|15|

2.7K 184 178
                                    

'Uçurumlardan bırakmak kendimi, uçsuz bucaksız denizlere atlamak isterdim. Ama içimde sen varsın... Ya sana bir şey olursa?'

Jungkook bana ona geri dönmememi söylemişti ama öylece koşup saklanamazdım. Bir şeyler yapmak zorundaydım.Bu arabada daha ne kadar boş oturacağım? Gazeteciler yakında gelebilirdi.Gelseler yerim anında belli olurdu.

Arabayı çalıştırdım ve güvendiğim birine gitmeye karar verdim.Artık tek çözüm oydu.O kişi beni, bizi, geleceğimizi kurtarabilirdi.Her şey onun elindeydi.Aklımda düşüncelerle arabayı sürerken bir yandan da saklanmak için maskemi ve gözlüğümü taktım.Şimdilik o kişiden başka kimsenin beni görmemesi gerekiyordu.

Uzun bir süre sadece ne olacağını, olasılıkları düşündüm.Düşüncelerim yüzünden yoldaki arabalar bile bana görünmez olmuştu. Tek düşünebildiğim Jungkook ve oğlumdu.Onları korumak ve hayatımızı birlikte sürdürmek istiyordum. Bunu yapabilseydim, dünyanın en mutlu insanı olurdum.

Arabayı ıssız, dar bir sokağın başında durdurduğumda arabadan indim ve bu sokakta bozuk bir vaziyette yürümeye başladım.Birisinin önüme çıkmasından endişe ederek kapüşonumu kafama çektim.Hedefime ulaşmak için bir blok daha döndüm ve yine büyük adımlarla yürümeye başladım.

Hedefime ulaşmış, bu karanlık, darmadağın depo benzeri alana girmiştim.Bu adam burada nasıl yaşayabilir? Silahın yanık kokusunu uzaktan bile alabiliyordum.Polisten saklanmak için güvenli bir yer değildi.
İşin en tuhaf yanı, polisin onu henüz bulamamış olmasıydı.

Arkadan boynuma dolanan el ve kafama dayadığı tabanca beni irkiltmiş olsa da sonradan sebebini anlayıp gülmüştüm.

"Aptal, çok korkaksın."

Sözlerimi duyduğu an beni öne doğru itmiş, yüzüme bakarken kim olduğumu anlamaya çalışmıştı.Kendi dünyasında, iddiaya göre polisten saklanıyordu..
Beni tanımak için maskemi indirip gözlüğümü çıkardığımda bana gözlerini devirdi.Beni tanıdığını anladığımda hemen maskemi yüzüme geri taktım.

"Bana korkak diyorsun, lütfen önce kendine, nasıl olduğuna bir bak.Neredeyse kabuğumda saklanacaksın"

Hiç değişmemişti.Aynı iğrenç şakalar, aynı sarı ve uzun saçlar ve saçlarının bir kısmını toplayışı.Hepsi aynıydı.Silahı tekrar beline yerleştirdiğinde, yüzünden hiç bir zaman ayrılmamış olan alaycı ifade hâlâ oradaydı.Eliyle duvara yaslanmış olan eski püskü ve çürümüş koltuğa oturmamı işaret etti.Ben oturduktan sonra o da yaşlılar gibi iç geçirerek yanıma oturdu.

"Uzun zamandır neredesin Taehyung?"

Artık bunları konuşacak zaman yoktu, hayati tehlike vardı, değerlilerimin."Şimdi onları geçelim, senin için önemli bir işim var." Onu ikna etmeye çalışarak söyledim.Bana yardım etmesi için aklımda tek bir çözüm vardı.O sadece parayı severdi, onun için paradan daha değerli bir şey yoktu.

"Ne tür bir belaya bulaştın?Yoksa seni yine alevlerin içine mi atacaklar?"

Söylediği şeyden sonra güldüğünde ona vurmamak için kendimi zorladım.Ne de olsa, her şeyi hallettiğimde ona bir ders verebilirdim.Mesela bir daha bana buluşmaması gibi.Şimdi elimdeki soruna odaklanmam gerekiyordu.

"Köydeki eşcinsel avcıları geri döndü diyelim. Jungkook ve oğlum tehlikede.
Onları kurtarmama yardım etmelisin, Hyunjin"

Söylediklerimle gözleri büyüdü.Neye şaşırdığını çok iyi anlamıştım.Kim şaşırmaz ki..Yıllar sonra sevgiliniz canlı olarak ortaya çıkar ve sizinle aynı adı taşıyan bir oğlunuz olur.Yine düşüncelere dalmama sebep oldu güzelim.Hep aynı şeyi yapıyordu.Neredeyse aklımı başımdan alacaktı.

~MAHPERI||TAEKOOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin