Dört x Dört -Yalan
Maveradan da ötede, çığlıkları duvarlarına hapseden, gözyaşının hiç girmediği bir alem olmalıydı. Cehennemden habersiz, cennetin çetin yolunda ayakları kesilmemiş insanlar, bir yerde gülümsemeye devam ediyor olmalılardı. Olmalıydı çünkü bu cehennemin izdüşümü dünyada, nefes almaya devam etmek için başka sebebim yoktu.
Yiğit' in vücudu kesiklerle dolu cesedi o çukurdan çıkarılırken, avuç içimi kanatan tırnaklarımı durdurmak için bir çaba sarf etmiyordum. Nefes borum, iğne solumuşçasına delik deşikti.
İçimde yuvarlanan kelimeler, öfkeye bulanıyor, nefrete karışıyor ve bedenimin duvarlarına çarparak, tuzlu birer damla halini alarak gözlerimi yakıyorlardı.
Emre abi dizlerinin üzerine çöküp, onun soğumuş bedenini izledi. Son kez Yiğit' e sarıldığında, gözlerimi sımsıkı kapadım. Kalan birkaç damlacıkta toprağa düştü.
Bıraktığında, üzerindeki ceketi hafifçe sıyırdı ve Yiğit' in gömlek düğmelerini teker teker açtı. Göğsünde yanıklar ve yatay çizgiler halinde morluklar vardı.
"Kaburgalarını kırmışlar."
Dedi morluklardan birine bakarken.
Burak, elindeki tabancayı yere fırlattı. Yüzündeki hırs, teninden okunuyordu. Dudaklarını hafifçe oynattığında, sessizce içine gömdüğü cümlenin bir tokat gibi yüzümü sıyırdığını hissettim.
"Allah belanı versin baba."
Canımı acıtan adımlarla Burak' a yaklaştım. Kemiklerimi sızlatacak kadar sıkı bir şekilde sarıldı.
Serdar ve diğerleri, Yiğit' i kaldırırken, Emre abi dişlerinin arasına aldığı yumruğuyla ayağa kalktı.
"Düğünü var lan!.." Dedi şiddetli bir sesle. Boş arazide sesi yankılanırken bağırdı.
"Bir ay sonra düğünü var o adamın!"
"Kapatın lan!" dedi toprağa bir tekme savurarak. Küçük taşlar boşluğa saçıldı. "Doldurun bu çukuru." Dedi haykırarak.
"İnci' ye bu çukurdan bahsedenin iflahını keserim."
İnci sonunda kabul etti Hale Hanım. Evleniyoruz.
Bir adamın en masum gülüşüyle dudaklarından dökülen o kelimeler, dökülen şey sanki asitmişçesine düştüğü yerlerimi eritiyordu.
Serdar bir telsiz çıkardığında, neler olduğunu anlamakta güçlük çektim.
"Konum bildiriyorum." Dedi telsize bizden uzaklaşırken. Bakışlarımı Burak' a çevirdim.
"Onlar." "Onlar polis mi?"
"Sen öyle bil." Dedi gözleriyle abisini süzerken.
Ne demekti bu?
"Neden cesedi alıp gitmiyoruz?"diye sordum şüpheyle. Emre abi, bize eliyle işaret ederken, Mercedes' e bindi.
"Onu bırakacak mıyız burada?" dedim telaşla.
"Almaya gelecekler." Dedi Burak bana arabanın kapısını açarken.
"Ama."
"Kimliği kamuoyuna açıklanamaz Hale." Dedi arabaya geçmemi bekleyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMDAN KALP // #Wattys2017
Fiksi RemajaYEDİ YIL ÖNCEYDİ. ON YEDİ YAŞIMDA TÜM KADERİMİ BAŞTAN YAZACAK ŞEYLER YAŞAYACAĞIMI NEREDEN BİLECEKTİM Kİ...