Konservatuarın önüne geldiğimizde, Eda park edecek bir yer bulmak için tüm bahçeyi dolaştı. Kar şiddetini artırmıştı ve yoğun bir araba trafiği vardı. Sonunda boş bir yer bulduğunda, indik.
"Hale, dur bir dakika." Dedi bagaja yönelerek.
"Şemsiye alalım." Dedi çıkarırken.
Müzik bölümüne ilerlerken, şemsiyenin altında iki yakın arkadaş gibiydik. Koluma girdi. Başta tereddüt etsem de kendimi çekmedim. Bana bakarken, gözlerinde o bilindik çekingenliği görmüyordum. Beni önemsiyor gibiydi.
Etraftaki öğrencilere bakıp, üniversitelilerin davranışlarında farklı bir şey aradım. Fakülteye girdik. Bir sene sonra, çoğu okul arkadaşım olacaktı. Ders bitimine denk gelmiş olmalıydık ki koridorlar epey kalabalıktı.
Eda' nın telefonunu açtığını ve konuşmaya başladığını fark ettim. Kolumu hala bırakmamıştı. Tuhaftı ama bunu sevmiştim.
Arkadaş gibiydik.
Kafeteryaya benzer bir yere girmiştik. Gruplar halinde öğrenciler vardı. Eda beni sürükledi. Kağan oturduğu masadan kalkıp, ona sarıldı. Birbirlerine bir şeyler söylediler ama duymamıştım.
"Hale." Dedi bir kız. Bu Neva' ydı. O uğursuz gün de tanıştığım kız. Yanında da bana tanıştırışını tuhaf bulduğum sevgilisi, Rüzgar vardı.
"Selam." Dedim gülümseyerek. Beni kolumdan çekerek, yanındaki sandalyeye oturmamı sağladı.
Masada abur cubur ambalajları ve köpük bardaklar vardı.
"Burak için mi geldin?" dedi gülümseyerek. Rüzgar' ın bir kolu omzundaydı. Hafif çekik gözleri, gülümsediğinde daha da kısılıyordu. Tatlı bir kızdı Neva.
"Evet." Dedim Eda ve Kağan yanımıza otururken. Kağan bana dönüp,
"Hoş geldin Hale." Dedi. Onu gülümseyerek yanıtladım. "Bir şeyler içer misiniz?" dedi Rüzgar bana ve Eda' ya bakarak. Eda, "Ben bir çay alırım." Dedi. Rüzgar' ın gözleri bana çevrildi. "Ben bir şey almayacağım." Dedim çantamı masanın üzerine koyarken. Telefonumu çıkarmaya çalışıyordum ki,
"Rahatsız etme bence." Dedi Neva. Soru sorar gibi bir tavırla kaşlarımı kaldırdım. "Provadalar şuan." Dedi köpük bardağı dudaklarına götürürken. Kağan, Eda' ya çay almaya gitmişti. Ellerimi çantanın fermuarından çektim.
Rüzgar bana döndü. "Seneye burada mısın?" "Büyük ihtimalle." Dedim ona bakarak. Siyah saçları ve gözleri uyum içerisindeydi. Onun da gözleri hafif çekikti. Çok yakışıyorlar diye düşündüm.
Neva zaten Eda' yla baya iyiydi. Bana karşı biraz soğuk gibi hissetmiştim. Sebebini bilmesem de Rüzgar daha sıcakkanlıydı.
"Accademia lafları dönüyor senle ilgili." Dedi ağzındaki baklayı çıkararak. Kağan çayı Eda' nın önüne bırakıp oturdu.
"Şansımı deneyeceğim. Zaten gitmeyi düşünmüyorum." Dedim kararlı olmaya çalışarak.
"Al işte, dişi Burak. Tıpkısının aynısı." Dedi gülerek.
"Neden öyle söyledin ki?"
"Kendini ispatla sonra geri çekil. LYS' ye de girersin sen kesin."
"Hayır." Dedim şaşırarak. Burak sınava mı girmişti?
"Burak girmiş miydi yani?" dedim şaşkın bakışlarla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMDAN KALP // #Wattys2017
Teen FictionYEDİ YIL ÖNCEYDİ. ON YEDİ YAŞIMDA TÜM KADERİMİ BAŞTAN YAZACAK ŞEYLER YAŞAYACAĞIMI NEREDEN BİLECEKTİM Kİ...