'Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?'
Arabadan indiğimizde insanlar arabanın önünde silahlarla etrafımızı sardı.Jungkook korku içinde titrerken güçlü ve sakin kalmaya çalıştım.Belki halimi görüp rahatlayabilirdi.Ama bir planımın olmayışı, her konuda tek tek anlaşmak zorunda kalacağımız gerçeği en acı verici olanıydı.
"Taehyung, korkuyorum.."
Jungkook mırıldanırken ona birkaç adım daha yaklaştım. Şimdi az önce bindiğimiz arabanın önünde yan yana duruyorduk ve diğer kahrolası insanlar yakınlığımıza kızgın, öfke dolu gözlerle bizi izliyorlardı.Kırklı yaşlarında iki adam arabalarına doğru ilerliyorlardı.Arabanın bagajını açıp kalın halatlar çıkardılar.Jungkook elimi sıkıca tuttu. Titriyordu.
"Sakin ol, yanındayım, yalnız değilsin."
Söylediğim sözlerle elimi tutan eli gevşedi, her sözümün üzerindeki etkisi büyüktü.Korkmuş olması kalbimi acıtmıştı.Bu durumlar benim canımı acıtıyordu.Her sözüm ona, dünyanın ıstırabından korunacağını hissettiriyordu.Keşke yapabilseydim.Keşke onu dünyadaki tüm kötülüklerden koruyabilseydim.Beni sığınağı olarak görse de bu ev onun için hiçbir şey yapamıyordu.
Adam elinde iple yanımıza yaklaştı, ellerimizi birbirinden ayırdı sertçe.Jungkook irkildiğinde, ilk ipler benim vücudumu sarmaya başladı.Adamlardan biri Jungkook'un kollarını tutarken diğer adam önce ellerimi arkadan bağlamaya başladı.
Bu varlıklara çok çabuk teslim olmuştuk.
"Tanıştığımıza memnun oldum, Taehyung," dedi düğümü atarken alaycı bir şekilde gülerek.O an yüzümü sahte bir gülümseme kapladı, bu sadece öfkedendi."Umarım beni de memnun edersin." dedim arkamda duran ona bakmadan.
Ellerini bağlama sırası Jungkook'a geldiğinde, çoktan birbirimizden yaklaşık iki adım uzaklaşmıştık.Elleri arkasından bağlıyken gözleri dikkatle benimkileri takip etti.Sessizdik ama gözlerimiz birbiriyle temas halindeydi.
Birbirlerine güven ve sevgi veriyordu.Diğeri Jungkook'un ellerimi bağlamışken arkamdaki adam hala orada dikiliyordu, "Beni rahatsız etmezsen belki memnun olursun. Hem sen hem de ben." dedi.
Ne anlama geldiğini çok iyi biliyordum ama güvenemiyordum.
Bizi ayrı arabalara bindirdiler,Jungkook'u yalnız bırakmam beni paramparça ederken arabaya biner binmez gözlerim kapandı.Muhtemelen bu hamle benim yolu öğrenmemem içindi.Köyün yolunu unutmamıştım çok şükür, o anları unutmak kolay değildi..Yanımdakiler kendi aralarında yüksek sesle tartışırken araba hareket etti, yola çıkmış olmalıydık.
Aklımdaki tek düşünce şu anda Jungkook'un ne kadar korktuğuydu.En azından yan yana olmayı diledim. Son günlerimiz, son saatlerimiz, son saniyelerimiz olacaktı belki, bu zamanlarda son nefeslerimi onunla vermek isterdim.Onun için verdiğim hiçbir sözü tutamadım, koruyamamış, yanında olamamıştım.
🔗 🔗 🔗
Jungkook
Vücudum titrerken gözlerim mendile aldırış etmiyor, yaşlar akıtıyordu.Taehyung yanımdayken en güvenli sığınağımdaymışım gibi hissetmiştim ama şimdi bizi yine ayırdılar.En azından onu tanımıyormuş gibi yaparak daha güzel anılar biriktirmeyi, oğlumuzla daha çok vakit geçirmesini dilerdim.Bundan sonra ne olacağı belli değildi, ölümün eşiğine gidiyorduk ve benim en çok korktuğum bana değil ona bir şey olmasıydı.Taehyung'un hayatta olmasını ve oğluma baba olabilmesini istiyordum.
"Jungkook, buradan ayrılmamalıydın! Şimdi ikinizin de cezası ağır olacak. Taehyung'un cesedini ayakların altına sereceğim!"
Duyduğum sözlerle ağzımdan çığlıklar firar ederken köyümüzün büyüğünün sesi tüm arabayı doldurdu.Kahretsin, hiç değişmemişti, hala nefret ettiğim özelliklerini taşıyordu.Tıpkı bize yaptığı o korkunç gün gibi ölmesini, mucize eseri hayatta kalmamıza rağmen, onun kalmasını istiyordum. Belki de Tanrı bizi yaşatmış ve onlardan intikamımızı almak için bizi yeniden birleştirmişti.Bu hikayeyi kazanmayı hedefliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MAHPERI||TAEKOOK~
FanfictionDört yıl sonra Taehyung, öldüğünü sandığı sevgilisi Jungkook ile karşılaşır •Semetae •UkeKook