Araba ormandan çıkmak için hızla gidiyordu.İçeride ise heyecan ve neşeye karışan iki genç vardı.Kalpleri arabanın hızından daha hızlı atıyor ve her saniye daha da artıyordu.Sonunda ateşin en sıcak kısmından kaçıp kendi yumuşak yuvalarına sığınacaklardı.Oğullarıyla birlikte mutlu bir aile olabilirlerdi.Geçmişteki tüm acıları bırakıp, hayatlarında yeni bir uğraş açar, yaşadıkları acıları kahkahalarla anlatırlardı.Minik Taehyung da zorluklara rağmen nasıl savaştıklarını, nasıl bir araya geldiklerini bilebilirdi.
"Gerçekten kurtulduk mu?" Jungkook inanamayarak mırıldanmış, Taehyung gözlerini karanlık yoldan ayırarak, sevgilisine bakıp gülümseyerek, "Kurtulduk Mahperim, kurtulduk." demişti.
Bir gün bunu söyleyebileceklerini kim düşünebilirdi? Birisinin öne çıkıp onlara kurtulacaklarını söyleyeceğine kim inanırdı? Hiç kimse ama şimdi öyle görünüyor ki Tanrı onlara acımış ve birlikte olmalarına izin vermişti. Sınavların sonu gelmişti, sonuçlar harikaydı.
"Başardık, artık sonsuza kadar birlikte olabiliriz.Bizi kimse ayıramaz."
Gözleri duygusal küçük bedenin mırıltısıyla doldu Taehyung'un. Jungkook'un da durumu farklı değildi.İkisi de sarılıp ağlamak istiyordu.Ama buna vakit yoktu, uyandığı anda köylüler yokluğunu fark edip onları kovalayacaklardı.Bir an önce şehre ulaşıp her şeyi polise anlatmaları gerekirdi.
Taehyung'un gözleri ani bir düşünceyle aniden büyüdü.Arabayı sürmeye devam ederken konuşmaya başladı."Arkadaşlarım hâlâ tehlikedeler! Eğer polise söylersek onlara zarar verirler."
Jungkook şok içinde elini ağzına götürdüğünde tüm sevinci yok oldu.Kendisi yüzünden başkalarının hayatını tehlikeye atamazdı.Ama polise haber vermezse her şey yeniden yaşanacak, o kişiler tarafından tekrar köye getirilecek ve cezalandırılacaklardı. Ölüm olacaktı aşklarının cezası.
Araba aniden durduğunda Taehyung arabanın yakıtının bittiğini fark etti.Sanki Tanrı onlarla oyun oynuyordu.Onlara sevindiriyor, sonra da onları bundan mahrum ediyordu. Hayat dedikleri bu lanet oyundan bıkmışlardı.
Arkasındaki araba sesleri ve insanların öfkeli çığlıkları çevresini doldurduğunda Jungkook'un vücudu sarsılmaya başlamış, yaşadığı travma onu ağlatmıştı.Taehyung içinden küfrederken bu korkunç durumda tek bir çözüm biliyordu.Ne olursa olsun o köye dönmeyeceklerdi.
"Jungkook, arabadan çık. Nefesimiz bitene kadar koşacağız. Eğer yorulduysan kollarımda dinlenebilirsin."
Minik beden, hâlâ kurtuluş umudu taşıyan sevgilisine yaşlı gözlerle baktı ve hiç vakit kaybetmeden arabadan indi.Taehyung hızla arabadan inerken bu aşık gençler gecenin karanlığında el ele tutuşmuşlardı.
Arkadan araba sesleri yaklaşırken köylülerin hala arabadan indiklerinden haberleri yoktu.Ağaçların daha derin olduğu yerlere girmiş, nefes nefese hızla koşuyordular.Jungkook'un bacağı tökezlemek üzereyken Taehyung onu belinden yakaladı ve iyi olduğundan emin olduktan sonra bacakları bilinmeyen bir yolda hareket etti.Yolun yönünü çoktan kaybetmişlerdi.
“Taehyung, kaçmamızın bir anlamı yok..arkadaşlarına zarar verecekler."
Taehyung nefes almak için durmuş ellerini dizlerinin üzerine koyup, eğilen çocuğa bakarken içini çekti.Kendini çaresiz hissediyordu.Arkadaşlarının hayatında özel, sevdiği kişinin de ayrı özel bir yeri vardı.Tanrı onu bir seçimle karşı karşıya bırakıyordu ama o açgözlüydü ve her iki tarafın da sağ salim geri dönmesini istiyordu.
Önlerinde ormanlık bir alan olmasına rağmen bir arabanın ışıklarının yolu kapattığını görünce gerginlikten kanları kaynadı.Taehyung, Jungkook'u tehlikeden korumak için kolları arasına aldığında arabanın ışıkları içeride kimin olduğunu göstermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MAHPERI||TAEKOOK~
FanfictionDört yıl sonra Taehyung, öldüğünü sandığı sevgilisi Jungkook ile karşılaşır •Semetae •UkeKook