20.Bölüm

279 18 5
                                    

Ares.

Odama geleli birkaç dakika olmuştu, direkt üzerimdeki takım elbiseyi çıkartıp eşofman olan ama asla eşofman gibi durmayan eşofmanı giydim. Herhangi bir olanakta uykuda bile olsak dikkatli görünmem gerekiyordu. Ve maalesef ki bu durumdan ne zaman kurtulacağımı bilemiyordum.

Tam telefonumu alacaktım ki kapım çalındı. İçeriye giren kız kardeşime baktım. Her zamanki gibi somurtuyordu. "Annemler çağırıyor." dedikten sonra hiçbir şekilde konuşmadan kapıyı kapatıp gitti. Bu kızın ergenliğini kesinlikle anlamıyordum.

Yavaşça kalkıp üstümü düzelterek odadan çıktım. Upuzun koridorlar bitmek bilmiyordu. Şanssızlığıma ki toplantı salonuna en uzak olan oda benim odamdı. Acil durumlara karşı ev sakinleri kolayca çıkabilirken ben koşsam, beş dakikada anca çıkabilirdim. Abime büyük, kardeşime küçük denildiği için bu oda bana tahsis edilmişti. Çünkü babamın yardımcısı abim ve tek kızı da kardeşimdi. Ben hep kim vurduya gidiyordum.

Merdivenlerden inerken abimi ve kardeşimi yan yana otururken gördüm. Abim Dameon bugün her zamankinden daha insancıl gözüküyordu. Ki, kız kardeşim Helena'yı kollarının arasına almasından belliydi.

Babamı görünce saygıyla selam verdim ve annemin yanına geçtim. Babam ise her zamanki tekli koltuğunda oturuyordu. Bana her zamankinin aksine şefkatli bir yüzle baktı. "Oğlum? Bize anlatmak istediğin bir şey var mı?"

Boş boş baksam da saygımı bozmamaya çalıştım. "Nasıl bir şey efendim?"

Babama en son ergenliğimden önce baba dediğimi hatırlıyorum.

"Buradan Türkiye'ye kargo göndermenin bir amacı var mı?" diye sorunca göz devirmemek için zor durdum. Lanet şirketler, en ufak hareketimi bildirmek zorundalardı zaten!

"Arkadaşıma hediye göndermemin bir sakıncası olduğunu bilmiyordum." dedim, anneme baktım. "Böyle bir kural var mıydı efendim?"

Anneme ise sadece babamın olduğu ortamlarda böyle hitap ederdim. Onun dışında anne derdim.

"Hayır, elbette yok Ares." Babama döndüğünde bakışları oldukça sorgulayıcıydı. "Benden ayrı, oğlumuzdan ayrı ifade almakta nereden çıktı?"

"Gönderdiği şeyler senin çizimlerin, yani bir kadının giyebileceği şeyler. Oğlumuzun Türkiye'deki bir kadınla arasında ne gibi bir ilişkisi olduğunu merak etmek, bir baba olarak en doğal hakkım. Değil mi?" Bakışları tekrar bana dönünce konuş der gibi bakıyordu. "Evet Ares? Seni dinliyoruz?" Güldü ama gülüşü alaycıydı. "Helena'ya kızıyordun daha dün, Türkiye'den biriyle konuştuğu için. Şimdi ne değişti?"

"Türklere karşı bir düşmanlığım yok. Farklı ülkelerden arkadaşlarım olduğu gibi neden Türkiye'den de olmasın?" Kibarca gülümsedim. "Annem de sonuçta Türk. Değil mi?"

Annem çok milliyetçi bir kadın olmasına rağmen babamla nasıl evlendi asla anlayamıyordum. Babamın da Türklere karşı bir kini yoktu lakin konu çocukları olunca Yunanistan vatandaşı dışında herkese düşman kesiliyordu.

"Bundan bahsetmemiştim. Eğer kız arkadaşınsa bizimle paylaşabilirsin diyecektim." Hadi oradan, yalancı.

Abim buna kahkaha attı.
"Bunun mu kız arkadaşı olacak efendim?" dedi tıslar gibi. "Kızlarla nasıl iletişim kurulacağını bile Helena doğduğunda öğrendi bu çocuk."

"En azından senin gibi kadınları cinsel ihtiyaçlarımı karşılamak amacıyla kullanmıyorum abi." dediğimde abimin gülen suratı soldu. Bu beni dahada keyiflendirdi. "Böyle bir amaçla yaklaşacağıma, kadınları bir obje olarak göreceğime hiç konuşmamak daha iyi."

Yanlış Sarışın Texting  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin