42.Bölüm

237 12 3
                                    

Telefonun zır zır ötmesiyle gözlerimi araladığımda bir kolunu benim uzandığım yere bastırmış, diğer kolunu da üstümden uzatarak telefonunu alan Ares'i görünce kaşlarım çatıldı. Telefonunu hep benim olduğum tarafa koyuyordu ama daha önemlisi kimdi bu saatte?

Şaşkın yüzüme uykulu haliyle tebessüm edip dudaklarıma bir öpücük bıraktı ve telefonu açtı. "Sana da günaydın Hera." dedi karşı tarafı dinledikten sonra. "Bugün kimler geliyor?.. Anladım tamam. Evet gelirim, kız arkadaşımla geleceğim. Aynen oraya alırsan çok daha iyi olur. Tamam, görüşürüz."

Telefonu geri yerine bırakınca "Ne oldu?" diye sordum.

Sırtını yatak başlığına dayadı ve saçlarımdan geçirerek hafif hafif masaj yapmaya başladı. Anında mayıştım. "Sen spora gidiyordun değil mi?" diye sorunca olumlu bir mırıldanma çıkardım. "Bugün benim spor ve yüzme antrenmanım var. Beraber gideriz diye düşündüm ama istemezsen iptal edebilirim."

"İyi de," dedim aklıma gelen şeyle. "Ben yanımda söylediğin iki ortama da uygun bir şey getirmedim. Spor neyse de bu soğukta havuza mı girilir?" Sonra kıs kıs güldüm. "Gerçi siz alışıksınız, bir şey olmaz."

Sırıttı. Hiç tekin olmadığını belli eden bir sırıtışla bir anda üzerime kapanıp gıdıklamaya başladı. Karnımdan tikim vardı ve bilerek karnıma dokunuyordu. "Demek," dedi kahkahalarımın içinde. "Alışığız biz?" Hesap sorarcasına söyledi ama kendisi de gülüyordu. "Öyle mi? Sen buna alışık mısın bakalım?"

"Dur," dedim nefes nefese kalmışken ama kahkahalarım sürüyordu. "Ya dur birileri... Duyacak!"

Bacaklarımı kendime çekip itmeye çalıştım fakat nafileydi.  "Duyamaz kimse." Kollarımı kaldırıp iteceğim esnada eli yılan gibi sızıp koltuk altıma dokununca "Ares!" diye bağırıp hemen kolumu kapattım. Tikim olan her yeri ezberlemiş gibi biliyordu!

"Dur lütfen," desem de faydası olmadı. "Ama sizde tarihinizden gönderme yapınca!.."

Karnımdaki elleri durunca rahat bir nefes aldım. Gülerek yüzüme baktı ve iki dakikada terlemiş yüzümden saçlarımı ayırdı. "Kıpkırmızı oldun." dedi inadına der gibi.

Ters ters baktım. "Sana da yapalım istersen?"

Güldü bu dediğime. "Benim hiçbir yerimden tikim yok."

"Sen de ne ağlamayı ne gülmeyi biliyorsun ya! Bütün insan duygularından hiçbiri yok! İnsanın nasıl tiki olmaz?"

"Canım yandığında ağlarım, hiç ağlamam demedim." diye mırıldandı. "Tikim de yok bilmiyorum."

"İyi, çık şimdi banyoya gitmem gerek." Bacaklarımın arasından sessizce ayrılıp kendini yan tarafıma attı.

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odaya girdim. Üstü çıplak bir şekilde dolabın önünde durmuş Ares'i asla beklemiyordum.

"Pardon," diyerek açtığım kapıyı geri kapattığımda güldüğünü duydum. "Gelebilirsin." diye seslendi. Sanırım bunu sorun etmiyordu.

"Sence hangisi?" İki tane sporcu badisi vardı elinde. Beyaz ve siyah. Hep beyazlar içinde olduğundan -gömlek- siyahı gösterdim. Başını salladı ve badiyi katlayıp çantaya koydu.

Onun dışında yine klasik gömlek pantolon giyince hava derecesine baktım. Yirmi bir dereceydi. Eşyalarımı hâlâ yerleştirmediğim için eğilip bavulu açtım. İçinden bej renginde bol kesim bir keten pantolon ve uyumlu olması için beyaz bir gömlek çıkardım. Kalın olduğu için iç göstermiyordu ama sütyenim siyahtı. Beyaz bir tane alıp kendi odama geçip hızlıca üzerimi değiştirirdim. Hafif toprak tonlarında makyaj yapıp saçlarımı açık bıraktım. V yaka gömleğin üstü çok boş olduğu için annemlerin mezuniyette aldığı beyaz kelebekli kolyeyi taktım.

Yanlış Sarışın Texting  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin