55.Bölüm

159 12 13
                                    

İlahi bakış açısı.

Bir hayat, başka birinin insafına kalırsa bu dünya çekilmez bir cehennem olurdu.

Olmuştu da.

Daha yarım saat önce ölümden söz konusu edilmişken Helena'nın "Abim için ölür müsün?" deyişinin gerçeğe dökülmesini kimse beklemezdi. Helena bile.

Aleyna elindeki çiçekle Ares'e döndüğünde iki el silah sesi duyuldu. İlk Aleyna'nın bedeni öne doğru savruldu, gözleri kayıp dudakları aralandı. Halk, çığlık çığlığa kaçarken Ares idrak ettiği an öne atılıp Aleyna'nın yaralı bedenini kavradı.

Omurgasına isabet etmişti bir kurşun. Diğeri ise omuzuna. Ares panikle öne atıldığında eli omurgasındaki yaraya değdi ve Aleyna'dan o gün hiç duymadığı bir çığlık sesi yükseldi. "Ambulans!" diye haykırdı Ares. "Anne, anne lütfen bir şey yapın!"

On yıl boyunca uğradığı onca psikolojik ve fiziksel şiddette, annesi ölmek üzereyken ağlamayan biriydi Ares. Şimdi ise kollarında titreyen, ellerinde kanını taşıyan Aleyna'ya bakarken gözleri dolmuştu.

Aleyna yaralı halde gülümsedi ve elini zorla kaldırıp çenesine dokundu sevgilisinin. "Yalancı," diye mırıldandı ama onun da gözleri dolmuştu. "Hani ağlamazdın sen? Bak, yalan söylemişsin bana."

Ares sustu. Gözlerinden yaşlar akmaya başlayınca Aleyna'nın dudağı titredi. "Neden ağlıyorsun sevgilim? Bir şey yok ki. Ağlama, yazık o güzel gözlerine." Kendisi de ağlıyordu ama kendisinden çok bu haldeyken Ares'i düşünüyordu. "Ölmeyeceğim sonuçta. Değil mi?"

Sağlık görevlileri sedyeyle beraber içeriye daldığında Aleyna'nın gözleri birkaç saniyeliğine Ares'ten ayrılıp sedyeye baktı. "Daha beraber İzmir bombası yiyecektik," Geçmişten gelen bir diyaloğu canlandırdı. "Sarışın, melez melez çocuklarımız olacaktı."

Ares daha fazla dayanamadı. Aleyna'nın titreyen bedenini tutan elleri de titremeye başlamıştı. Dikkat ederek Aleyna'nın bedenini sedyeye yatırdı. Sedye ambulansa taşınırken binmek istedi ama babası kolundan tutup izin vermedi. "Ares, seni gördükçe tedavisini zorlaştıracak ve ilk yardım ekipleri gerekli müdahaleyi yapmayacak." dedi Stelyo bey. "Abinle beraber gelin. Ben Aleyna ile giderim."

"Baba," dedi belki yıllar sonra. "Baba hayır. Baba onunla gitmek istiyorum. Senden bugüne kadar bir şey istemedim. Hiç istemedim baba ama ben gitmek istiyorum. Lütfen, yalvarırım ben gideyim."

Mihrimah ağlayan gözlerini silip oğlunun kolundan tuttu. "Babanın gitmesi daha iyi olur Ares. Biz hemen ambulansın arkasında olacağız, hadi bebeğim."

Annesine karşı çıkamadı Ares. Helena ve abisi öndeyken aynı bir çocuk gibi yol boyunca saatlerce annesinin göğsünde ağladı. Aklından binbir senaryo geçiyordu ve tek gerçek olmasını istediği şey Aleyna'ya hiçbir şey olmamasıydı.

Stelyo Bey ise ambulansa bindi Aleyna'nın yanına. Aleyna'ya gerekli müdahaleyi yapmış, oksijen maskesi takmışlardı. Gözleri açıktı ve sadece Stelyo'yu izliyordu. Stelyo ise bu olayda kendisini suçluyordu, Aleyna böyle baktığı için.

Aleyna kullanabildiği eliyle maskeye uzandı ve çıkardı. Tam ekipler müdahale edecekti ki Stelyo onları durdurdu. "Kaç gündür içimde kötü bir his vardı." dedi Aleyna gözleri yaşlı yaşlı. "Demek ki buymuş." Öleceğini düşünüyordu çok net olarak. "Eğer," dedi burnunun direği sızlarken. "Bana bir şey olursa..." Nefessiz kaldığı an maskeyi taktı ve derin bir nefes çekti. Ardından tekrar çıkardı. "Oğlunuza oğlunuz gibi davranın, Stelyo Bey." dedi. "Ayrımcılık yapmayın, onun odasını en icra köşelere bırakmayın. Sevin, diğer çocuklarınız gibi onu da çok sevin. Size efendim demek yerine baba desin. Bırakın da oğlunuz gerçekten ailesiyleymiş gibi hissetsin."

Yanlış Sarışın Texting  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin