaya çalışarak,
"Ah, elbette signora. Kimse bunu senden daha fazla hak etmiyor."
"Bu çok saçma." Dedim Burak' ın gözlerine bakarak. Beni desteklemesini bekliyordum. Okuldakilerin hakkımda ne düşündüğünü ikisi de çok iyi biliyorlardı. En özel gecelerinde, sahnede benim olmama hangisi tahammül ederdi ki?
"Neden öyle söylüyorsun Signora?" dedi Elisa umutsuzluğa kapılmış bir yüzle.
"Benden nefret ediyorlar." Dedim sahneye gözlerimi kilitleyerek.
Sahne çok güzeldi. Seyircilerin her bakış açısından görebilecekleri bir konumlandırmaya sahipti. Ortadaki kuyruklu piyanoya yutkunarak baktım.
"Öyle bir şey olmadığını biliyorsun Caro."
"Nasıl yok? Bana nasıl baktıklarını görmüyor musunuz hocam?"
Burak yalnızca, önüne eğdiği gözleriyle yeri süzüyordu. Ellerini kollarında birleştirmişti. Bu işte parmağı olduğunu biliyordum. Senelerdir mezuniyet programlarında rol alırdı ve bunu kolay kolay kimseye kaptırmazdı. Mezun olmuş olsa bile. Elisa' ya bunu o önermiş olmalıydı. Peki kurulu nasıl ikna etmişlerdi?
Her sene çok eleyici bir seçme olurdu. Doğrusu bunu hep kendi mezuniyet seneme saklamıştım. Daha özel olmasını istemiştim. Fakat, şartlar değişmişti. Birlikte güldüğüm, sırtımı yasladığım insanlar, arkamı döndüğüm an ilk bıçağı çıkarma sırasına tutuşuyorlardı. Hiçbir öğretmen, öğrencisine bu gece için teklifte de bulunmazdı. Elisa yapmıştı.
"Signora bunun geçerli bir bahane olmadığını biliyorsun."
"Hocam farkında değilsiniz herhalde?"
"Burak' la birlikte, hem de bu sahnede çıkacaksınız caro. Bunu gerçekten istemiyor musun?" İnanmaz gözlerle bakıyordu Elisa.
Sahneye bir kez daha baktım. Büyüleyiciydi. Çıkabileceğim en iyi sahnelerden biri. Belki de en iyisi...
"Daha fazla bundan bahsetmek istemiyorum ben." Dedim geri çekilirken.
"Pekala signora." Dedi Elisa koltuğa bıraktığı çantasını alırken. Burak müdahale etti.
"Hocam, bence ikna edebiliriz."
"Ah, hayır giovane. Çok yetenekli genç öğrencilerim var benim. Eminim kurul en iyilerini seçecektir." Dedi gözbebeklerimi hedef alarak.
"Buona sera gençler."
"Umarım aynı küstahlığı Burs içinde yapmazsın signora. Senin için çok büyük hocalardan referans istedim."
"Ne bursu?" dedi Burak sert bir ifadeyle.
"Sevgilin Accademia' ya hazırlanıyor giovane." dedi hırsla. "Ah, yoksa bilmiyor muydun?"
Ah, Elisa.
Bunu yapmak zorunda mıydı gerçekten? Burak ifadesine çelik karışmış gibi bakmaya devam etti yüzüme. Bakışlarımı onun hizasına getiremiyordum.
Elisa bize birkaç saniye daha baktıktan sonra sahne arkasındaki acil durum çıkışına ilerledi.
"Bu doğru mu Hale?"
Salonun tüm zeminini kaplayan, kırmızı halının ilmeklerini inceliyordum. Elisa kendi gurur kırıklığını beni zor duruma düşürerek dindirmeye çalışmıştı. İçimde ona karşı beliren his karardı. Şimdi o da karşımdaydı. Ben tek, siz hepiniz mottosu; bir oyundan hayat kurgum haline dönüşüvermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMDAN KALP // #Wattys2017
TeenfikceYEDİ YIL ÖNCEYDİ. ON YEDİ YAŞIMDA TÜM KADERİMİ BAŞTAN YAZACAK ŞEYLER YAŞAYACAĞIMI NEREDEN BİLECEKTİM Kİ...