7. Bölüm "Muhtaç"

275 91 6
                                    

Multimedia: Poyraz

Bölüm parçası:
Athena - Yalan

MUHTAÇ

Karşımda kanlar içinde duran, hayatımı mahfeden insana takıldı gözlerim. Kim, neden bir insanı durup dururken öldürürdü ki? Hangi vicdansız annesine muhtaç küçük bir çocuğu annesiz, bir babanın da yaşam damarı kopuk olarak hayatına devam etmeye çalışmasını isterdi? Evet o isim belliydi. Karşımda duran kişi, Hamit Demirtaş... Annemin katili, vicdanı olmayan o iğrenç adam.

Ellerim onun yüzüne vurmaktan kanlanmış, gözlerim uzun süre sonra ilk defa ağlamaktan şişmişti. Gözümden düşen her bir yaş için kemiklerini teker teker kırmak istediğim adam şimdi tam karşımda duruyordu. Derin derin nefesler alıyordum. Kendimi o kadar sıkmıştım ki birazdan kriz geçireceğime emindim.

Yıllar sonra, annemi gözlerimin önünde canice öldüren adamı bulmuş ve şimdi dövmekten yorulmuştum. O kanlar içinde karşımda otururken ben sadece ona bakıp ağlıyordum. O şerefsize her baktığımda aynı şeyler canlanıyordu gözlerimde. Nefes alamıyordum, kalbim kulaklarımda çınlıyordu ve ciğerim yanıyordu.

Durumumu anlatacak ne bir duygu ne de herhangi bir kelime vardı. Ben artık bitmiş, tükenmiştim.

Büyük bir çığlık attım. Bu çığlık belki de yıllardır içimde biriktirdiğim yaşlar, yaşanmışlıklar, yaralar, acılar, savunmasızlıklar.... Hepsiydi.
Çığlığım bütün depoda yankılanırken kapı aniden açıldı. Kesinlikle bu adamla yalnız kalmak bana iyi gelmemişti.

Ve en korktuğum şey başıma gelmişti.

Ellerim, ayaklarım titrerken ne yapacağımı bilmez bir halde aniden yere düştüm. O kadar sert düşmüştüm ki, başımdaki sıvıyı hissetmesem bile kendini belli etti.
Tırnaklarımı avuç içime batırdım. Öyle sert batırdım ki kanattığıma emindim.

O kadar çok titriyordum ki kendime hakim olamıyordum. Oksijen için yalvaran ciğerlerime hava girmiyordu. Yere yatmış ve cenin pozisyonu almış bir şekilde sadece titriyordum, etrafımı görmeksizin. Gözlerim gözyaşlarından bulanıklaşırken birinin beni kucağına aldığını hissettim. Daha sonra yine aynı kişi tarafından gereğinden fazla, sıkıca sarıldığımı.

"Geçti, geçti..." Bu tanıdık ses kulaklarımı açarken inledim. Kendimi kasmaktan yorulmuştum ve en sonunda da bu duruma düşmüştüm.
Krizlerim en son annem öldüğü sene kendini belli etmişti. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen etkisinden çıkamadığım kaybetme ve ölüm korkusu esiri altına almıştı yeniden beni. Burası ölüm ve intikam kokuyordu.

Avutan ses tekrardan konuştu.
"Nur, her şey düzelecek. Geçti, söz veriyorum."
Sesi ninni gibi gelirken, kollarının beni sıkıca sıkması kendime gelmemde yardımcı oluyordu. Sakinleşmeye başlamış ve nefes almaya çalışmam başarılı bir hale dönmüştü.

"Bana bak. Yanındayım. Kalkıp gidelim buradan. " Kendime yeni yeni gelirken titremem durdu.
"Nur, bana bak." Dedi ve ellerini yüzüme koydu. Sesi o kadar sakin ve şefkatliydi ki.

"Bırak şimdi onu düşünmeyi. Bana bak. Her şey bitti tamam mı? Her şey düzelecek." Sözleri belli bir rutinde gidiyordu ve kafamda her yankılandığında kendime geliyordum.

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.
Dudaklarımı kapatan dudakları bir uyuşturucu gibi her hücreme yayıldığında, o kadar çok gevşemiştim ki bütün kaslarım yorgunluktan titriyordu. Beni öpüyordu ve ben bu durumdayken çekip çıkarıyordu, kurtarıyordu.

Kendimi tamamen ona teslim etmiştim ve beni arabasına götürmesine ses çıkartmamışım bile.
Kendimi savunmasız bir bebek gibi hissediyordum. Çok uzun bir süre sonra ilk defa birinin yanında böyle güçsüz kalmıştım. Ama bu kendimi kötü hissettiriyordu.

BATAKLIK (düzenleniyor..)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin