|3|

4.8K 277 126
                                    

'Geçmişlerini hatırlayamayanlar onu tekrar yaşamaya mahkumdurlar.'


Yolun ortasında durdum öylece baktım arkama, ne geçmişe gidebiliyordum ne geleceğe...
Yıllar sonra onunla karşılaştım ve sanki hiç ayrılmamışız gibi hissettim.
Keşke her şey hissettiğim gibi olsaydı.

Tüm hayallerimiz gerçek olmuştu, tek şey farklıydı.Bu hayallerde sandığımız gibi beraber ve mutlu değildik.

Hayat acımasızdır. Bazılarını tanıdığınıza pişman eder. Bazılarını da daha önceden tanımadığınıza.
Ama onun için ne kadar incinmiş olursam olayım, yine de onu tanımayı seçerdim.Hiçbir pişmanlığım yok bu yüzden de.

Ondan ayrılmamızın sebebine gelince... bu bizim suçumuz değildi.
Ama onun gözünde suçlu olabilirim.
Muhtemelen onu aradığımı bile bilmiyordu.

Ama şimdi evli, çocuğu var, gözleri görebiliyor, hayallerinin işine sahip.
Bu hikayede yanan tek kişi bendim.
Aşkımızın cehennem tarafında olan bendim.O sadece ışığa doğru koşmuş ve kendini aşkımızın alevlerinden kurtarmıştı.

Onu unutabilirim, unutmak kolay.Ama ben hatıralarımızı yıllarca kalbimde tuttum, yaşadığımız güzel günlerin hatıralarının hasret duygusuyla acı çekmeyi seçtim.

"Taehyung, içmeyi bırak. Gazetecilerden biri seni görürse ortalık karışır!"

Namjoon'un bitmek bilmeyen bağırmalarından sonra başımı sertçe masaya düşürdüm.Dediğim gibi bara geldim ve geceye kadar içtim.

"Neden onu dinliyoruz? Kolundan tutup arabaya götürüyoruz. İşte bu kadar!"

"Sakin ol tatlım. Merak etme, ben hallederim." dedi Yoongi, Jimin bağırırken.

Kollarımdan kaldırılırken bir an her şeyi bulanık gördüm.İki Yoongi ve üç Namjoon görebiliyordum.

"Ne zaman beş tane oldunuz?" dedim gülerek.Bana kızan Yoongi, kafama vurdu ve "Seni aptal!" dedi yorgun bir şekilde.Yorgunlardı.Her gün acı çektiğimi görmekten bıkmışlardı.
Bende aynısı.

"Arabaya bin!"

Hırsız yakalamış bir polis gibi, beni arabanın arka koltuğuna oturtup, Yoongi ve Namjoon önde, Jimin de yanımda oturdu.

Uykum gelmişti, sadece uyumak istiyordum.

O sırada sürücü koltuğunda oturan Jimin'in erkek arkadaşı Yoongi'nin sesini duydum."Jungkook'u araştırdım. Şimdiye kadar Amerika'da yaşadı. Dün Kore'ye taşındı. Ayrıca..."

Az önce uyuyan ben değilmişim gibi "Başka ne var?" Dedim.
Biraz sessizlik oldu ve devam etti, "Seninle aynı mahalleye taşınmış olabilir."

Dondum kaldım.Buna sevinmeli miyim? yoksa üzülmeli?
Kendimi bile bilmiyordum.

"Instagram sayfasında futbol taraftarı olduğu yazıyordu.Belki de taraftar olduğu için mahallenize gelmiştir."Namjoon'un söylediği mantıklıydı ama bu kadar kısa sürede bu kadar çok şey öğrenmeleri inanılmazdı.

"Lütfen, hadi bu aptalı tek kelime etmeden eve götürelim," dedi Jimin sahte, ağlamaklı bir ses tonuyla.

Yavaşça başımı Jimin'in omzuna yasladım ve uykuya daldım.Bu saate kadar uyanık kalmam bir mucizeydi.

*
*
*

Ağrıyan başımla gözlerimi yavaşça açtım.Hala kendimde değildim.Yeni uyanmanın etkisiyle etrafı bulanık bir şekilde görebiliyordum.Gözlerimi birkaç kez açıp kapadıktan sonra daha net bir görüntü ile evde olduğumu fark ettim.Dün olanları hatırladım tekrar.
Yaşamak için bir sebep olmadan yaşamaya devam ettiğim için kendime binlerce kez lanet okudum.

Kalktım ve esneyerek banyoya gittim.
İhtiyaçlarımı karşıladıktan sonra kendime bir kahve yaptım ve balkondan sabah manzarasını izlemeye başladım.

Bugün tatildi yani iş yoktu.Ama tatil olup olmaması işimin umurunda değildi.

Sıcak kahvemden bir yudum alıp temiz havayı içime çektim.Sabah gelen huzur bir başkaydı.

Yaşadığım mahalle sakin bir yerdeydi, şehrin dışında, insanların ve arabaların az olduğu bir yerde.Sevdiğim gibi.

Tam sakin bir mahallede oturduğumu düşünürken komşudan bağırışlar duydum.Bu neydi şimdi?
Evden çıkıp komşunun kapısına doğru yürüdüm.Bina olduğu için kapısı benim kapımın karşısındaydı.

Evden sesler gelmeye devam ederken kapıyı çalıp cevap beklemeye başladım.
Sonunda kapı açıldı.
Bir dakika, bir dakika...

Neden hayattaki en kötü şey ya da vazgeçtim en güzel şey hep beni buluyordu?

Evet, onunla tekrar karşılaştım.
Şimdi Jeon Jungkook'la karşı karşıyaydım.

"Sen?..Hatırladım, sen benim hastanedeki hastalarımdan birisin"

Sadece dün değil, her zaman hastası olduğumu söyleyemedim.Sadece yüzüne baktım.

"Bu arada Bay Kim, size hastanede söylemedim ama ben sizin hayranınızım."

Kendimi gülümsemeye zorladım o an.

"Biraz önce evinizden sesler geldi, o yüzden geldim."

Kibarlık ettiğimi düşündüğümde güldü ve "Evde hem köpeğim hem de kedim var. Normal bence" dedi.Yüzündeki tatlılıkla gözlerinin içine baktım."Rahatsız ettiysem özür dilerim," dedi dudağını ısırarak.

Hastanedeki ciddi ifadesinden eser yoktu.

"Bu arada yeni komşuyuz. Tanışmak isterim. İstersen gel beraber kahvaltı yapalım."

"Tabii güzel olur" dediğimde gözlerim parlarken gülümseyerek evin kapısını açıp geçmemi işaret etti.

İçeri girdiğimde koltukta yatan bebekle ayaklarım yerden koptu sanki.O an parçalanmış gibi hissettim.Kalbimdeki cam kırılmış, etrafa saçılacak gibi.

_____________________________

_____________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu kitabı tüm armylerin hayatından örnek aldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu kitabı tüm armylerin hayatından örnek aldım.
Hani bts bizi görmeden seviyor ve destekliyor, omuzlarında ağlayabildiğimiz tek varlık onlar ya.

Ama yıllar sonra yaşlandıklarında hiçbirimizi hatırlamayacaklar..
Hayat dediğimiz bu lanet oyun işte:")

~MAHPERI||TAEKOOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin