23.Bölüm

273 20 6
                                    

Arabayı park edip el frenini çektim. Emniyet kemerimi çözerken Ares de kendi  kemerini çözüyordu. Kapıyı açıp arabadan indim ve onun da indiğini görünce arabayı kitledim.

"Tam sarılamadık," deyip direkt sarıldığımda hiç yadırgamadan bana sarıldı. Niye bu kadar soğuktu bu çocuk? Yunanistan'la farklı yarım kürelerde de değildik halbuki.

"Alinmazsan bir sey sorabilir miyim?" dediğinde marketin girişinden geçerken kafamı salladım. Market arabasını çıkarıyordum ki, "Boyun kaç?" diye sordu.

"Bir yetmiş altı." dedim, şaşırmışa benziyordu.

"Annem genelde Türkiye'deki kizlar kisa olur diye anlatirdi. Kendisi de kisa olduğundan sorgulamamistim." derken utanmışa benziyordu. Kıyamam...

Elimi dostça koluna koydum. "Sorun değil." diyerek gülümsedim ve Alışveriş arabasını yerinden çıkardım. "Bakalım ne kadar bilgilisin alışverişte."

Sırıttı, hem de ne sırıtış. Sanırsın kırk yıllık aşçıydı.

İlk olarak ekmek reyonundan tost ve sandviç ekmeğini uzanıp sepete atacaktım ki beni durdurarak son kullanma tarihini kontrol etti. Açıkçası ben hiç bakmıyordum. Süt ürünleri dışında.

Geçmediğini gördüğünü varsayıp arabaya geri bıraktı. Meyve reyonundan evde eksik olan sebzeleri ve meyveleri aldım. Sonbahar olunca her iki mevsimden de meyveler vardı. Mandalina ve portakaldan yetecek kadar poşetleyip arabaya koydum. Şimdiki reyonda ise abur cuburlar vardı. Yani benim mekan. Hazır keklerden iki tane, gofretlerden iki tane, çikolata, cips derken ben aldıkça Ares tuhaf bakışlar atıyordu sepete. Fitliğine bakarsak büyük ihtimalle bunları tüketmiyordu. Şahsen ben tüketip aldığım kaloriyi sonradan vermeden yanaydım.

Biraz ilerleyip turşu reyonunun önüne gelince hem kornişon hem de lahanayı koydum. Bu sefer Ares bakmadan önce kendim kontrol edip koydum. Daha çok vardı tarihlerinin geçmesine. Turşuların karşı reyonundaki makarnalardan neredeyse yediğim her çeşidinden aldım. Kelebek ve boru favorilerimin arasındaydı. Ketçap ve mayonezi de koydum. Hardal tüketen biri değildim, sevmiyordum.

Elim bu sefer de hazır makarnalara gidecekken Ares elimi tutup durdurdu. "O kadar zararli sey aldin ama bu diğerlerinden çok daha sağliksiz."

Annesine yalvaran çocuk gibi dudak büzdüm. "Ama çok güzel."

"Ayni sosu ben yaparim, hem daha
sağlikli olur."

"İyi peki. Ama bak yapmazsan fena olur."

Bu minik tehdidime karşı gülümsedi. Krem şanti, vanilya, kabartma tozu, puding, çikolata sosu, kremayı da koydum arabaya. Dolaptan süt dilimi, süt burger, danone, hüptrik, içilebilen meyveli yoğurt, normal meyveli yoğurt aşıp arabaya yerleştirdim. Salam ve sosis almayı da ihmal etmedim.

Evdeki tüm eksiği aldıktan sonra kasaya geldim. Kadın her zamanki gibi kasa arkasından bir şey ister misiniz diye sordu. Nazikçe reddedip aldığım ürünleri beraber poşetlemeye başladık. Bu sırada kartımı pos cihazının üstüne koymuştum.

"Bak sen dolana koyulacakları al ben diğerlerini alayım?"

"Tamamdir."

İş bölümümüz altı poşetle sona erdiğinde üçü bende üçü ondaydı. Kartımı aldıktan sonra marketten çıktık, Allah'tan arabayı çok uzağa park etmemiştim. Bagajda bavul olduğundan poşetleri arka koltuğa bırakmasını söyledim. Yere koyduk ki ani bir frende arabam batmasın.

Tekrar yola çıkınca neredeyse bir yarım saat gidecektik, evimle havaalanın arası kırk dakikaydı ama gece olduğundan ve trafik olmadığından da on dakika ergen ulaşabilirdik. "Ee," dedim konu açmak ister gibi. "Nereden esti bu tatil işi kafana?"

"Ailemle aram pek iyi değil." derken kafasını koltuğa yasladı. "Hatta annem disinda hiçbiriyle iyi değil."

"Anlatmak ister misin?"

"Sen de anlatacak misin?"

"İstersen anlatırım."

"Tamam o zaman," diye mırıldandı. "Sana söylemistim bir ara, benim kaldiğim oda giriş çikiş kapisina çok uzak. Herhangi bir doğal afette en uzak ben kaldiğim için hayatim riske giriyor. Abimin odasi hemen kapinin yaninda çünkü babama bir sey olsa bile ona olmamaliydi. Babamin yardimcisi o. Kiz kardesim de tek kiz olduğundan kapiya yakin. Onun biraz ilerisinde de annemle babamin odasi." Güldü ama zorla gülüyormuş gibiydi. "Sadece annemle babamin odasiyla benim odamin uzakliği alti dakika. Oraya varana kadar..."

"Sana yazmadan önce babam çağirdi beni." dedi. "Bir kiz arkadasimin olma söz konusu olunca abim saçma birkaç laf söyledi. Tutamadim kendimi, cevap verdim. Bunun üstüne bayaği bir azar yedim. Eskiden zoruma giderdi lakin simdi sadece çenelerinin kapanmasini diliyorum. Anneme söylediğimde de senin yanina geleceğimi anladi sanirim. Selam söyle hemşehrime dedi."

"Aleyküm selam." diye mırıldandım. "Peki babanın abine böyle sana böyle davranmasının sebebi ne?"

"Onun istediği gibi hareket etmiyorum." Derin bir nefes aldı. "O sürekli devlet adamlariyla olayim istiyor. Sürekli siyaset içinde olayim, ismim haberlerde iyi olarak geçsin istiyor. Ama ben haberlerde basarili bir mimar olarak geçtiğim için çildiriyor. Mesleğimi yapmama karsi gelse de onu dinlemeyip yaptiğimdan dolayı da bir nefreti var bana."

"Adama bak," diye homurdandım. "Çocuk değil kendisine çalışan yapmış sanki. Kölelikte yaptırır yakında sana." Işıklarda durduğumda Ares'e döndüm. "Yanlış anlama ama annen babanın neresinden etkilenmiş?"

Güldü. "Bunu ben de çok sorguluyorum."

"İyi yapmışsın gelmekle. O ne öyle, ev mi zindan mı belli değil. Ben sana daha iyi bakarım valla, çok misafirperver olmasam da elimden geldiğince yaparım." Eve misafir gelmesin diye özel dersteyim diyerek yalan söylediğim günler şöyle bir gözümün önünden geçti. O sırada kavşaktan dönmekle meşguldüm. "Eve geçelim de seninle çay- kısır yapalım. Normalde rakı balık yaparlar ama ikisi de evde yok."

"Rakı içemem ki ben."

"Neden? Yani ben de içmiyorum kendi inancıma göre ama sen neden içmiyorsun?"

"Aleyna."

"Evet?"

"Ben Müslüman olmak istiyorum."

Yanlış Sarışın Texting  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin