Bölüm parçası:
Leon the professional - Shape of my heartKAYIP
Bilmem kaçıncı sigaramı yakarken gökyüzüne baktım. Gecenin yine bilmem kaçıydı. Ben ise arabayı bir yar kenarına çekmiş kafamı toparlamaya çalışıyordum. Altımda gürleyen deniz bile huzur vermiyordu. Irmak'ı benim yüzümden kaçırmışlardı ve Hamit'i ellerine bırakmamı istiyorlardı. Benim hırslarım, benim intikamım, benim oyunum yüzündendi her şey.
Böyle olmamalıydı.
Gözlerimi tek bir köşeye sabitlemiş, denizin en ucundaki karanlıkta belli olmayan ufuk çizgisine bakıyordum. Kafam karışık, vücudum aptal, kendimse tamamen işe yaramaz hissediyordum. Derin bir nefes alıp arabaya bindim ve çalıştırdım. Sabahtan beri benden haber bekleyen bir grup insanla karşı karşıya gelmekten kaçınıyordum. Özellikle Poyraz'dan. Ondan kaçıyordum çünkü ona da zarar verebilirlerdi. Bunu göze alamazdım. Oradaki insanlara zarar gelmesini göze alamazdım. Ama bunca zamandır yakalamak istediğim kişiyi de ele veremezdim. Bir çaresini bulmak zorundaydım. Kendim aptallık etmiştim, Hamit'i hafife almış ve arkada bıraktığım adamlarını düşünememiştim. Şimdi düşündüğümde yaptığım her şey çok basit geliyordu. Hamit Demirtaş denen adamın arkasında sayamayacağım kadar adam vardı ve ben onun karşısında tektim. Hangi akılla geride bıraktıklarımı düşünememiştim? Ne zamandan beri hırslarım, benim doğru kararlar vermemi engellemişti?
Düşüncelerimle beraber gaza son gücümle yüklendim. Her zaman buluştuğumuz mekana gittim. Çocuklar beni gördüklerinde dikleştiler ve hepsi ağzımdan çıkacak olan tek bir kelimeye bakıyorlardı.
Boğazımı temizledim ve aklıma gelen tek cümleyi söyleyiverdim.
"Hamit'i bile bile ellerine veremem."Hepsi bana garip bir şekilde baktı. "Üzgünüm." Dedim ekleyerek.
"Ne diyorsun kızım sen? Kafayı mı yedin? Irmak ellerinde diyoruz. Oyun falan yok artık, bitti anlıyor musun? Şu herifi bırak ve bu iğrenç oyunu bir an önce bitir! Bir daha da bizi aptal oyunlarına alet etme. " Pelin'in tıslarcasına ve tükürerek konuşmasına aldırış etmeden arkamı döndüm. Daha kapıya gitmeme birkaç adım kalmıştı ki yeniden kükrercesine konuştu.
"Nereye gittiğini sanıyorsun? Irmak geri gelmeden sen de gitmeyeceksin!" Gözleri ağlamaktan şişmişti. En yakın arkadaşıydı Irmak. Haklıydı, hem de fazlasıyla fakat yeni bir plan kurana kadar pusuya çekilecektim.
Batuhan yanıma geldi ve kolumu anlayışla sıktı.
"Ne yapmayı düşünüyorsun?" Dedi dostça. Benim onları bu halde bırakmayacağımı adı kadar iyi biliyordu. Irmak'a sırt çevirip ellerine bırakmayacağımı bilen tek kişi Batuhan'dı anlaşılan. Beni bu kadar kısa sürede tanıyabilmiş olması şaşırtıcı ve gurur vericiydi.Kafamı Pelin'e tekrar çevirdiğimde Poyraz'ın onun yanına gidip kendine çektiğini gördüm. Pelin tekrar ağlarken Poyraz'ın boyun girintisinde duruyordu. Neyseledim, gerçekten umrumda bile değillerdi.
Kapı paldır küldür sesli bir şekilde açılırken her daim sondan gelen Özgür dikkatimi çekti. İçeri girer girmez ateş saçan gözlerle bana döndü ve üzerime yürümeye başladı. Bense yapacağı hamleyi beklerken kollarımı bağlamakla yetindim. Bana dokunamayacağını çok iyi biliyordum.
"Hain fahişe! Burada nasıl duruyorsun hala sen? Siktir git. Nefes alman bile hata." Dedi yüzüme tükürücesine. Saçlarını sinirli bir şekilde karıştırdı. "Her şey senin yüzünden. Hamit'i salacaksın ve Irmak da geri gelecek." Etrafı arşınlıyordu ama kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.
"Sakin ol Özgür." Diyerek onu sakinleştirmeye çalışan Batuhan aslında hiçbir işe yaramıyordu. Bir süre sonra Can, Özgür'ün yanına gidip onu kolundan sakince çekiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK (düzenleniyor..)
Teen FictionKüçük yaşta annesini, kendi gözleri önünde vurularak kaybetmesiyle başladı her şey. Turuncunun en güzel tonuydu Nur Berenoğlu ama annesinin katili olan Hamit Demirtaş'ı bulup intikamını almaya yemin ettiğinde işler tersine dönmüştü ve herkes bilmed...