"Taehyung?"
Yatakta başımı bana sarılan Taehyung'un boynundan çekerek geçirdiğimiz harika dakikaların ardından konuştuğumda ağzından yorgun mırıltılar döküldü."Taehyung, Tata'nın odasından televizyonun sesi gelmeye devam ediyor. Neden hala uyumuyor?""Sesimizi duymaması için maçı izlemesini tavsiye ettim"
Taehyung'un sözleri karşısında yanaklarım yanmaya başladığında başımı hızla Taehyung'un boynuna gömdüm.Bu utanç duygusu neden kaybolmuyordu? Her zaman aynı etkiyi yaşatıyordu.
"Benim güzel bebeğim." dedi dudaklarını saçlarıma bastırarak.Kalbim deli gibi atarken gözlerimi sımsıkı kapattım ve boynuna sıcak nefesler üfledim.Elimi saçlarının arasına koyduğumda boynuna bir öpücük kondurdum.Kıkırdamış, "Sabaha kadar dinlenmenin ne olduğunu bilmeden seni öpebilirim." demişti.
"Taehyung, seni çok seviyorum..Beni bir daha yalnız bırakma."
Bir anda istemsizce duygulanmıştım.Köy halkına ihanet eden o kişi olmasaydı kim bilir başımıza neler gelirdi.Sonuçta o dönemde ikimiz de ölümü kabullenmiştik ve ölmekten başka çaremiz olmadığını biliyorduk.Direnmek için hiçbir çaba göstermiyorduk.
"Bundan sonra sonsuza kadar birlikte parlayacağız Mahperi. Bitti tüm acılar. Bitti.."
Sözlerinin üzerine saçlarını okşamaya başladığımda bu sefer başını bana doğru eğip yanağımdan öpmüştü.Tenim karıncalanırken yüzümde bilinçsiz bir gülümseme belirdi.Artık bu sakin ortamda güzel bir sohbet etme şansımız vardı.
"Beni hastanede ilk gördüğünde ne hissettin?"
Merakımdan sorduğum soruyla tepkisini görmek için başımı geriye çektim, yüzüme gülümserken o da yüzümü görme fırsatını değerlendirip dudaklarımdan öptü.Ben farkında olmadan gözlerim kapanırken yorgun dudaklarım ile onu takip ettim.
Kısa bir öpücüğün ardından, "Önce gözlerinin görmesine sevindim. Sonra sinirlenmenden korktum.Seni bilerek bıraktığımı düşünmenden korktum güzelim.." dedi.Şu ana kadar sesindeki o paniği hissetmek beni ürpertmişti.
Savaştan çıkıp travmalarını yanımızda taşıyanlar gibiydik.
"Peki Beni ilk gördüğünde sen ne düşündün?"
Sözleriyle kalbim yine o günkü gibi çarpıyordu.İçim tuhaf bir heyecanla doluydu, o zamana kadar hiçbir hastam için o kadar endişelenmesem de, sarıldığım bedeni deli gibi merak ediyordum.Ses tonu...Tanrım..
"Seni tam olarak tanımıyor olsam da sesin bana üniversitedeki sevgilimi hatırlatmıştı. Sen gittikten sonra saatlerce ağlamıştım.O gözyaşları geri dönülemeyeceği içindi, sesini bir daha duyamamak üzücüydü."
Sözlerimle o dehşeti bir daha yaşamamak için binlerce kez dua ettim.Gerçekten de sevdiğin birini kaybetmenin acısını bana en iyi Taehyung anlatmıştı.Benim gerçek ailem Taehyung'du, ailemi kaybettiğimde Taehyung kadar üzülmemiştim.
"Sanki döktüğümüz gözyaşları ikinci yangını söndürüp bizi ölümden kurtardı."
Sevgilimin sözleriyle onu kaybetme korkusuyla daha da sığındım.Ellerimi sıkıca boynuna doladığımda eli sırtımı okşamaya başladı.Bu hareketi seviyordum, küçük bir çocuk gibi uyumamı sağlıyor.
"Uyumalısın güzelim. Yarın tatilimiz başlıyor, gidecek çok yolumuz olacak."
Dediğine gülümsedim ve gözlerimi kapattığımda çıplak sırtımı battaniyeyle sıkıca örttü.
+++
"Zengin olmak istiyorsan mafya ol. Başka yolu yok. Anlıyor musun oğlum? Benim gibi amcaya güven!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MAHPERI||TAEKOOK~
FanfictionDört yıl sonra Taehyung, öldüğünü sandığı sevgilisi Jungkook ile karşılaşır •Semetae •UkeKook