Bölüm parçası:
Skyler Grey-I Know YouMultimedia: Nur
TEHTİD
"Demek öyle müzisyen adam. Bence kendini kandırıyorsun. Birbirbimize muhtaç falan değiliz." Dedim dalga geçerek.
Güldü.
"İstersen ben kullanayım. Yol uzun." Dediğinde kafamı onaylarcasına salladım. Gecenin bir yarısı araba kullanmaktan nefret ettiğim gibi uzun yollarda uyumayı da çok seviyordum.
Arabadan inip onun binmesini izlediğimde, bu rahat arabanın koltuğunu geri çekerek yayıldım. Birden bire kalbimi saran korku, bütün vücudumun titremesine neden olmaya başladı. Bir süre sonra yol çok durgunken Poyraz cebindeki sigara paketini çıkardı. Alıp yaktı. Ona dönüp yakışını ve bir süre de içişini izledim. Ardından paketten bir tane de kendime aldım. Sevgili değildik. Ama yan yana oturup peş peşe sigara yakabiliyorduk. Belki de o içmek için yaktı bütün sigaralarını. Ben ise, söylemek istediklerimi durdurmak için...
Ona aşık değildim. Bundan emindim. Ama içimde ona karşı koyamayacak kıpırtılarım vardı, emin olduğum tek gerçek buydu. Belki kalbim tam olarak ona ait olamayacaktı ama Kaan'ı oramdan atmamın tek yolu da buydu belki.
Biçimli parmaklarınla radyoya uzanıp müzik çaları açtı. Bir şarkı açıldığında ortamın sessizliği bozuldu ve küçüklüğümden beri annemle dinlediğim o büyülü sesi kulağıma dolmaya başladı.Gözlerim istemsizce dolarken yeniden ağlamamak için kapattım. Bu annemin sevdiği şarkılardan biriydi.
"Korkuyorum..." diye itiraf ettim. Sesim adeta bir fısıltı gibi çıkarken onun duyup duymadığından emin bile değildim.
Arabayı kenara çekip müziğin sesini kıstı. Karanlık yolun kenarındaki tek ışık arabanın lambalarıydı.
"Söz veriyorum seni kırmayacağım."dedi gözlerimin içine bakarken.
"Herkes söz veriyor Poyraz. Kırılmaktan korkmuyorum ben, bırakılıp gidilen taraf olmaktan, en sonunda yalnız kalmaktan korkuyorum sadece. Çünkü herkes gidiyor bir gün."
Elini kapalı gözlerimden akan yaşlara getirip bir süre bekletti ve daha sonra onları nazikçe sildi. Kafamı karıştırıyordu. Ne yapacağıma dair aklımda hiçbir fikir yoktu kendimi ona teslim etmeye karar vermeden önce son kez Kaan'ın sesini duyup onunla konuşmam gerekiyordu.
"Yurtta konuştuklarımız..." dedim. Duraksadım. "Yani anlattığın gibi mi? Kardeşin kayıp mı?"
Gözlerindeki acı ve hüzün, yerini gülümsemeyle tamamlarken konuştu.
"Anlattıklarımın hepsi olduğu gibi. Kardeşim ben 9 yaşımdayken kayboldu ve o sene şimdiki annem beni evlatlık edinmişti. Senelerce aradım ama izine rastlamadım." Dedi.
"Annen?" Dedim. "Tanıyor muyum onu?"
"Annem Alev Kılıç. Babamı tanımadım, tek bildiğim şey onun da Kılıç soyadına sahip olduğu. Ben 9 yaşımda yetimhanedeyken, o beni alıp büyüttü. Kardeşimi de alacağına dair söz vermişti ama dediğim gibi onu bulamadık. Kaybolduğunu ve bir daha geri dönmediğini söylediler. Ne kadar aradıysam da bulamadım. Bunu söylemek canımı çok yakıyor ama öldüğünü düşünüyorum." Dedi gözlerini tek bir noktaya sabitleyerek.
"Böyle düşünme. Genelde düşündüğümüz şeylerin nedeni bambaşka sebepler olabiliyor. Babam anneni tanıyor gibi duruyordu." Dedim sorgulayan gözlerle.
"Evet birbirlerini tanıyorlar. Annemin anlattığına göre eskiden ortak arkadaş grupları varmış. Tabii annem onlardan daha küçük olduğu için fazla takılmıyorlarmış ve sanırım anneni de tanıyormuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK (düzenleniyor..)
Novela JuvenilKüçük yaşta annesini, kendi gözleri önünde vurularak kaybetmesiyle başladı her şey. Turuncunun en güzel tonuydu Nur Berenoğlu ama annesinin katili olan Hamit Demirtaş'ı bulup intikamını almaya yemin ettiğinde işler tersine dönmüştü ve herkes bilmed...